"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cezaevlerine güneş girer mi?

M. Said ZEKİ
30 Aralık 2019, Pazartesi 00:23
İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir; göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar. (Münâzarât)

Dünyada uğruna en çok mücadele verilen değerlerin başında adalet geliyor. Sosyal bir varlık olan insan birlikte yaşamak zorundadır. İnsanlar arasındaki içtimaî kurallar adaletli ise toplum huzurlu ve mutlu olur. Bütün İlâhî kaynaklar adaleti emrediyor.

“Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (fahşadan), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz.” (Nahl, 16/90)

Efendimiz (asm), insanlar arasında ki ilişkiler için şöyle buyurmuş: ‘’Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Uyuşun, ihtilâfa düşmeyin. İnsanlara yumuşak davranın, şiddet göstermeyin. Ey insanlar dikkat ediniz! Rabbiniz tektir. Arab’ın, Arap olmayana, Arap olmayanın Arab’a, siyahın kırmızıya, kırmızının siyaha, takvadan öte, hiçbir üstünlüğü yoktur. Şüphesiz Allah (cc) katında en üstününüz, Allah’dan en çok korkanınızdır.’’

***

Bir suçlunun cezalandırılması için bağımsız mahkemelerce verilen bir karar olmalıdır. 

Bu karara şu aşamalardan sonra ulaşılır: 

1- Şüphelinin lehinde ve aleyhindeki bütün delillerin toplanması, 

2- İddianame, iddianamenin kabulü ve dâvâ açılması, 

3- Mahkemede aleni ve âdil yargılama ve karar, 

4- Temyiz ve kesinleşme safhası, 

5- Kesinleşen kararın infaz aşaması.

Bütün bu aşamalarda tarafsız ve âdil davranılmalıdır. Bediüzzaman 22. Mektupta infaz aşamasında âdil davranmayan bir memurun âdil amiri tarafından azledildiğini aktarır. Çünkü İslâmiyet ve insaniyet bunu gerektiriyor.

***

Şimdi de TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu ve aynı komisyonun başkanvekili Sezgin Tanrıkulu ile Gazete Duvar’da yapılan röportajda (21 Aralık, 2019) yer alan şu özet cümlelere bir göz atalım: “Toplamda 280 bin tutuklu ve hükümlü varken, hapishanelerin kapasitesi 220 bin. Kapasitesi 5 bin kişi olduğu halde 10 bin kişinin tutulduğu hapishaneler var. Bunun hapishane koşullarında ne anlama geldiğini, hayatı nasıl bir işkenceye çevirdiğini anlamak için ne yazık ki gidip o koşulları görmek gerekiyor.”

“OHAL döneminde, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç olmadığı kadar fazla hamile, çocuk sahibi, yeni doğum yapmış, lohusa veya emziren kadın hapse girdi. 11 bin kadının aynı anda hapishanelerde olduğu başka bir dönem yok. Hâkimler, savcılar, doktorlar, ev hanımları… Tarihte hiç olmadığı kadar fazla Kur’ân kursu hocası veya din adamı var hapiste.”

“Bu süreçte işin insanî boyutu çok büyük bir dram biçiminde seyretti. 5275 sayılı yasanın 16/4 maddesi, kadınların hamilelik dönemi ve doğumdan sonra 6 ay boyunca mahpus edilemeyeceğini emrediyor. Aynı yasanın 116 maddesi bunu hem tutuklamalar için de emrediyor. Fakat bu yasa hiçe sayıldı. Yüzlerce hamile, yeni doğum yapmış kadın hapse atıldı. Hamile kadın, doğum yapacak. 

Hapisten hastaneye götürülüyor, doğumhanenin önünde erkek jandarma bekliyor. Tek başına bir kadın, yanında ne anne var, ne kardeşi, ne başkası. Doğum yapıyor yahu! Bir insana bu işkence çektirilir mi! Şu an 780 çocuk anneleriyle birlikte hapiste. Ama son bir haftada bile yine bebekli anneler tutuklandığı için bu sayı sürekli yükseliyor.”

***

Ne dersiniz? Gözümüzü kapamakla, yok saymakla, görmezden gelmekle hakikat değişiyor mu? Yoksa sadece kendimize mi gece yapıyoruz? Adalet, şefkat, merhamet duygularımıza ne oldu? 

Çok rahatsız olanlar ‘bunlar mağdur edebiyatı’ diyerek başlarını kuma sokup günlük hayatlarına devam edebilirler!

Okunma Sayısı: 5269
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ayşegül

    6.1.2020 01:12:54

    Kimin nereye gittiğini ancak Allah bilir. "Hâlbuki dönüş, mutlaka Rabbinedir. ” (Alak- 7, 8)Bu hayat bitip hesap günü geldiğinde nereye gideceğini (akıbetini) çok net anlayacak insan.. Ahiret gününe iman etmiş biri olarak bunca yaşanan haksızlıklar karşısında sen nerede duruyordun diye hesap sorulacaktır diye düşünüyorum açıkçası. İşte asıl pişmanlığın ta kendisi o olsa gerek..

  • Kürşat

    30.12.2019 19:05:34

    Onlar, Efendimizin ahir zamanda gelecek kardeşlerime selam olsun. Diye methettiği gariplerdir.

  • Ramazan ÇALIŞAN

    30.12.2019 18:35:24

    Bu kimseler; doğru yerde doğru soruları terkettiklerinde, meçhule giden dolmuşa binmişlerdi.. diyerek yani zulmu hak etmişlerdi demeye getiren MÜRSEL Beye Ali FERŞATOĞLUNUN Bu yazısını okumasını tavsiye ederim.Evet, insanların hata ve kusurları vardır. Bu hata ve kusurlarının karşılığı zulme maruz kalmak değildir. Meselâ, zulme maruz kalan masum için-maruz kaldığı zulümden dolayı masum için-, “Zaten cahilin teki veya geçende onun şöyle bir kusurunu gördüm, bir hatalı davranışına şahit oldum, zaten bunlar sadeleştirmeci değil mi, zaten rüşvet yiyor?...” deyip su-i zanlarımızı bahane edip ona yapılan zulmü hoş göremeyiz. O kusur ve hatalarının cezası başkadır, zulme maruz kalmak, hapse atılmak, malının elinden alınması değildir." 17 NİSAN 2019

  • Özcan Yurtsever

    30.12.2019 17:21:36

    Üstadın 28 sene gördüğü eziyeti kader adalet eder diye mi yorumluyacağız!

  • Mürsel

    30.12.2019 13:41:34

    Mağdur mazlumlar elbet var.Herkes bilmeli ki; beşer zulmede kader adalet eder.Bu kimseler; doğru yerde doğru soruları terkettiklerinde, meçhule giden dolmuşa binmişlerdi..

  • Müslüm

    30.12.2019 08:56:31

    başlarını kuma sokup etrafındaki zulmü görmezden gelenler sizin içinde yaşasın cehennem....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı