Siirt’in Tillo kasabasına giden, yahut o mübarek beldeyi bilen, duyan hemen herkesin bir şekilde tanıyıp hürmetle yâd ettiği Hafız Taha Hocamız, 31 Ekim (2019) günü vefat etti.
Cenâb-ı Hak, ona ganî ganî rahmet ve mağfiret etsin; onu rızâsına nâil eylesin ve Cennetü’l-Firdevsine kabul buyursun.
* * *
Asıl ismi Muhammed Taha Gültekin olan Hafız Taha Hoca, 1938’de ”Evliyalar diyarı” Tillo’da doğdu. Küçük yaşta Kurân okumaya başladı; 11-12 yaşlarında iken de hafızü’l-Kurân oldu. Yakînen bildiğimiz ve şahit olduğumuz kadarıyla, onun hayatı imân dairesi içinde ve Kurân’a hizmetle geçti.
Hafız Taha’nın bir başka meziyeti de var idi ki, onun o yönüne şahit olup hayran kalmamak elde değil: Hafızası pek sağlam ve kuvvetli olmasından dolayı, ana dili Arapça’da olduğu gibi, ayrıca Türkçe, Kürtçe ve Farsça olarak da ezberden pekçok şiir, kaside, ilâhi ve nât-ı şerif okurdu.
Onun o içli ve hazin sesi ise, kelimenin tam mânasıyla harikulâde idi. Kendine has efsanevî bir ses güzelliği, şirinliği vardı.
Henüz bir lise talebesi iken, onu önce sesinden tanıdık. Daha sonra da, sâir meziyet ve kemâlâtına şahit olduk.
1996’da Nurs Köyü’ne yaptığımız seyahat dönüşünde Tilllo’ya da uğramış ve aslen buralı olan merhûm kayınpeder ile beraber yakın akrabası Hafız Taha’nın ziyaretine gitmiştik. Medresede Mele Burhan da vardı. Birlikte sohbet ettik. Onlara Nurs’u anlattık. O iki muhterem hocamız, en kısa zamanda Nurs’a gideceklerine söz verdiler ve sözlerinde de durdular.
Kaderin garip bir tecellisi de şu ki: İkisi de Tillo Kabristanı’na defnedilen kayınpeder Ömer Toprak ile Hafız Taha’nın vefat tarihleri arasında ince bir tevâfuk var. 23 sene arayla, her ikisi de Ekim ayının son haftası içinde vefat ederek aynı yerde ebediyete uğurlanmış oldular.
11 Kuvvet ve Kıymetinde İki Âlim:
Seyda Mele Burhan (sağda) ve Hafız Taha. Hem çocukluk, hem medrese, hem ilim, hem hizmet arkadaşı oldular. Her yıl yaklaşık 700 civarında talebe okutup ilim sahasında yetiştiriyorlar.
Batman’daki kaside hatırası
Hafız Taha ihlâslı, mütevazı, sadâkatli, hakikatli bir Nur Talebesiydi. Nur Külliyatı’na ders edilmiş olan şiirlerin çoğunu ezbere bilir ve bir kısmını kaside makamında okurdu. Ali Ulvi Kurucu’nun o destansı “Gönüller Fatihi Büyük Üstada” şiiri ile Hasan Feyzi Efendinin meşhûr “Ayrılık” şiiri bunlardan sadece iki tanesi.
İşte, o Ayrılık şiirini kaside tadında ilk kez Hafız Taha’dan dinledim. 1970’li yılların ortalarıydı. Batman Lisesi’nde okuyordum. Tillolu Hafız Taha, Batman Ulu Camii civarındaki Nur Medresesine gelmişti. O günlerden ismini hatırladığım bazı ağabeyler şunlardı: H. Mehmet Uçar, H. Mirza Demir, Cemal Gündoğdu, İsmail Özpolat, Ekrem Kılıç, Selahaddin Kavşut, Said Dolgun, Sofi Hasan Özülkü, Şefik Abi ve diğerleri...
Medrese’nin geniş salonunda birlikte otururken, Hafız Taha “Ayrılık” kasidesini okumaya başladı. Öyle halis, öyle içten ve öylesine hazin bir sesle okuyordu ki, dinleyenler adeta mest oldu. Hatta, iki dizi üstünde oturarak dinleyen Sofi Hasan bir ara kendinden geçerek öyle bir cezbeye geldi ki, ortalığı “Allah! Allah!” nidâsıyla inletti.
O kasideyi bilâhare “kasetçalar”dan dinledik. Her defasında aynı coşku, aynı heyecan hasıl oluyordu. Hafız Taha’nın o kasidesini banttan dinlerken, çok garip bir şey daha fark ettik: Kasideyi okumaya başladığından tâ sonuna kadar, şirin ötüşleriyle ona eşlik eden kuş seslerini...
Birkaç serçe kuşu, tam da o esnada penceren önündeki dala konarak, Hafız Taha’nın okuduğu rikkatli kasideye adeta bir “arka fon müziği” oluşturmuşlar.
* * *
Merhûm Hafız Taha ile ilgili olarak anlatılacak daha çok hatıra var. Onun ruhuna okunacak duâ ve Fatihalara vesile olması dileğiyle, şimdilik bu kadarla iktifa ediyoruz. Rahmetullahi aleyh...