"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Referanslarda anlaşmak

Mehmet FIRAT
09 Haziran 2019, Pazar
Düne kadar aynı gemide, aynı hedefe doğru gittiğiniz arkadaşlarınızla konuşurken, bugün aynı düşüncede olmadığınızı görüyorsunuz.

Aslında konuştuğunuz mevzuda bahsedilen hadiseler veya kişiler farklı olsa daha önceki gibi yine anlaşacaksınız, ama özne/fiil sahipleri değişince anlaşmakta zorlanıyorsunuz. Konuşunca anlıyorsunuz; ölçüler değişmiş veya tatbiki konusunda sıkıntılar var.

Bediüzzaman Hazretleri’nin ısrarla din adına girmesini istemediği siyaset mesleğine girenler bahis mevzusu olunca bu ölçülerin ne kadar önemli olduğunu anlıyorsunuz. Adam dindarları temsilen, din ve dindarlara hizmet edeceğim diye meydana atılmış. Haliyle tasvip etmeseniz bile en azından temsil ettiğini söylediği inanca uygun davranmasını beklersiniz. Durum böyle olunca biz de Müslüman’ın hareketlerinde alması gereken ölçülere bakıp karar vermeye çalışıyoruz. Bakalım durum, iddia ve hedefler ile ne kadar uyumlu diye!

Yeri geldiğinde birçok dâvâ adamının mal-mülk sevdasının boş olduğunu, aslolan ahiretteki makamlar olduğunu söylemek için sıkca anlatılan bir tarihî kıssa var: Bir gün Hz. Ömer Resulullah’ın (asm) yanına gider, bakar ki bir hasırın üzerinde uzanmış, mübarek yüzünde hasırın izi var. Hz. Ömer fevkalâde üzülür, Ya Resulullah (asm) neden sana da Kisralar, krallar gibi köşkler, saraylar yapmıyoruz, sen bunlara onlardan daha lâyıksın?

- Ya Ömer, istemez misin dünya onların, ahiret bizim olsun? Cevabını ne kadar içtenlikle anlatmışız değil mi?

- Hz. Ömer’e soğuk bal şerbeti ikram ederler; halkımın çoğunluğu bundan içmeden ben içmem sözünü, idare edenle edilenler arasındaki denge ve seviyeyi belirtmek için az mı anlattık?

Ne güzel örnekler vermişiz değil mi? Muhataplarımıza, “işte İslâm böyle mütevazi bir hayatı kabul eder” diye senelerce idarecilerin müsrifane hayatlarını eleştirmişiz. Sonra soruyorsun, kardeşim bu kadar sıkıntı ve borç içinde yüzen bir ülkede 1100 odalı saray yapılır mı? Bak Alman başbakanı Merkel’in dairesi, şöyle, başbakanlık binası böyle diye. Bu yetmemiş, İstanbul’da bir çok sarayı çalışma ofisi yapmış, bu da yetmemiş; senede 10 gün gideceği şüpheli, güzelim orman ve tabiatın tahrip edildiği Marmaris’te bir yazlık daha yapılıyor. Bu da yetmemiş 10 yılda belki de 50 gün kalmayacağı Ahlat’ta milyonlarca liraya mal olacak yeni saray yapılıyor.

Alman başbakanı Merkel gibi Avrupa’nın çoğu idarecileri dış gezilere tarifeli uçaklar ile giderken ve bunun o ülkenin itibarına zarar verdiğini kimse iddia etmezken, 12 uçağı olan idarecinin 13. Uçağı alması doğru mu diye soruyorsunuz. Arkadaşınız ne diyor, itibardan tasarruf olmaz. Kardeşim bu sözü söyleyen zaten israfı yapan kişi. Sen bana Peygamberim (asm) ne demiş, inancın ne demiş onu anlatsana. Referans aldığın hangi inanç, Peygamber, Hulefa-i Raşidin sana israfı itibar gibi göstermiş? Sorusuna beklenen cevap yok. Bazen, diğerleri de şunları yaptı (diğerleri dedikleri de yek parti uygulamasından bazı uygulamalar) diyorlar. Kardeşim bu insanlar onların yapacağını yapacaktı madem; ne diye dini basamak yapıp geldiler? Bu mukaddes din onlara uçak ve saraylar alınsın diye mi geldi?

Bir hurma ile orucunu açan Peygamberi (asm) anlatıp senden de ‘’beka için fedakârlık bekleyen, bir kurşunun maliyetini ‘’ soranlar, bardağı bilmem kaç dolar olan ‘’ejder suyunu’’ milletin vergisinden el âleme dağıtırken yutkunmak zorunda kalanlar ne diyorsunuz? Sizce Peygamberiniz (asm) bugün idareci olsaydı öyle mi davranacaktı?

Âyet-i Kerimede ‘’kimse kimsenin günahını çekmez ‘’ derken, Peygamberimizin  (asm) Veda Hutbesi’nde ‘’ hiçbir insan başkasının suçu ile suçlanamaz; baba oğulun, oğul babanın günahını, suçunu çekmez’’ derken, sırf birileri birilerinin yakını diye binlerce insan içeri atılmış. Bunların içinde süt emen bebeler, dışarda arkadaşları ile oyun oynaması gereken sabiler var. Siz diyorsunuz ki yahu bari bu hamilelere, bu bebelere acımak lâzım. Birileri diyor ki ‘’acırsanız, acınacak hale gelirsiniz’’. Allah için hangi inanç sistemi bebelere, 85’lik dedelere, hamile kadınlara acımayın; suçu bile ispatlanmadan, yargılanmadan insanları istihbaratçıların raporları ile içeri atın diyor? Savunduğun bu fiilleri hangi inanç kriteri ile savunuyorsun?

Evet, referanslarımızı gözden geçirmeden, anlaşmamız zor olacak gibi. Savunduğunu iddia ettiğimiz değerleri mi baz alacağız, yoksa bu değerleri yerleştireceğim diye gelip, bunları çiğneyenleri mi baz alacağız?

Okunma Sayısı: 2293
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali

    9.6.2019 14:18:52

    Tüm siyasetler derece derece ehşer şer siyasetidir.Kim olursa olsun ne derse desin.Şimdikiler de. Amma, adaleti mahza bir uçtur bir hedeftir.Bir realite bir pratik değil.Pratiği yükseltecek geliştirecek bir kaldıraç.Böyle görmezsek serap peşinde, boş kasnak tarzında döneriz.Veya hç bir siyaseti beğenmeyen " anarşist" konumuna düşeriz.Toplama, yukardan ve gerçekçi bakalım.Türkiye' de her siyaseti ve siyasetçiyi yaşadık unutmayalım.

  • Abdullah Tunç

    9.6.2019 00:15:21

    Aslında mesele hak ile batılın tercih meselesidir.Ya hakkı savunup,zulme Ve zalime karşı çıkacağız veya zulme ve zalime taraftar olup,batıla sapaca ğız.Tercih fevkalade önemli.Ya ahire timizi tehlikeye atacağız veya kurtara cağız.Bilmiyordum,aldandım gibi ma zeretler bizi kurtarmaz.Rabbim hakkı hak bilip imtisal ettirsin. Batılı,batıl bilip içtinap ettirsin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı