"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur Sanat Akademisi ister misiniz?

M. Said ZEKİ
21 Nisan 2025, Pazartesi
Güzellik, estetik tecrübe, hayata musibetlere rağmen güzel bakmak, hikmetin güzelliklerini fark etmek Risale-i Nur’da ele alınıyor mu? Yoksa sadece dinî bilgiler veren bir Külliyat mı?

“Risale-i Nur; asrımızın anlayış ve ihtiyacına göre yazılmış bir Kur’ân tefsiridir. Bu zamanın yenileyicisi / müceddidir.” diyoruz ve öyle inanıyoruz.

Tecdid hareketiyse; insanı ve toplumu ilgilendiren her konuda -din ilimleri, fen ilimleri, edebiyat, sanat, siyaset, iktisat, ölüm ve ötesi- güncel ve orijinal çözümler sunma potansiyeli var demektir.

Önemli olan bu potansiyelin fiiliyata geçirilmesidir.

‘ELİF EKİBİ / EKOLÜ’

Geçenlerde Risale-i Nur Kongresi sebebiyle; aşkın, şevkin, hasret gidermenin ve muhabbetin sıcaklığını yaşadı Ankara. Özlenen baharların ve bayramların habercisiydi bu buluşma. 

Muhterem okuyucularımız zaten konuyu biliyor. Biz, burada açılan sergide gözümüze ilişen bir dönem gazetemizin çıkardığı “Elif” ekinden bahsetmek istiyoruz. “Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer!” 

‘Elif’ yıllar önce Suad Alkan editörlüğünde Yeni Asya gazetesinde edebiyat, kültür ve sanat sayfası olarak okuyucularına ilk selâmı vermiş. Kısa bir süre içinde gelenek oluşturacak bir birikime ulaşmış. Alkan’dan sonra, Taha Çağlaroğlu ve Caner Kutlu’nun editörlüğünde -kesintilerle de olsa- devam etmiş.

Sanatın her alanına dair edebî ürünler, sahasının uzmanı ünlülerle yapılan röportajlar Elif ekinde yayınlanmış.

Bu gayretler -ilk anda hatırladığımız Mahmut Kaplan, Sadık Yalsızuçanlar, Taha Çağlaroğlu, Nejat Turhan, Osman Gökmen, Caner Kutlu gibi- Elif Ekibi’nin oluşmasında büyük katkı sağlamış.

Risale’ye yakışır, tahlile ve tahkike dayalı edebî bir dilin oluşmasında ‘Elif’ ekinin katkısı büyük olmuş.

RİSALE-İ NUR VE ESTETİK

Suad Alkan Elif’i dergi olarak 14 sayı daha çıkarmış. Risale’deki sanat, estetik ve belağatla ilgili mevzulara son derece vâkıf olan Alkan doktora tezi için aynı konuyu seçmiş: “Risale-i Nur’da Bilim ve Modern Sanat Felsefesi.” 

Elif ekolünden Taha Çağlaroğlu ise; “Risale-i Nur Estetiği” adlı kitabında şu sorulara cevap aramış:

“Güzellik, estetik tecrübe, hayata güzel bakmak, hikmetin güzelliklerini fark etmek Risale-i Nur’da nasıl ele alınıyor? Edebiyatçılara, sanatçılara Risaleler hangi ufukları taşıyor?

Savaşlar, felâketler, hastalıklar, adaletsizlikler içindeki günümüz dünyasına Risaleler nasıl bir celâl-cemal dengesi anlatıyor?

Bediüzzaman’ın güzel sanatlara ilgisi var mıydı? Bediüzzaman’ın ara sıra ibret için sinemaya gittiğini veya “Keşke şair olsaydım...” dediğini kaç kişi biliyor?

Dinin yerine sanatı ikame etmek isteyen bir zihniyete karşı, Risalelerin hangi önerileri var?”

“HELVA YAPMAK İÇİN!”

Risale-i Nur her sahada kendi uzmanlarını yetiştirmiş hamdolsun. Şimdi bunların titiz ve istikametli bir şekilde, ilimlerinin zekâtını vermesi gerekiyor.

‘Un, şeker, yağ, enerji, insan kaynakları... bütün malzeme var, şartlar da müsait. Sadece helva yapacak hakikat kahramanlarını -sizi- bekliyor.

Özetle: Risale-i Nur Sanat Akademisinin kurulmasının ütopik bir şey olmadığını söylemek istiyoruz.

Misal mi? İşte Osman Gökmen ve ekibi DKT yapımda kıt imkânlarla güzel eserlere imza atıyor. Caner Kutlu ve ekibi Yeni Asya TV YouTube kanalı ile vazife başında. Daha niceleri bulundukları yerde hizmete devam ediyor.

Mesailerimizi tanzim ederek bunları teşvik etmemiz, sayılarını çoğaltmamız ve maddî-manevî destek olmamız lazım.

“HEM ŞEYTAN TAŞLAMA, HEM TAVAF!”

Denilebilir ki; ‘Şeytan taşlamaktan tavafa vakit bulamıyoruz!’

Şeytan her zaman var ve olacak. Tevbe Suresinin 122. ayetinde anlayabildiğimiz kadarıyla; “mü’minlerin hepsi (cihâd için) seferber olması gerekmiyor. Bir tâife sefere çıkarken, diğerlerinin dini iyice öğrenip hizmet etmeleri ve seferden dönen kardeşlerini de uyarmaları” gerekiyor.

Yani herkesin şeytan taşlaması gerekmez. Bazıları şeytan taşlarken, bazıları hizmete devam edebilir. Ne dersiniz?

Okunma Sayısı: 1158
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Suad Alkan

    22.4.2025 01:04:08

    Sezai beyin sözüyle söze başlayayım: “Risale-i nur tek başına bir islam kültürü külliyatıdır” yalnız Türkiye için değil dünyaya bir sesleniştir. Bu sesin duymağa şimdiki dünya hasrettir. Bunun dışında “onlarca senedenberi Söylediğim devlet bediüzzamandır” sözümün arkasındayım. Başka yerde devlet aramak hayatı boşuna harcamaktır. Üstelik Devlet Felsefesi için paul dumont “anıtsal (âbidevî) bir kitap demiştir. Kayıtlarda ve kitaplarda mevcuttur. Gıyl u gâl dönemini tamamlayalı bir asırdan fazla oldu . Selam ve hürmetlerimle

  • HÇeşitcioğlu

    21.4.2025 13:01:05

    “Özetle: Risale-i Nur Sanat Akademisinin kurulmasının ütopik bir şey olmadığını söylemek istiyoruz” * Osman Gökmen ve Dkt takımının güzel ve etkin çalışmaları haricinde örnekler hep geçmişten. * Önce iman eylem fikir işbirliği yapalım ve RN A Enstitüsü’ nü canlandıralım ve üstadın İstanbul’ a geliş gidiişlerini belgeli haritalı; yıl yer mekan ay gün saatlı bir yapsın görelim. * Cafcaflı iddialı adlar başlıklar içi doldurulmazsa faciayla biter. * Önce RN AE : esnek bir 5/ 10 yıllk çalışma planı yapmalı; bu işte SYalsızuçanlar TÇağlaroğlu ASelvi gibi kendini ispatlamış elemanlar başta bir beyin fırtınası oluşturulmalı. Sonra ilk olarak Üstadın hayatı; yazılı belgeli; yıl yer ay gün olarak yazılıp, atlas olarak çıkartılmalı ve bu projenin her bölümü için maddi destekçi bulup sözleşme yapılmalı.. *…

  • Semanur Tunoğlu

    21.4.2025 09:10:50

    Sanat sayfası vardı diye hatırlıyorum. Sanat haberleri yer alıyordu. Adını hatırlayamadım ama sanattan anlayan bir ağabeyimiz yazıyordu orda. Takip ederdim. Abdurrahim olabilir miydi?

  • S. Pelin Kurukahveci

    21.4.2025 05:13:37

    Lise yıllarıma denk gelen dönemde gazetemizde pazar günleri "Edebiyat Sayfası" olurdu. Her pazarı heyecanla beklerdim. Murat Çetin adlı bir yazarın yazı küpürlerini keserek biriktirirdim. Daha sonra bu yazılar Harap Eserler Müzesi ismiyle kitap halinde yayınlanmıştı.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı