Miladî takvime göre, bir seneyi daha geride bıraktık. Bugün yeni yılın ilk gününü idrak ediyoruz. 2026 senesi vatana, millete, ümmete hayırlı uğurlu olsun.
Aklı başında olan insan, böylesi zamanlarda nisbeten daha fazla bir “ömür muhasebesi” yapmalı. Sadece seneyi değil, kendi âleminde aslında her günün muhasebesini yapması kendi menfaatine.
Meselâ, insan demeli ki: Geçen seneyi nasıl geçirdim? Bu seneyi nasıl değerlendirmem gerekiyor? Dünkü günü nasıl geçirdim? Yarın ne yapmam, günü nasıl geçirmem lâzım?
Şirketler, nasıl günden güne, aydan aya, yıldan yıla muhasebe yapıyorsa, insan da elindeki “ömür sermayesi” hakkında ciddi bir muhasebe yapmakla mükelleftir.
Hiç şüphe yok ki, “Âdem evlâdına yaşayıp geçirmiş olduğu her günün hesabı sorulacaktır.”
*
TRT’nin yaptığı en hayırlı hizmetlerin başında, kanaatimce “Ömür Dediğin” dizisi gelir. Yaşadığımız hayatla doğrudan bağlantılı sözler, şiirler, anlatımlar, çekimler var bu yerli-millî “iç yapım”da.
Jenerikte, Livaneli’nin bestelenmiş şu güftesi yer alıyor:
Bir insan ömrünü neye vermeli
Harcanıp gidiyor ömür dediğin
Yolda kalan da bir, yürüyen de bir
Harcanıp gidiyor ömür dediğin
Belgesel tadında hazırlanan yüzlerce bölümlük dizinin hemen her bölümünde, âdeta Haşir Risâlesi ile İhtiyarlar Risâlesinin ekrâna yansıtılmış hâlini görüyorsunuz.
Bu uzun soluklu hizmette fikren katkısı bulunan, çekimlerde ve sunumlarda emeği geçen herkesi tebrik ediyoruz.
*
Ömür muhasebesinden söz edip de Yunus Emre’yi, Niyaz–ı Mısrî'yi ve emsâlî hak aşıklarının şiirlerini, beyitlerini, mısralarını hatırlamamak olur mu hiç…
O hâlde Yunus Emre'den iki dörtlük aktararak devam edelim ömür yolculuğuna:
Geldi geçti ömrüm benim,
Şol yel esip geçmiş gibi,
Hele bana şöyle gelir,
Şol göz yumup açmış gibi.
İşbu söze Hak tanıktır,
Bu can gövdeye konuktur,
Bir gün ola çıka gide,
Kafesten kuş uçmuş gibi.
*
İkinci sırada Niyazî–ı Mısrî var. Onun beyitleri, mısraları da son derece etkili. Nitekim, Üstad Bediüzzaman da eserlerinde yer veriyor bazı beyitlerine. Meselâ, şunlar gibi:
Günde bir taşı bina–yı ömrümün düştü yere
Can yatar gafil, binası oldu viran bîhaber
Dil bekàsı, hak fenâsı istedi mülk û tenim
Bir devâsız derde düştüm,
âh ki Lokman bîhaber
Bir ticaret yapamadım,
nakd–i ömür oldu hebâ
Yola geldim lâkin,
göçmüş cümle kervan bîhaber
Ağlayıp nâlân edip düştüm yola tenhâ garip
Dîde giryân, sîne büryân, akıl hayrân bîhaber
*
Son şiiri, “nâzdan niyâza” dönen Erzurumlu Âşık Yaşar Reyhanî'den aktaralım:
Reyhanî'yim geçti ömrüm saz ile
Gıda aldık hayaldeki haz ile
Bir ömür devrettik cilve nâz ile
Nâz bitti, çevrildik niyâza şimdi