Okurlarımız okuduğunu içtenlikle, hoşgörüyle okurlar; nice gönle, ibrişim şal dokurlar.
Bunun içindir ki okuyucularımız bizim için en birinci müşahit, en değerli musahhih; en kıymetli karidir. Evvelâ, bu böyle biline…
Kul kusursuz olmadığı gibi, yazarlar da kusurdan, yanlıştan hâli değildirler.
Bazen, her insanda olduğu gibi; nadirattan da olsa, niyet doğru olmakla beraber, amel (kelâm) yanlış serdedilmiş olabiliyor. Dolayısıyla, kaleme aldığımız yazılarımızda dikkatimizden kaçan ya da farklı tefsir edilmeye müsait eş anlamlı ifadeler, sözler yer alabiliyor.
Olmamalı, ama netice itibariyle bizler de insanız; oluyor.
Esasâta taalluk etmediği; bunda (varsa, yanlışta) ısrar edilmediği ve tashihi mümkün olduğu takdirde yazar da yazısı da mazurdur. Zira esas olan niyet, anlaşılması gereken ise yazıyla verilmek istenen mesajdır.
Yayınlanan yazılarımızdan birinin başlığı, “Demokrat olabilmek” idi.
Anlatılmak ve verilmek istenen mesaj ise “hak hukuk, hürriyet ve adalet” kavramı.
Uzun zamandır eksikliğinden müşteki olunan ve ekseninden uzaklaştığı düşünülen bu kavramların; olmazsa olmaz bu idarî değerlerin toplum hayatına katkıları, insanların da bu değerleri ve bunların gereği olan davranış biçimini hayata geçirmeleri fikriydi.
Çünkü, beklenilen de bekleyen de hakperest olmalı.
Yani, güncel meseleler…
Doğru anlaşılması hâlinde bu konunun yakın tarihe, günümüz dünyasına hitap ettiği ve onu nazara verdiği anlaşılmaz bir durum değildi.
Yoksa, maksadımız -hâşâ ve kellâ- ne Asr-ı Saadet’e dil uzatmak ne “Dört Halife Dönemi”ni istihzâ etmek ne de şeriata muhalefet etmekti.
Böyle bir anlayıştan ve garabetten Allah’a sığınırım.
Metindeki, “İnsanlığın bulabildiği” ibaresinden murat, yakın tarihte uygulama zemini bulan ve bilakis, -Asr-ı Saadetten muktebes- “Demokrasi” adındaki siyasî idare sistemidir.
Gerçi siz ne yazarsanız yazınız, her insanın gözlemi ve düşünce ufku birbirinden farklı olması hasebiyle, aynı yazıdan dolayı kiminden tebrik, kiminden de tekdir gelebiliyor.
Bu, fıtrî bir durum.
Bir mevkutede yazı yazmakla ringe çıkmak arasında çok fark yok.
Zaten yazar, bunca okuyucunun huzuruna çıkarken bunu göze alıyor.
Her hâl üzere, yazılarımıza yapılan yorumlar samimiyettir, mertliktir. Bu itibarla okuyucularımızın tebrikleri kadar tekdirleri; yanlışımızı bize gösterecek olan deniz feneri mesabesindeki yapıcı ikazları bizim için vazgeçilmez değerdir.
Alerre’si velayn.
“Marifet, iltifata tabidir” hakikatinden hareketle yazılarımıza değer verip, yorum yazma inceliğinde bulunan saygıdeğer okurlarımızın istisnasız hepsine ilgilerinden ve katkılarından dolayı, gönül dolusu şükranlarımızı arz ederiz.
Şunu bilin!
Siz var olduğunuz için, bizler varız. Hep beraber küfre karşı duvarız.
Sürç-ü lisan etti isek / eder isek, affola.