Hükümet çalışanların emekli olabilmesi için gerekli gün ve prim sayısına bir de yaş sınırının getirilmesiyle birlikte emekli olmayı bekleyen birçok çalışan emekli olamamış ve yıllarca beklemek durumunda kalmıştı.
Kısaca EYT’liler denilen Emeklilikte Yaşa Takılanlar yıllardır sıkıntı içerisinde. EYT sorunu 1999’dan beri devam ediyor. 8 Eylül 1999 öncesinde SSK’lı, Bağkur’lu ve Emekli Sandığı mensubu olarak iş hayatına başlayanlar erkek ise 25 yıl ve 5000 gün, kadın ise 20 yıl ve 5000 gün şartıyla emekli olabiliyordu. Fakat 1999’da emeklilik yaşı ve istenen prim şartı arttı. 1999’dan sonra işe girecekler için kadınlarda emeklilik yaşı 38’den 58’e, erkeklerde 43’ten 60’a çıkarıldı. 30 Nisan 2008’den itibaren işe girenlerde emeklilik yaşı 65 oldu.
Bu meselede dernekler kurulup mitingler yapılsa da hükümet geri adım atmamıştı. Meclis’in de tatilde olduğu dönemde, Erdoğan’ın talimatıyla Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Başkanvekili Prof. Dr. Vedat Bilgin’in bir çalışma başlattığı ve bir rapor hazırlayacağı söyleniyordu…
Sayıları milyonları bulan emeklilikte yaşa takılanlar tam umutlanmıştı ki, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın “EYT gündemimizde yok, böyle bir çalışma da yok” dediği ifade edildi. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ise bu konuda popülist davranamayacaklarını belirterek, “Yıllık 30 milyar liralık bir ek bütçe gerektirir” diye konuşması EYT’lileri hayli üzdü ve kızdırdı.
Bakalım Maliye ve Çalışma bakanlarının mı, Sosyal Politikalar Kurulu adına çalışma yaptığı söylenen Başkanvekili Bilgin’in dediği mi olacak…
“Kral çıplak” demeyecek miyiz?
Meclis 74 günlük tatilin ardından tekrar çalışmaya başladı. Haftanın üç günü (Salı, Çarşamba, Perşembe) çalışan Meclis genel kurulunun açılışında genelde üç konuşmacıya gündem dışı, oturumu yöneten başkanın inisiyatifiyle de 10 milletvekilline de birer dakikalık ülke ve memleketi ilgilendiren konularda söz hakkı veriliyor.
Bir dakikalık sürede Türkiye’nin ekonomik durumunu anlatan Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın, “Mart Şubat’tan, Nisan da Mart’tan daha iyi olacak” sözünü diyeli yedi ay olduğunu, Sayın Bakan’ın, ekonomi eleştirisi yapanlar için “İş bilen kılıklı, manipülatif söylemler; söyleyene, söylenene bakacağız” sözlerinin kulaklarda çınladığını söyledikten sonra, “Hakkını yemeyelim, gıda enflasyonunda da Venezuela, İran, Arjantin ve Güney Sudan’ın ardından dünya beşincisi olduk” diye bir konuşma yaptı. Peşinden de, “A, B, C ve D planlarının olduğunu söyleyen damada ‘Kral çıplak’ demeyecek misiniz?” diye sordu.
Aslında Sayın Ceylan, 1 dakikalık konuşmasında “kral çıplak” dedi, ama millet yaşadığı geçim sıkıntısını duyurmakta zorlanıyor.
“Aklından geçeni söyleyin” demesi kolay
Bilim adamları, “Susmak kalp krizi riskini arttırıyor!” demişler.
İnsanların, aklından geçenleri söylememesi, konuşmamayı tercih etmesi ciddî rahatsızlıklara yol açıyormuş… Söylemek kolay da, aklından geçeni söyleyenin ve konuşanın başına ne geleceğini söylememişler…
Fitne bünyeye girerse!
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta sonu yapılan ve iki gün süren Kızılcahamam’daki konuşmasında bir söz pek dikkatlerden kaçmadı. “Buradaki çalışmalarımızda şunu gördüm; fitne bayağı egemen. Fitnenin egemen olduğu yerden de ne hayır ne bereket çıkar” diyen Erdoğan’ın bu sözü parti içi fitneyi bitirir mi bilemeyiz, ama bu yıl bitmeden partinin içinden iki parti çıkacak gibi…
Zammın farklı anlatımı
Elektrikten, doğalgaza, benzinden, şekere varıncaya kadar yapılan zamları anlatmanın farklı bir yolunu düşünürken şu aklımıza geldi. Geçen yıl 200 TL ödediğimiz elektriğe bu yıl 320 TL, geçen yıl 300 TL ödediğimiz doğalgaza bu yıl 450 TL, geçen yıl 50 TL ödediğimiz süte bu yıl 75 TL, geçen yıl 100 TL ödediği benzine bu yıl 130 TL ödeyeceğiz… Bu kadar zamdan sonra enflasyonun yüzde 9 çıktığına inanan var mı, merak ediyoruz…
Anlayan beri gelsin!
“Trump’ın, Türkiye’nin Suriye’de başlattığı Barış Pınarı Harekâtı hakkında tam ne düşündüğünü anlayabilen varsa beri gelsin.”
Bunu Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Üyesi Prof. Dr. Burhan Kuzu söylüyor. Sayın Kuzu anlamadıysa kimseden anlamasını beklememek lâzım...