Demokrasi tarihimizde, kıymeti bilinmeyen bir gün var.
Bu gün, Hürriyet Devrimi’nin, nam-ı diğer II.Meşrutiyet’in tarihidir. Pekçok olayın yıl dönümü kutlanırken, böylesi bir tarihî inkılabın tarihinin bile bilinmemesi açıkçası çok tuhaf. Bu günün, ertesi gününün (24 Temmuz), o tarihte basındaki sansürün kaldırılmasından dolayı “Basın Bayramı” olarak kutlanılıp da esas Hürriyet Devrimi’nin kutlanmaması, bu tuhaflığı katmerlendiriyor.
Üstad Hazretleri bu gün ilan edilen düzenden, “cumhuriyet ve demokrat manasındaki” diye bahseder. Meseleye birkaç cihetten bakmamız lazımdır:
1. 23 Temmuz 1908’deki Hürriyet Devrimi’nin gerisinde, bir kamuoyu, bir halk hareketi, meşrutiyeti savunan fırkaların ortak bir duruşu, ülkedeki birçok âlimin icması vardı. Ve bu bir “ilk”ti. Çünkü 1876’da ilan edilen meşrutiyette hem bu denli bir halk gücü yoktu hem de padişahın yetkileri çok daha fazlaydı.
2. 29 Ekim 1923’te ilan edilen düzenin devamında bile, bu denli bir toplumsal katılımdan söz edemeyiz. Çünkü diğer partiler (Terakkiperver ve Serbest Fırkalar) kurulup da icraata başlayacaklarken kapatılmışlardır. Zaten dünya üzerinde, “Ben cumhuriyet kurdum” deyip de, 15 sene boyunca seçim dahi yaptırtmayan ve ölüm döşeğinde bile iktidarı devretmeyen başka biri yoktur.
23 Temmuz gününün, 27 Mayıs 1935 tarihine kadar, “iyd-i millî” ismiyle, bir millî bayram olarak kutlandığını biliyor muydunuz? Fakat, Kemalist tarih paradigması, ülkeye cumhuriyet ve demokrasi anlayışının 100-150 yıllık bir süreçle aşama aşama değil de sanki kendilerinin tensibiyle “bir anda geldiği(!)” algısını yerleştirmek için, sadece 29 Ekim 1923 tarihini ve ona giden süreçteki günleri birer “bayram” olarak dayatmaya çalışmıştır. Bu günün kutlanmasının kaldırılmasının da bir 27 Mayıs tarihine rastgelmesi, kaderin ayrı bir cilvesidir ve remzidir.
Bu tarihî hadise gerçekleştikten sonra bazı sorular da günümüzde sorulmakta...
Soru: Hürriyet Devrimi’nin sonrasında da İttihatçılar’ın istibdadı olmadı mı?
Cevap: Evet. Ama Tek Parti Dönemi’ndeki kadar olmadı. “Sopalı seçimler” olarak bile adlandırılsa, çok partili bir seçim vardı.
Soru: Halk, sonuçta 1923’ten sonra demokratik olgunluğa sahip değildi. Kurulan muhalif partileri kapatmak mantıklı değil miydi?
Cevap: Halk, demokratik olgunluğa birden ulaşmaz. Adı üzerinde “olgunlaşarak”, yani bir şeyleri deneyimleyerek, hatta belki–Avrupa’daki gibi–sosyal çalkantılarla ulaşır. Bu olgunlaşma sürecini o zamanlarda tamamlasaydık da 2020’li yıllarda AKP gibi bir partiyle yönetilmeseydik.
HÜLÂSÂ
Evet, II.Meşrutiyet, Üstad’ın dediği gibi, hem cumhuriyet manasındadır hem demokrat manasındadır. Cumhuriyet, halkın kendi kendini yönetmesi demekse, II.Meşrutiyet, 1923-1950 arasındaki cumhuriyetten daha cumhuriyettir.