Tabi ki bunlarda dikkat etmemiz gereken bir çok husus varken en önemlisi yediğimiz gıdaların sağlıklı, katkısız ve mevsiminde olmasıdır. Bunun haricinde dikkat etmemiz gereken diğer önemli husus ise sıvı tüketimidir. Yemek ve içme fonksiyonu  herkes tarafından yapılabilen bir davranışken, sıvı tüketimini dikkate aldığımızda acaba bunu ne kadar doğru ve sağlıklı yapıyoruz? 

Bilindiği üzere yediğimiz tüm gıdaların ardından sıvı tüketimini yerine getiririz bu tüketimin bizim istediğimiz gibi mi yoksa vücudumuzun ihtiyacı olduğu gibi mi olması gerektiğine ne kadar dikkat ediyoruz?

Tüm bu sorulara karşılık;

Sıvı tüketimi derken aklınıza ilk ne geliyor ? 

Yemeklerden sonra vazgeçilmezimiz olan çay mı? Yoksa yemek esnasında içilen meyve suyu veya gazlı içecekler mi? Yoksa olması gereken su mu? 

Su son planda olmakla beraber diğer tüm içecekleri tükettiğinizi hisseder gibiyim. Bildiği gibi toplumumuzda su içme hissi oluştuğu anda ilk olarak tercih edilen içecek su iken bu en son tercih edilenler arasında yerini alıyor. Sağlığımız için en önemli gıdalardan biri ve yaşam için elzem olan su; enerji ve besin öğeleri içermediğinden besin grupları içinde sayılmaz. Ancak sağlıklı yaşam için mutlaka alınması gereken gıdaların en başında gelir. Günlük alınması gereken su miktarı, yetişkinler için 6-8 bardak civarındadır.

Peki, suyun yaşantımız üzerinde ki yararı nedir diye düşündük mü hiç? Kısaca bahsedelim.

Vücuttaki metabolik olayların oluşması için ortam hazırlar. Vücut ısısının düzenlenmesinde yardımcı olur. Elektrolitlerin taşınmasını, üre ve karbondioksit gibi metabolitlerin akciğer ve böbreklerden atılmasını sağlar. Böylelikle akciğer ve böbreklerin korunmasını sağlar. Tükürük ve mide salgıları ile yiyeceklerin sindiriminde yardımcı olur. Eklemlerin kayganlığını sağlayarak doku ve organları korurur. Bağırsak sağlığını düzenler. Ödem attırır: Vücut ısısını dengeler ve kişilerde büyük sıkıntı veren ödemin atılmasına yardımcı olur.

Vücudun en önemli yaşam kaynağı olan suyun eksikliğinde yaşanabilecek sıkıntılar ise şunlardır: Günlük su ihtiyacının uzun süre giderilmemesi durumunda böbrekler kalıcı olarak zarar görebilmektedir. Vücuda yeterli su alımı olmadığı takdirde vücuttan atılması gereken metabolik atıklar böbrek tarafından atılmamakta ve bu görevi karaciğer yapmaya çalışmaktadır. Bu durumda karaciğere daha fazla yük binmekte ve vücutta yağ depolanma oranı artmaktadır. Vücut direncinin düşmesi: Gribe karşı da, vücut direnci için de susuzluğun bertaraf edilmesi çok önemlidir. Hazımsızlık, anne sütü azlığı, kalpte yorgunluk, baş ağrısı, unutkanlık, kabızlık ve konsantrasyon bozukluğu az su tüketimi sonucunda oluşabilir.

Vücuttan %3’lük bir su kaybı ısı düzenlemesinin bozulmasına, %4’lük bir kayıp fiziksel performansın bozulmasına neden olur. Su kaybının derecesine bağlı olarak vücutta oluşan yıkımlar da artar, %5’in üzerindeki bir kayıp baş ağrısı, yorgunluk; %10’nun üzerinde su kaybı ise bilinç kaybı oluşturur. Yaşlı kişilerde ısı regülasyonunun (düzenlemesi) bozulması nedeniyle susuzluk hissi oluşmayabilir. Bu nedenle yaşlı kişilerin özellikle sıcak havalarda susuzluk hissi duymaksızın su içmeleri gerekir. Sağlıcakla Kalın…