Her insan dünyaya gelip belli bir hayat süresince yaşayıp ölüyor. Bu hayatı yaşaması esnasında çeşitli işlerde çalışıyor.
Bu işlerden bazıları genellikle dünya hayatında rahat bir şekilde yaşamak önceliğinde oluyor. Hâlbuki insanın bu dünyaya sırf bunun için gelmediğini “Cinleri ve insanları ancak Beni tanısınlar ve Bana iman ve ibadet etsinler diye yarattım.” (Zâriyat Suresi, 56.) ayet-i kerîmesinden şöyle anlıyoruz.
Dünyadaki çalışmalarımızın başka bir yönü de onları ahiret hesabına yapmaktır. Çünkü sevgili Peygamberimiz (asm) “Dünya, ahiretin tarlasıdır” (Buharî, Rikâk, 3) buyurmuşlardır.
Bunun için dünyada hangi işi yaparsak yapalım bu çalışmalarımızın ve çabalarımızın ahiret hesabına geçmesi düşüncesinde olmalıyız
Bu meseleyi de Üstad Bediüzzaman birkaç yerde belirtmiştir. Bunun örnekleri Tarihçe-i Hayat’ta şu şekilde geçmektedir:
Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri ile birlikte, bir gün, Eskişehir’deki Yıldız Otelinde bulunuyorduk. Şeker fabrikasından yanına gelen birkaç işçi ve ustabaşına kısaca dedi:
"Siz farz namazlarınızı kılsanız, o zaman, fabrikadaki bütün çalışmalarınız ibadet hükmüne geçer. Çünkü milletin zaruriihtiyacını temin eden mübarek bir hizmette bulunuyorsunuz."
Yine bir gün, Eğridir yolu altonda oturmuş, Rehber’i okuyorduk. Tren yolunda çalışan birisi geldi ve Üstad, ona da aynı şekilde, ferâizi eda edip, kebâirden çekilmek şartıyla bütün çalışmalarının ibadet olduğunu, çünkü on saatlik bir yolu bir saatte kestirmeye vesile olan tren yolunda çalıştığından mü’minlere, insanlara olan bu hizmetin boşa gitmeyeceğini, ebedî hayatında sevincine medar olacağını ifade etmiştir.” (Tarihce-i Hayat, Emirdag Hayatı)
Fakat bunun bazı şartlar dâhilinde (yani dinî farzlarını yerine getirmek) olacağını da eklemiştir.
Hayatımız boyunca çeşitli işlerde gerek resmî gerek özel birçok işyerinde çalıştım. Allah’a şükür hepsinde namazlarımızı kıldık. Fakat hiçbir zaman bu işlerimizi/görevimizi aksatarak yapmadık.
Hâsılı, çalışmalarımızın ahiret hesabına olması için Üstadın tavsiyelerine uymamız gerekiyor, vesselam.