"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Taksimatın taksiratı ve Taksim direnişi

Mikail YAPRAK
13 Haziran 2013, Perşembe
Yazılarımız, sosyal sükûnetin sıcaklığını yaşayan bir ülkeden size ulaşıyor. Hür ve demokrat bir eda ile fikir ve yorum beyanımız biraz da buna hamledilebilir. Ama her zaman aslolan risalelerden istihraç ettiğimiz fikriyatımız ve okurlarımızın hassasiyetidir.

Bizim ne iktidar hesabımız ve hevesimiz, ne de muhalefet derdimiz olur! Darbe dönemleri de dahil, her dönemde eğriye eğri, doğruya doğru diyegelmişiz.
Türkiye’deki sosyal ve siyasî kıpırdanışlara, bilhassa bu son dönemdeki çalkantılara, iktidara yönelik sosyal medya muhalefetine ve çevreci direnişe, kader canibinden atılan musîbet taşlarına bakışımız da aynı kategoride değerlendirilebilir.
***
Sancılı geçen 1 Mayıs’ın hemen akabinde bu köşede yayınlanan “Taksim’deki taksimat” başlıklı yazımıza olumlu ve tamamlayıcı yorumlar geldi. Hatta Kâmil Bircan kardeşimiz, Taksim meydanının bu ismi nereden aldığına dair bilgiler bile verdi. Şöyle ki:
”Osmanlı döneminde civar semtlere su dağıtmak için, şu an Taksim Meydanı denilen yerde bir su deposu; depolanan suyu ‘taksim’ etmek için de küçük bir yapı, yani maksem yapılmış. Meydan; adını eskiden Galata-Beyoğlu suyunun taksim edildiği taksim makseminden almıştır. (Kim bilir, polislerimiz belki de bunun için eylemcilere tazyikli suyu taksime devam etmişlerdir.)”1
Mayıs’ın son haftasının sonuna doğru Taksim Gezi Parkı kıvılcımıyla Türkiye’de meydana gelen yepyeni ve dipdiri atmosfere Avusturya’dan bakınca, daha farklı boyutlar görülebiliyor. Olayların detaylarında gizlenen mesajlar; satır aralarında gizlenen hakikatler gibi, okunabiliyor. Bu okumaları yazıya dökmek de, farklı yorumlara kapı açabilir. Keşke hükümetin başı da hadiseleri her yönüyle okuyabilse...
***
Evet; Bediüzzaman’ın gösterdiği Kur’ânî ve imanî yolun rağmına farklı bir ideoloji ile, dünya hâdisatının dağlarvarî dalgaları arasında (velev ki din namına) kaptanlığa soyunanları durdurmaya eğer bizim gücümüz yetmiyorsa ve eğer zahiren şer görünen bazı hadiseler, akılları başlara devşirmeye vesile olacaksa, biz buna karşı ne diyebiliriz ki?
Şöyle bir düşünelim: Ortadoğu’da ve dünyada, iç ve dış siyasette Türkiye adına rol üstlenen siyasî irade, kim bilir Türkiye gemisini hangi Bermuda üçgenine sürükleyecekti ki, kader canibinden bu olaylara fetva verdirilmiş, nazarlar buraya çektirildi ve dümen başka tarafa çevirtildi... Olamaz mı?
Eğer birtakım haricî çelmeler, siyasî tökezlemeler ve çıkmaz sokaklara sapmalar, Türkiye’deki iman ve Kur’ân dâvâsının rayında gitmesine, hakikatlerin idrakine perde oluyorsa, bunun farkında olan bizler de buna mani olamıyorsak; zahiren şer görünen bazı olaylar da bu perdelerin kalkmasına vesile olacaksa, Îlâhî kudret de buna geçit veriyorsa, bize ancak seyretmek düşer..
Taksim direnişinin, Türkiye’deki ve dünyadaki yansımaları ve yorumları da farklı oluyor. Bakış açılarında ve yorumlarda da acaip bir “taksimat” var. Herkes ve her kesim, bu olaylara payına düşeniyle konuşlanıyor, konuşuyor, coşuyor, coşturuyor.
Elbette ki, Taksim olaylarına gelinceye kadar, her alanda yapılan taksimatın ve sonra bu olayların farklı yorumlarındaki taksimatın “taksirat”ı da olacaktır. İktidarın kefaret payına da, “sosyal medya muhalefeti” ve “çevreci direniş” düşmüş gibi gözüküyor. Belli ki, “demokratik” söylemlerle “antidemokratik” icraatlar da yapılmış, belli ki sistemde boşluklar oluşturulmuş, belli ki muhalefet görevi yapılamaz hale gelmiş ve belli ki negatif enerji biriktikçe birikmiş, gele gele Taksim’de patlak vermiş. Ülkenin selâmeti adına dileriz ki, iktidar bu işin altından kalkabilsin..
***
Buyurunuz, hep beraber bir “tecdîd-i fikir” ile “Allah taksiratımızı affetsin“ diyelim.
Böyle bir duâ sadece ölüler için olamaz. Hem zaten, “İnsanın hem şahsı, hem âlemi her zaman teceddüt ettikleri (yenilendikleri) için, her zaman tecdid-i îmana muhtaçtır” hakikatı gibi; sosyal-siyasî ve fikrî âlemimiz de değişken olduğu için her zaman “tecdid-i fikir” etmeye muhtacız.
Bediüzzaman, “vefatım hayatımdan ziyade hizmet edecektir” dediğine ve artık vefat ettiğine ve Risale-i Nur, hâdiselerin de zuhuruyla, günden güne daha anlaşılır şekilde ders verdiğine, Nur’un takipçileri de bu derslere göre içtimaî hayata bakmak durumunda olduklarına göre; eğer sosyal ve siyasî alandaki fikir taksimatımız, “Bu vatanda dört parti var” izahındaki taksimata uygun gitmemişse, taksiratımız olmuştur!
Allah taksiratımızı affetsin. Amin

Dipnot:
1.http://www.yeniasya.com.tr/yazi_detay.asp?id=10942

Okunma Sayısı: 1190
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Kamil Bircan

    21.6.2013 00:00:00

    Taksim’deki ve akabinde Türkiye’nin değişik bölgelerindeki müessif olaylaar gösterdi ki birileri içeriden birileri de dışarıdan yaralarımızı kaşııyıp kanatmak ve bu kanlarla beslenmek istiyor.Ataisti ,Kemalisti,Laik olanı PKKlısı,DHKp’lisi,TKPlisi,İPlisi ipsizi SAPlısısı sapsızı,Faşisti,Hedonisti,Feministi,Lezbiyeni,Homosu,eşcinseli vs.vs. hepsi bir CEPHE oluşturmuş..Birileri de ceplerini doldurmaya devam ediyor..Kin ve nefretlerini zehirlerini kusuyorlar yakıp yıkıyorlar.Duran adam ,kuduran madam rolleriyle halkımızın sabrını test ediyorlar.Başörtülü annelerin üzerine işiyorlar..Camileri kirletiyorlar..Maksat üzüm yemek değil bağcıyı dövmek..Hem üzüm yediler hem de bağcıyı dövdüler..Hepimizin, başta iktidar hepimizin taksiratı var.Adaletin olmadığı yerde zulüm kol gezer bizi de vurur.Allah bize,dünyevileşen,rahatizme tutulan uyuyan müslümanlara acısın ve uyanmak silkinmek nasip etsin.Selam ve dua ...

  • ö.faruk özaydin

    18.6.2013 00:00:00

    Evet Cenab-i Erhamürrahimin sizin ve bizim taksiratimizi affetsin.(Amin).Eger hadislere siyasi tarafgirlik adina bakiyorsak....

  • Mustafa Yaprak

    14.6.2013 00:00:00

    sayın hocam...gündem olduğu günden bu güne kadar, bir çok yazı ve haber okuduk.bir çok yorum dinledik.Yazmış olduğunuz gibi “her kesim, bu olaylara payına düşeniyle konuşlanıyor, konuşuyor, coşuyor, coşturuyor.“siz de bize düşen taksimatı,size has üslubunuzla... “ işte bu” dedirten bir yazıyla oluşturmuşsunuz .Bu konuyla alakalı, okuduğum en harika yorumlardan biri diyebilirim.tebrikler.Biz de sizin bu yazınızdan bir ders çıkarmalıyız bu da bizim taksimatımız olsun.selam ve dua...

  • Ahmet Kul

    13.6.2013 00:00:00

    Makalenizin sonundaki şu ifade:
    Nur’un takipçileri de bu derslere göre içtimaî hayata bakmak durumunda olduklarına göre; eğer sosyal ve siyasî alandaki fikir taksimatımız, “Bu vatanda dört parti var” izahındaki taksimata uygun gitmemişse, taksiratımız olmuştur!
    Allah taksiratımızı affetsin. Amin

    Evet, şu ifadenizi dikkate alarak denilebilir ki, Yeni Asya fikir ve misyonuyla, duruşuyla ve meşveretlere bağlılığı ile, Üstad’ın içtimaî ve siyasî izahlarına hep bağlı kalmıştır. Ama yine de, Allah kusurlarımızı affetsin, duasına ben de AMİN diyorum. Selam ve saygıyla..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı