"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın Afyon hapsi ve Elhüccetüzzehra

Mustafa ÖZTÜRKÇÜ
19 Şubat 2013, Salı
Bediüzzaman araştırmaları kapsamındaki Afyon seyahatimizi bir kış mevsiminde, Ocak ayının soğuk bir gününde gerçekleştirmiştik. Üstad’ın Emirdağ’dan Afyon’a getirilişi ve akabinde Afyon zindanlarına bırakılışının tarihine rastlayan Afyon seyahatimizde, Üstad’ın kaldığı menzilleri ziyaretle birlikte mahkeme edildiği binaya gitmiştim. Bediüzzaman’ın yargılandığı(!) mahkeme binasının hemen arka kısmında, o yıllarda bulunan Afyon hapishanesinin bulunduğu mekânı seyrederken gözyaşlarımı tutamamıştım.

Şiddetli geçen bir kış ayının dondurucu soğukları bütün şiddetiyle devam ediyordu. Yer Afyon, mekân ise Afyon zindanlarıydı. 28 Ocak 1948 tarihinde Afyon hapsine bırakılan Bediüzzaman Hazretleri, bu hapiste cebren tam 20 ay kadar kalır.
Zalim ve gaddar zihniyetin prangalarıyla Afyon zindanlarına hapsedilen Bediüzzaman, iman dâvâsı uğruna en olumsuz şartlarda dahi boş durmayarak Nur-u Kur’ân eserleri olan Risâleleri yazar, yayar ve okutur.
Afyon hapsinde, “bu beşinci koğuş bir nevî tecrithane...” (Şuâlar, s. 571) şeklinde bahsettiği tek hücreli bir mekânda tutulması ise, yürek paralayıcı bir hadise olarak tarihe geçmiştir. Buna rağmen Bediüzzaman, çok zor şartlar altında “Elhüccetüzzehra” ismini verdiği bir şaheseri telif ederek âlem-i insaniyetin nazarlarına veriyordu.
Risale-i Nur Külliyatı’na “On Beşinci Şuâ” olarak derc edilen bu kıymetli eser için şunları kaydeder Üstad Hazretleri:
“Bu ders zahiren küçük, hakikaten pek büyük ve çok kuvvetli ve çok geniş bir risâledir. Hem benim tefekkürî hayatımın, hem Nur’un tahkikî hayat-ı maneviyesinin ilmelyakîn, aynelyakîn ittihadından çıkan bir meyve-i imaniye ve firdevsî bir semere-i Kur’âniyedir.” (Şuâlar, s. 516)
Emirdağ’da ikamete mecbur tutulduğu esnada 28 Ocak 1948 yılında Afyon hapsine getirilen Bediüzzaman, 20 Eylül 1949’a kadar tam 20 ay burada kalır. Bediüzzaman’ın “Üçüncü Medrese-i Yusufiye ve Nuriye” olarak tavsif ettiği Afyon hapsi hayatının acı serencamına şahit olan bazı Nur talebelerinin manidar hatıralarıyla devam edelim mevzuya:

AFYON HAPSİ VE MAHKEMESİ HATIRALARI

Katil namaza başlamıştı
“Adam öldürme suçundan yatan birisi, Afyon hapsindeyken mescide gelmeye başladı. Ne hikmetse geldiğinde hep farzları kılar, sünnetleri kılmadan çekip giderdi. [Bu durumu] bir gün merakla sordum. [O da:]
Ben hocaefendiyi ziyaret ettim. Bana:
- Kardeşim, sen farzları kıl, sünnetleri ben senin yerine kılarım, dedi.’
Fakat bir süre sonra bu adamın sünnetleri de kılar hâle geldiği, hareketlerinden gayet ahlâklı davrandığı da görüldü.”
(Mustafa Osman, İz Bırakanlar, V. Vakkasoğlu, Nesil Yayınları, s. 117)

Said Nursî’yi nasıl tanıyorsunuz?
Afyon hapsiydi. Savcı bana sordu: “Said Nursî’yi nasıl tanıyorsunuz?” Henüz 18 yaşını yeni doldurmuştum. Savcının suâline şöyle cevap verdim:
“Kemâlât-i insaniyenin zirve-i bâlâsında biliyorum.”
Bir sene sonra Afyon sorgu hâkimliğinde de söyledim. Hâkim çok kızdı, şaşırdı. ”Çık” dedi.
(M. Sungur, Mufassal Tarihçe-i Hayat, Cilt: 3, s. 1270)

Ağır zehirlenme
Afyon hapsinde bir gün bir fırsatı bulup Üstad’ın koğuşuna gidebildim. O sıra Üstad’ı zehirlemişlerdi. Kışın en soğuk günleriydi. Yüzü simsiyah kesilmişti. Dudakları çatlamış, ateşler içinde kıvranıyordu. Ağır zehirden mütevellit çok perişandı. Beni görünce ağlamaya başladı. İkimizde bir müddet ağladık. Dedi ki:
“Kardeşim seni Allah gönderdi. Ben çok perişanım.”
İhtiyaçlarını gördüm, hemen çıktım.
(Nazif Çelebi, A.g.e., s. 1285)

Afyon’u hapishane yap!
Afyon’da savcının ısrarla Nur talebelerinin isim ve sayılarını sorması üzerine, Üstad:
“Afyon’u hapishane yap, ben de talebelerimin hepsinin ismini söyleyeyim!” diye cevap vermiş.
(Hulusi Yahyagil, A.g.e., s. 1273)

Zulmünüzün mahkûmuyum
Afyon mahkemesinde reis, Üstad’a sormuş:
“Mahkumiyetiniz var mı?”
Üstad:
“Yirmi sekiz senedir zulmünüzün mahkûmuyum” demiş.
Bunun üzerine mahkeme reisi, telâşla kâtibe emretmiş:
“Yaz yaz, mahkûmiyeti yok yaz.”
(Ahmet Özyazar, Son Şahitler, c. 3, s. 353)

Güneş balçıkla sıvanmaz vesselâm.
Allah’a emanet olunuz.

Okunma Sayısı: 10410
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Pedagog taha tahsin Aslan

    19.2.2013 00:00:00

    Mustafa ağabey,
    Yazınızı ibretle, üzülerek ve hayıflanarak okudum.
    Üstadımıza zulmeden zalim, munafık ve kafirler için YAŞASIN CEHENNEM, üstadımz ve telebelerine de Rahmet diyorum.

    Dualarımla,
    Taha Tahsin Aslan
    visio[email protected]

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı