"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Farklılıklara tahammül edebiliyor muyuz?

M. Said ZEKİ
27 Mart 2023, Pazartesi
Doğru fikirlerin daha iyi anlaşılması ve benimsenmesi için, düşünce ve ifade hürriyetine ihtiyacımız var.

Bir fikir doğruysa; o fikri benimseyenlerin, yanlış fikirlerin ifade edilmesinden korkmasına gerek yoktur. Karşı fikirlerin ifade edilmesi, doğruya kendisinin doğruluğunu ve yanlışın yanlışlığını sergileyebilmek için yeni bir imkân sağlar.

Bir fikir doğru bile olsa, onun serbestçe eleştirilmesine ve ona itiraz edilmesine izin vermek gerekir.

HAKLIYSAN TENKİTTEN KORKMA...

“Hak namına, hakikat hesabına olan tesadüm-ü efkâr ise, maksatta ve esasta ittifakla beraber, vesâilde ihtilâf eder. Hakikatin her köşesini izhar edip hakka ve hakikate hizmet eder.”

Doğru olduğuna inanılan fikirler, karşı fikirler tarafından test edilmezse zayıflar, geriler ve donar. Yeni problemlere çözüm olamaz, güncel ihtiyaçlara cevap veremez. Zamanla bir dogmaya ve kesin inanca dönüşür.

Halbuki; bizim bildiğimiz her doğru bir parça yanlışı, her yanlış bir parça doğruyu ihtiva ediyor olabilir.

Sahip olduğumuz bilgi, bizde herhangi bir derinlik, genişlik ve dönüşüme yol açmıyorsa, o bilgiyi tekrarlamak, hakikati keşfetmemize kesinlikle engel olmaz mı?

TAHAMMÜL KÜLTÜRÜ

Önceki yazıda ‘Üstadın yüzyıl önceki hürriyet fikirlerini geliştirmek ve aşmak şöyle dursun; henüz onu anlamak ve yetişmekten uzağız maalesef’ demiştik.

Farklı milletlerden müteşekkil ümmetin ittihad ve ittifakını temin edecek hakikatler manzumesi Risalelerde olmasına rağmen. Farklılıklara, farklı düşünmeye, farklı anlamaya medeni bir şekilde tartışmaya, kendini izah ve ifade etmeye tahammül kültürünü oluşturduğumuzu söyleyebilir miyiz?

ŞARTA BAĞLI FÜTÜHAT

‘’Eğer biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemâlâtını ef’âlimizle izhar etsek, sair dinlerin tâbileri, elbette cemaatlerle İslâmiyete girecekler; belki küre-i arzın bazı kıt’aları ve devletleri de İslâmiyete dehâlet edecekler.’’ Amenna... Gerekli şartları yerine getirebilirsek.

Ahir zamanın Mehdiyyet vazifesini görecek hizmet Risale-i Nur hizmeti ise, -ki buna iman etmişiz- o halde onun müntesipleri kucaklarını açmalı artık.

TAASSUPLARI KIRMAK...

Taassuplarını kırmalı, idraklerini açmalı, akıl ve kalplerindeki bukağıları çözmeli, mevcut vaziyet(lerin)i insaf ve vicdanla sorgulamalı ve asli vazifeleri olan ittihad ve ittifak kavramlarını layık-ı vechiyle anlayıp hayata tatbik etmeli.

Bir dönem olduğu gibi, Nurcular topluma numune-i imtisal olup temsil kabiliyetini haiz olmalıdır. Şimdi toparlanma ve hizmet vakti. İnsanlık bu nuru bekliyor.

Tekrarlayalım; kapsamlı bir nefis muhasebesi, bir özeleştiri şart.

Okunma Sayısı: 1657
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    27.3.2023 23:34:01

    İşte asıl ve asil vazife, Risale-i  Nur'lara SADAKAT edip, sahiplenmek. Ahirzamanda PEYGAMBERLERE VARİS OLANLARA VARİS OLABİLMEK. Habibullah sav,  "Bir elime AY'ı, Öbür elime de GÜNEŞİ verseniz, ben BU İSLAM VE KUR'AN DAVASINDAN asla VAZGEÇMEM" kutsal ifadesine SADIK kalıp VARİSLERE VARIS olabilmek ne büyük bir ŞEREF ve mutluluktur. "Allah c.c NUR'UNU tamamlayacaktır, Onlar (Kâfirler..) istemese de".

  • S.topuz

    27.3.2023 23:32:11

    Zübeyir Ağabeyin sözleriyle bitirelim:" "Muazzez Üstadımız bazan dersten sonra imtihan edercesine sorardı: ‘Bana birşeyler olsa, fikriyatıma birşey karışırsa’ manasında, ‘Kardeşim, biz şimdiye kadar bu tarzda gittik, fakat ben yanılmışım, bundan sonra şöyle bir tarzda gideceğiz desem...’ der, beklerdi. Yani demek isterdi ki: ‘Bana birşey olsa, kafam karışsa, sizi farklı bir mesleğe sevk etmeye çalışırsam ne yaparsınız?’ Biz de umumiyetle derdik ki: ‘Üstadım, size hürmet ederiz, elinizi öperiz; fakat Risale-i Nur serapa delil ve bürhandır ve Kur’anîdir; biz Risale-i Nur’dan ve dersimizden vazgeçmeyeceğiz.’ ” İşte asıl ve asil vazife, Risale-i  Nur'lara SADAKAT edip, sahiplenmek. Ahirzamanda PEYGAMBERLERE VARİS OLANLARA VARİS OLABİLMEK.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı