"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokrasiye doğru

Naci TEPİR
03 Ağustos 2019, Cumartesi
1939–1945 yılları arasında süren ve kayıtlara göre 73 milyona yakın insanın ölümüne sebep olan II. Cihan Savaşı, bütün dünyanın siyasî, içtimaî, ekonomi ve kültür alanlarına tesir ederek, dengeleri altüst etmiştir. Türkiye ise bu savaşa katılmamış olmasına rağmen, savaşın neticelerini derinden yaşamıştır.

Savaştan sonra bilhassa Avrupa’da, Demokrasi fikrinin gelişmesi ve beliren Sovyet Rusya tehdidi, Türkiye’yi çok partili rejime (Demokrasi’ye) geçmeye zorlamıştır! Dolayısıyla bu değişiklik eğitim sistemine de yansımıştır.

DİN EĞİTİMİ MECBURİYETİ

Daha önce gördüğümüz gibi, 1929 yılında ortaokulların, 1931’de ise ilkokulların ve öğretmen okullarının programlarından din ile alâkalı bütün dersler çıkarılmıştı! Dolayısıyla eğitim sistemi dinden ve din eğitiminden tamamen koparılmıştı!  

1940’ lı yıllara kadar yasak olan Din Eğitimi ve Tedrisatı, çok partili hayata, Demokrasi’ye geçişte (1946), yeniden canlanmaya başlamıştır. 

1948’de İmam-Hatip Kursları açıldı. 

1949’da İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tedrisata başladı. Aynı sene ilkokullara Din Bilgisi dersleri konuldu. Keza, bu dönemde Kur’ân Kursları da artmaya başladı. 

Fiilen Demokrasiye geçiş döneminde Ülke’de yapılan siyasî seçimler dolayısıyla propaganda gezisine çıkan siyasî partilerin temsilcilerinden vatandaşlar birtakım isteklerde bulunuyorlardı. Buna karşılık partililer de onların isteklerini yerine getireceklerine dair vaatlerde bulunuyorlardı. 

Vatandaşların isteklerinin başında, kendilerinin Din hürriyetine kavuşma arzusu geliyordu! Çünkü, Tek Parti Devrinde Din Eğitimi yasaklandığı için, vatandaşlar bu konuda çok cahil kalmışlardı. Ezan, 1932’den beri devamlı Türkçe olarak okunuyordu. Doğru dürüst Fatiha’yı okuyacak insan yok denecek kadar azalmıştı. Bazı köy ve kasabalarda ölenlerin cenazesini kaldıracak kimse bulunamaz olmuştu! Çünkü ülkede camiler imamsız ve müezzinsiz kalmıştı! Muhalefetteki partiler de bu kötü gidişatı şiddetle tenkit ediyorlardı.

Vatandaşların din eğitimi isteğinde ısrarlı ve kararlı tavrının başlıca sebebi: 

* Din Eğitiminin eksikliğiyle Ülke’nin mânevî bir buhran içerisinde olması; 

* Toplumda dîni, ahlâkî ve içtimaî problemlerin çoğalması; 

* Bu bunalımların Şimal Cereyanı (Komünizm) tehlikesini arttırmasıdır!

Bu hassas mevzu, zaman zaman CHP’nin TBMM Grubunda bile şiddetli tartışmalara sebep oluyordu. 

2 Aralık 1947’de toplanan CHP 7. Kurultayında bu mevzu gündeme gelmişti. Bu kurultayda, bazı delegelerin ısrarlı istek ve teklifleri üzerine, parti genel kurulu din meselelerini inceleme konusu ile ilgili bir komisyon kurmak zorunda kalmıştır. 

Bu komisyon çalışmalarını tamamladıktan sonra, 19 Şubat 1948 tarihli raporunda: “İmam ve Hatip gibi din vazifelileri yetiştirecek bir okul açmak; yüksek din âlimleri ve mütefekkirleri yetiştirmek için üniversitede bir ‘İslâm İlâhiyat Fakültesi’ kurmak; isteğe bağlı olmak kaydıyla ilkokullara Din Bilgisi dersleri koymak gibi bazı tavsiye kararları almıştır. Parti idaresi de bu tavsiye kararlarını kabul etmek mecburiyetinde kaldı. Maksat ise; 

* Baştan beri CHP’nin Din’e karşı bir tavır takınmasıyla halkı küstürmesi; 

* Din eğitimine kayıtsız kalması, hattâ hepten yasaklaması ve bu hususta ağır cezalar koyması! 

* Vatandaşıyla kavgalı bir siyaset takip etmesi; 

* Vatandaşlarına zulüm ve işkence yapar şekilde davranması gibi hususlardan dolayı kaybettiği oyları, yeniden kazanmak idi. Bu telâş ve endişe ile, komisyonca yapılan tavsiyeleri prensip olarak benimseyen CHP idaresi, İmam-Hatip Okulu açma fikrini kabul etti. Fakat partililerden bazılarının son anda yaptıkları müdahalelerle “okul” fikri, “kurs”a çevrildi. 

ÇOK MÜHİM BİR TESBİT

Bütün tarihî hadiseler ve gelişmeler göstermiştir ki, Dinsiz bir millet yaşayamaz!

Zamanımızın en büyük âlim ve müceddidi Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin (ra), bundan bir asır önce yazdığı bir eserinde şöyle mühim bir tesbiti kayıtlıdır:

“Din hayatın hayatı, hem nuru, hem esası. İhyay-ı dinle (din’in hayatlandırmasıyla) olur, şu milletin ihyası.” 1

Dipnot:

1-Bediüzzaman, Eski Said Dönemi Eserleri, s. 490.

Okunma Sayısı: 1182
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı