"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Varna’dan İstanbul’un fethine

M. Latif SALİHOĞLU
10 Kasım 2021, Çarşamba
GÜNÜN TARİHİ: 10 Kasım 1444

Günümüzde Bulgaristan’ın en gözde şehirlerinden biri olan Varna, Osmanlı tarihinde iki büyük muharebeye sahne oldu. Biri 1444, diğer 1773’te yaşanan bu muharebelerin her ikisi de Osmanlı’nın zaferiyle neticelendi.

Birinci zafer 10 Kasım 1444’te gerçekleşti. Osmanlı ordularının başında, geleceğin Fatih’i Şehzade Mehmed’in babası Sultan II. Murad vardı. Askerinin mevcudu 60 bin civarındaydı.

Onun karşısında ise, neredeyse bütün Haçlı dünyası bulunuyordu: Macaristan’dan Polonya’ya, Sırbistan’dan Litvanya’ya, Papalık Devletinden Kutsal Roma Cermen İmparatorluğuna kadar, hemen bütün Avrupa’nın destek verdiği bu savaşta, ayrıca Osmanlı’nın beş mislinden fazla (300 binden fazla) asker toplanmıştı.

*

Uzun yıllar sürüp giden Rumeli’deki fetihlerden sonra, Osmanlı ve Haçlı devletleri arasında bir nihaî antlaşma yolu açılmıştı.

Bu meyanda, 1444 yılı Temmuz’unda Macar Krallığı ile Edirne–Segedin Antlaşması imzalandı. İki taraf da kutsal kitapları üzerine yemin ederek 10 yıl müddetle saldırmazlık anlaşmasına imza attı. Antlaşmaya göre, Tuna Nehri sınır kabul edildi. Şartların çoğu zahirde Osmanlı aleyhine görünüyordu. Tıpkı Hudeybiye Antlaşması gibi.

Sultan II. Murad’ın barış istemesinin bir sebebi de şuydu: Henüz 12 yaşında olan oğlu Şehzade Mehmed’in İstanbul Fatihi olacağını, manevî rivâyetlerle anlamış ve buna kanaat getirmişti. Dolayısıyla, müjdelenen mübarek fethin bir an evvel gerçekleşmesini istiyordu.

Bu maksatla, Haçlılarla 10 yıllık bir barış imzalama cihetine gitti ve hemen ardından tahttan feragat ederek, yerini 12 yaşındaki oğluna bıraktı. On yıl sonra onun 22 yaşında olacağını ve artık savaş çıksa bile duruma vaziyet edebileceğini düşündü.

Ne var ki, işler onun düşündüğü gibi gitmedi.

*

10 yıl saldırmazlık sözünü veren Haçlılar, aynı sene içinde yeminlerini bozdular ve bütün Avrupa devletlerinden yüz binlerce asker toplayarak harekete geçtiler. Nasılsa Osmanlı Devleti’nin başında 12 yaşında bir çocuk var diye de bir hayli ümitlendiler.

Vehametin farkına varan oğul Sultan Mehmed ise, derhal bir nâme yazarak Manisa’ya giden babasını vazife başına çağırdı: “Eğer padişah sen isen, gel devletin başına geç. Yok, eğer padişah ben isem, o halde emrediyorum yine gel ve orduların başına geç.”

Her iki şıkkın da neticesi aynı kapıya çıkıyordu. Bu durum karşısında bigane duramayan Sultan II. Murad, tekrar Edirne’ye gelerek devletin başına geçti ve sür’atli şekilde yaklaşık 60 bin kişilik bir orduyu savaşa hazırlayarak Varna’ya doğru yola koyuldu.

*

Haçlı ordularını Macar János Hunyadi komuta ediyordu. Aynı zamanda Macar Kralı I. Ulászló ile birlikte, kardinal ve piskopos gibi ruhanî liderler de cepheye gelmişlerdi.

10 Kasım günü başlayan savaşın ilk etabında Osmanlı ordusunda kısa süreli bir panik havası yaşandı. Zira, Haçlı kuvvetleri hem çok kalabalıktı, hem de zırhlı birliklerin desteğiyle galebe çalıyordu.

Ancak, tecrübeli komutan Sultan Murad, muharebenin genel seyri içinde öyle bir savaş taktiği ve mücadele planı uyguladı ki, bir kısım Haçlı birlikleri kaçmaya dahi fırsat bulamayarak gruplar halinde oracıkta telef oldu.

Neticede, 20 bin Osmanlı şehidine mukabil, Haçlılar 200 binden fazla zayiat vererek çok ağır bir yenilgiye uğradı.

Varna Zaferi, bir yandan Boşnakların Müslümanlaşmasını hızlandırırken, bir yandan da 9 yıl sonra gerçekleşecek olan büyük İstanbul fethinin şartlarını hazırlamış oldu. Zira, Haçlıların gözü korktuğu için Osmanlı ordularıyla bir daha karşı karşıya gelmek istemiyorlardı. Şayet öyle olmasaydı, İstanbul’un kuşatması günlerinde hemen alel acele Bizans’ın yardımına geleceklerdi. Nitekim, yine harekete geçtiler; lâkin, işi biraz ağırdan almak durumunda kaldılar. Onların imdada yetişememeleri, İstanbul’un fethinde önemli bir faktör oldu.

Okunma Sayısı: 1441
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı