"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Canlılar âleminde duygular

Süleyman KÖSMENE
06 Kasım 2025, Perşembe
Salih Onur Kaya: Şu cümleyi açıklar mısınız:

“İşte, en küçük zîhayatta, hayat böyle tesirini gösterse, elbette hayat, tabaka-i insaniye olan en yüksek mertebeye çıktıkça öyle bir inbisat ve inkişaf ve tenevvür eder ki, hayatın ziyâsı olan şuur ile, akıl ile bir insan kendi hânesindeki odalarda gezdiği gibi, o zîhayat kendi aklı ile avâlim-i ulviyede ve ruhiyede ve cismâniyede gezer. Yani, o zîşuur ve zîhayat, manen o âlemlere misafir gittiği gibi, o âlemler dahi o zîşuurun mir’at-ı ruhuna misafir olup, irtisâm ve temessül ile geliyorlar.”        

Bal Arısındaki Hayat

Önce hayatı anlamaya çalışalım. Bu cümlenin evvelindeki paragrafta şöyle deniyor:

“Bak, hayatsız bir cisim, büyük bir dağ dahi olsa, yetimdir, gariptir, yalnızdır. Münasebeti yalnız oturduğu mekân ile ve ona karışan şeyler ile vardır; başka, kâinatta ne varsa, o dağa nispeten mâdumdur. Çünkü, ne hayatı var ki, hayat ile alâkadar olsun; ne şuuru var ki, taallûk etsin. 

Şimdi, bak küçücük bir cisme, meselâ balarısına. Hayat, ona girdiği anda, bütün kâinatla öyle münasebet tesis eder ki, bütün kâinatla, hususan zeminin çiçekleriyle ve nebatatları ile öyle bir ticaret akd eder ki; diyebilir, “Şu arz benim bahçemdir, ticârethânemdir.” 

İşte, zîhayattaki meşhur havâss-ı zâhire ve bâtına duygularından başka, gayr-i meş’ur sâika ve şâika hisleriyle beraber, o arı, dünyanın ekser envaıyla ihtisas ve ünsiyet ve mübâdele ve tasarrufa sahip olur.”1

Bu cümleler bir canlının “duygu” serüvenini özetliyor. Bir dağ ne kadar ihtişamlıdır. Ama hayatsızdır. Dolayısıyla yetimdir, gariptir ve yalnızdır. Etrafıyla ilgisi, sadece oturduğu alan ile olan alâkası kadardır. Başka yerlerde ne varsa o dağa nispetle yok hükmündedir. Çünkü dağın hayatı yoktur. Şuuru da yoktur. Bilemez ve fark edemez. 

Bal arısı ise öyle değildir. Tırnak kadar bir cisimdir. Fakat hayat ona girdiği anda, bal arısı bütün kâinatla alâka kazanıyor. Yer yüzünün çiçekleriyle, bitkileriyle ticaret akd eder. “Yer yüzü benim bahçemdir” diyebiliyor.        

Arının Hisleri

Bir sonraki paragraf, en küçük bir canlıda, meselâ arıda bulunan his ve duygulardan bahsediyor. Arıda herkesçe bilinen iç ve dış duygular vardır. Görmesi, işitmesi, koklaması, tatması, dokununca hissetmesi gibi beş dış duygu arıda olduğu gibi, belirli bir bilince sahip olması, öğrendiğini hafızasına alması, kendi çapında hayal kurması, kendi ölçüsünde korkuya sahip olması, beş duyudan gelen bilgileri bir merkezde toplayıp sentezlemesi ve işine kilitlenmesi de dış duygular olarak arıda mevcuttur. 

Bir de “gayr-ı meş’ur” denilen, varlığı pek hissedilmeyen, sezilip anlaşılmayan duygular vardır. Bunların en bilineni saika ve şaika duygularıdır. Hayvanların hepsinde, kendi ölçeklerinde bu duygular da vardır. 

Saika: Şuuru olmaksızın bir şeye sevk eden, yürüme cesareti veren, hareket etme gücü sağlayan güçtür. Buna sevk-i İlâhî de denir. Bu sevk-i tabii veya içgüdü dedikleri histir. 

Şaika: Canlılardaki şevk ve motivasyon duygusudur. Başka bir ifadeyle, harekete geçmek için şevk veren, yürüme isteği, harekete geçme isteği ve azmidir. Allah saika ile canlılara yapacakları işleri ilham eder, şaika ile de bu vazifelere karşı istek ve arzu uyandırır.         

İnsanın Yüksek Duyguları

Bu duygular, her canlıda aynı derece görünmez. Fakat az veya çok her canlıda bulunur. İnsanda ise bu duyguların dozu, derecesi ve seviyesi yüksektir. Meselâ arı kendi işini ve yolunu bilirse, insan insanlık çapında ve hatta kâinat çapında bilgilere sahip olabilmektedir.

Bahsettiğiniz paragraf, hayatın canlılara ne eşsiz duygularla beraber verildiğini işliyor. En küçük bir can da olsa bu duygular vardır. Böyleyse, hayat insanlık çapına yükseldikçe öyle bir genişlik ve büyüklük kazanır ki, insanda şuur ile, akıl ile, insan kendi hanesindeki odalarda gezdiği gibi kendi aklı ile o ulvî âlemlerde, ruhî âlemlerde gezer. Manen o âlemlere misafir gider, o âlemler de onun ruh aynasına misafir gelir. Yani resimleme tekniği ile görünürler.

Dipnotlar:              

1 - Sözler, s. 467

Okunma Sayısı: 195
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı