Sudan’da geçtiğimiz 23 Eylül 2021’de Başbakan Abdullah Hamdok hükümetine karşı başarısız bir darbe girişimi yapılmıştı (Yeni Asya, 30.09.2021, Sudan’da Başarısız Darbe Girişimi).
Sudan Geçiş Konseyi Başkanı ve Ordu Başkomutanı Abdul Fettah El-Burhan 25 Ekim 2021 sabah saatlerinde internet hizmetini durdurduktan sonra olağanüstü hâl ilân etti. El-Burhan daha sonra TV konuşmasında Başbakan Hamdok hükümetini kendi ifadesiyle “dağıttığını” duyurdu.
El-Burhan, devamında “siyasî gruplar arasındaki kavgaların orduyu müdahale etmeye teşvik ettiğini, ancak yeni bir teknokrat hükümetin kurularak Sudan’ı seçimlere götüreceğini ve ülkenin demokratik geçişini tamamlamaya söz verdiğini” bildirdi. El-Burhan’ın bu açıklaması “Sudan’da Hamdok hükümetine yönelik bir darbe” olarak değerlendiriliyor. Böylece Sudan’da 1956’daki bağımsızlığından bu yana 15. darbe gerçekleştirilmiş oluyor.
El-Burhan’ın darbesine karşı Sudan Meslek Odaları Birliği ve muhtelif sendikaların çağrısı üzerine özellikle gençlerden oluşan göstericiler başşehir Hartum, Omdurman ve diğer şehirlerin sokaklarında protestolara başladıkları belirtiliyor. Ordunun, protestoculara zaman zaman ateş ettiği de gelen haberler arasında.
Uzun süredir istikrarsızlıklar içerisindeki Sudan’da, Geçiş Konseyi başkanlığının bir sivile devredilmesine 1 aydan kısa bir süre kala, darbenin yapılması şüpheleri de beraberinde getiriyor. Zaten Ömer El-Beşir’in devrilmesinden beri, Geçiş Konseyi’nde asker ve sivil üyeler arasında sık sık anlaşmazlık yaşandığı biliniyor. Ayrıca sivil üyelerin de kendi içlerinde derin görüş ayrılıkları yaşaması da olumsuzluk arz ediyor. 23 Eylül’deki başarısız darbe girişiminde, ülkenin yönetici elitleri olan El-Beşir’i devirenlerle, askerî bir idare talep ettiği ileri sürülen aşırı muhafazakâr İslâmcılar arasında gerginlikler sahnelenmişti.
Ülkede 23 Eylül’deki başarısız darbe girişimi, aslında sivil kanadın üst kuruluşu olan “Özgürlük ve Değişim Güçleri”nde bölünmeye yol açmıştı (Yeni Asya, 01.10.2021, Sudan’da Özgürlük ve Değişim Güçleri’nde Bölünme). Bu bölünmenin El-Burhan’ın işini kolaylaştırdığı ihtimaller arasında.
Dolayısıyla 23 Eylül’deki olaylar, 25 Ekim darbesinin habercisi niteliğindeydi.
El-Burhan’ın 25 Ekim darbesi ile aralarında Başbakan Hamdok ve eşi, Sanayi Bakanı İbrahim El-Şeyh, Enformasyon Bakanı Hamza Baloul, Geçiş Konseyi üyesi Muhammed El-Fiky Süleyman, Hartum Valisi Ayman Khalid ve Hamdok’un Basın Danışmanı Faysal Muhammed Salih’in de bulunduğu birçok üst düzey hükümet görevlisinin tutuklandığı veya gözaltına alındığı bildiriliyor.
Sudan’da tutuklama haberlerinin yayılmasının ardından Komünist Parti, El-Burhan’ın “tam bir askerî darbe” düzenlediğini beyan ederek, işçileri toplu sivil itaatsizlik eylemlerine ve grevlere dâvet etti. Uluslar arası haber kaynakları, ülkenin bir çok bölgesinde toplumsal kesimlerin gösterilerde bulunduğunu kaydediyor. Ancak toplumsal kesimlerin de bütüncül bir yapıda olmadığı, farklı gruplardan oluştuğu için kırılganlığına da dikkat çekiliyor. Ancak El-Burhan’a atfedilen “Geçici Konsey’in 21 ay askerî bir yetkili tarafından, sonra 18 ay boyunca da bir sivil figürün yönetmesi gereken önceden kararlaştırılan zaman çizelgesine bağlı kalmayabileceğini” dair iddiaların, farklı toplumsal grupları konsolide ettiğine işaret ediliyor.
Sudan’daki gelişmeler, bölgesel ve uluslar arası aktörleri de harekete geçirmiş durumda. İlk olarak Afrika Birliği Komisyon Başkanı Moussa Faki, sonra ABD’nin Afrika Boynuzu Özel Elçisi Jeffrey Feltman, daha sonra AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Joseph Borrel ve son olarak da Arap Ligi’nden taraflara “diyalog ve demokratik geçiş için endişeler” dile getirildi.
El-Beşir’in iktidardan uzaklaştırılmasından sonra, ABD, 2020’de Sudan’ı “terör destekçisi devlet listesinden çıkartmıştı.” Böylece ülkede çok ihtiyaç duyulan dış kredilerin ve yatırımların önü açılmıştı. Fakat Sudan, uluslar arası kredi kuruluşlarının talep ettiği bir dizi ekonomik reformun getirdiği zorluklarla mücadele etmek durumunda kalmıştır. Ülke ekonomisinin düzelmesi ile Sudanlılar’ın sosyo-ekonomik refahının arttırılması hedefleniyor.
Ancak dış müdahalelere açık olan Sudan’da siyasî istikrarın sağlanamaması olumsuzluk arz ediyor. Ülkede 23 Eylül başarısız darbe girişiminin sonrasında askerî bileşenlerin demokratik geçişe verdikleri güvencenin, güvenilirliği 25 Ekim darbesi ile ölçülmüştür.
Böylece El-Burhan ve kadrosunun inandırıcılığının endişe verici seviyede olduğu muhtemeldir.
Sudan’da etnik, ideolojik, mezhebî vb. problemler üzerinden çatışmaya varmadan, bir an önce demokratik geçişin tamamlanması zorunluluktur. Sudanlılar’ın ülkelerinin geleceğine hür iradeleriyle karar vermesi önemlidir. Ancak protestolar henüz bitmemiştir. Geçiş döneminin sancılarına da yenilerinin ekleneceği kuvvetle muhtemeldir.