Risale-i Nur’da haksızlık karşısında duruş, “müsbet hareket” prensibi çerçevesinde ele alınır.
Bu prensip, haksızlığa karşı çıkarken şiddetten, yıkıcılıktan ve fitneden uzak durmayı; hak ve hakikati savunurken akıl, hikmet ve ahlâk çerçevesinde hareket etmeyi ölçü olarak göstermiştir. Bediüzzaman Said Nursi, haksızlığa karşı susmanın hakka, hakikate ve şerefe zarar vereceğini belirtmiş, Hz. Ali’nin “Haksızlığa karşı susarsanız, hakkınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz” sözünü destekler bir duruş sergilemiştir. Bu bağlamda, Risale-i Nur, haksızlığa karşı yapıcı, hikmetli ve duruma en uygun bir mücadele anlayışını benimser.
Risale-i Nur’da haksızlık karşısında duruş, müsbet hareket prensibiyle şekillenir. Bu prensip, duruma göre sertlik veya yumuşaklık gerektirse de, asla yıkıcı ve fitne çıkarıcı olmamayı vurgular. Örneğin, vatanın işgali veya dinin ayaklar altına alınması gibi durumlarda cihad, müsbet hareket sayılırken; barış ortamında şiddete başvurmak menfî bir tutumdur. Bediüzzaman, zalimlere karşı hakikati savunurken fitneye yol açmaktan kaçınmış, mahkeme müdafaalarında ilmî, fikrî ve hikmetli bir duruş sergilemiştir.
Risale-i Nur, haksızlığa karşı mücadelede şu yaklaşımları önerir: Haksızlığa karşı en etkili yöntem, toplumu manevî olarak güçlendiren iman hakikatlerini paylaşmaktır. Risale-i Nur, bu yolla dalalet ve zulme karşı manevî bir cihad yürütür. Haksızlıklara karşı ilmî ve fikrî müzakereler ve hakikatleri açıklama yolu tercih edilir. Bediüzzaman, ilmin hocasının merak olduğunu belirtir ve hakikatleri öğrenip paylaşmayı teşvik eder. Haksızlığa karşı duruş, bireysel değil, cemaatin şahs-ı manevîsinin gücüyle daha etkili olur. Risale-i Nur talebeleri, bu birliktelikle daha güçlü bir şekilde hakikatleri savunur. Haksızlık kul hakkı içeriyorsa, helâllik almak, tövbe etmek ve hayır hasenatla sevabı paylaşmak önerilir. Bediüzzaman’ın hayatı, bu prensiplerin uygulayıcısıdır. Dinsizlik cereyanlarına ve zulme karşı Risale-i Nur’u yazarak, mahkemelerde hikmetle savunma yaparak mücadele etmiş, ancak fitneye yol açmamıştır. “Aç canavara karşı tahabbüb, merhametini değil, iştihasını açar” sözüyle, haksızlığa karşı zayıflık göstermenin daha fazla zulme yol açabileceğini vurgulamıştır.
Risale-i Nur, haksızlık karşısında susmayı değil, duruma en uygun bir şekilde hakikati savunmayı öğretir. Müsbet hareket prensibi, bu duruşu iman, hikmet ve yapıcı bir tavırla şekillendirir. Bediüzzaman’ın hayatı ve eserleri, haksızlığa karşı ilmî, ahlâkî ve manevî bir mücadele örneği sunar. Haksızlık karşısında duruş, bazen cihadla, bazen sabırla, bazen de ilmî mücadeleyle olur; ancak her zaman fitneden uzak, toplumu güçlendiren bir yol izler. Bu yaklaşım, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde hak ve hakikatin korunması için rehberdir.