Ta ki, uzun dönemler aldatılmakla idare edilmiş bir toplum olduğumuzu idrak ederek, ‘zararın neresinden dönülürse kârdır’ düşüncesiyle aslımıza - asaletimize dönmenin çarelerini araştıralım.

İlköğretimden yükseköğretime kadar eğitim müesseselerinin bina, derslik, personel istihdamı, ders müfredatı ve sair birçok problemleri vardır. Bunlar zamanla çözüme kavuşturulabilecek basit meselelerdir. Fakat asıl mesele okullarda gittikçe artma temayülü gösteren, ahlâk erozyonu, zararlı alışkanlıklardır. Bu gelişmelerin temel sebebi “Karma eğitim”dir. Çünkü eğitimin, yani terbiyenin asıl gayesi, inançlı, ahlâklı, namuslu, saygılı, dürüst, çalışkan, ailesine ve topluma faydalı olgun fertler yetiştirmektir. Karma eğitim ise, fertleri bu olgunluktan tamamen mahrum bırakmaktadır. Bu gün eğitim müesseselerinde karşılaşılan, madde bağımlılığı, zararlı alışkanlıklar, ahlâksızlık gibi gelişmeler hep bu Karma Eğitim Sistemi’nin marifetleridir(!). Halbuki, bin yıldan fazla ülkemizde tatbik edilen ‘’Medrese Eğitimi Sistemi’’nde bu zararlı gelişmeler asla söz konusu olmamıştır. Çünkü, Medrese Eğitim Sisteminde asıl olan, ilim öğretilmesinin yanı sıra, ahlâk, maneviyat ve bunların tezahürü olan şefkat, hürmet, merhamet, namusluluk, yardımseverlik v.s. gibi güzel ahlâk özelliklerinin kazandırılması idi.  

ARAŞTIRMALARDAN BİR ÖRNEK 

Dünyanın çeşitli ülkelerinde ve bilhassa kalkınmış ülkelerde uzmanlarca yapılan araştırmalar, “Karma Eğitim”in birçok yönlerden zararlarını ortaya koymuştur. İşte bu ilmî araştırmalardan birisi: 

ABD’de ‘Stedson Üniversitesi’nin pilot olarak tesbit ettiği ve yaş, sınıf seviyesi, talebe sayısı aynı olan okullarda 4 yıl yürüttüğü araştırmalar son derece ilgi çekmektedir. Buna göre karma okullarda okuyan erkek talebelerin yüzde 55’i başarılı olurken, sadece erkek talebelerin okuduğu aynı seviyedeki okullarda başarı oranının yüzde 85 olduğu görülmüştür.  

Diğer taraftan, ilkokul ikinci sınıftan lise son sınıfa kadar 4200 kız öğrenci üzerinde yapılan araştırmalarda ise kız talebelerin tamamı çeşitli şekillerde tacize uğramaktadırlar. Bunlardan yüzde 39’unun her gün taciz edildiği, diğer kısmının da ara sıra, tacize uğradığı tesbit edilmiştir. Taciz şekillerinin de çeşitli olduğu, mesela yüzde 89 oranında kız talebelerin laf ile taciz edildiği, diğer yüzde 11’inin daha büyük boyutlarda tacize uğradığı belirtilmiştir. 

BİZDE İSE …. 

Ülkemizde hâl-i hazırda tatbik edilmekte olan karma eğitimin durumu, yukarıda belirtilen durumdan farklı değil. Hatta, daha da içler acısıdır. Çünkü, ABD’deki toplumların yapısı bizden çok farklıdır. Birçok milletin (halk tabiriyle 72,5 milletin) karışımından meydana gelen kozmopolit ve köklü bir tarihi olmayan ABD toplumunda, -Müslümanların dışında- genel olarak ahlâk ve namus anlayışı çok farklıdır. Böyle olduğu hâlde, karma eğitim gibi toplumu tahrip edici bir sistem, oralarda bile tasvip edilmemektedir. Ne yazık ki, köklü bir tarihe, yüksek bir medeniyete sahip ve bin sene İslâm’ın bayraktarlığını yapmış olan bir milletin torunlarına, inanç ve ahlâkıyla bağdaşmayan ‘Karma Eğitim Sisteminin’ devlet dayatmasıyla yürütülmesi düşündürücüdür.    

KARMA EĞİTİME NASIL GELİNDİ? 

İlk önceleri erkek ve kız okulları bina olarak tamamen ayrı idi. Zamanla kız ve erkek talebeler aynı binada, fakat ayrı ayrı sınıflarda ders görmeye başladılar. Derken sınıflar birleştirildi. Fakat, aynı sınıfta kız ve erkek talebeler iki ayrı grup olarak oturuyordu. En nihayet, bazı öğretmenlerin de işgüzarlığıyla(!) kız ve erkek öğrenciler yan yana oturmaya başladılar. Bu gelişmeler yetkililer tarafından normalmiş gibi görüldüğü için, halk tarafından gösterilen tepkiler cılız kalıyordu. 

Bu gelişmelere paralel olarak ahlâk ve maneviyatta da hızlı bir şekilde çöküş görüldü. Bu gelişmeler devam ederken, okullarda şiddet olayları, cinayetler, zararlı alışkanlıklar, çeşitli bunalımlar ve düşük olaylarında gittikçe korkunç artışlar yaşandı. Bu olaylara birer misal verecek olursak, sayfalara sığmaz. 

HÜLÂSA 

“Karma Eğitim” denilen rezalet, halkımız tarafından asla tercih ve tasvip edilmiş değildir. Bundan başka, ilmî otoriteler tarafından araştırılıp, çeşitli denemelerden sonra tatbik edilmiş de değildir. Bunun içindir ki, birçok vatandaşımız haklı olarak kızlarını okula göndermek istememektedir. Ne yazık ki bu hassasiyet giderek azalmaktadır. Gel gör ki dayatmacı zihniyet, halkın kendi inanç ve değer yargılarına göre davranmasını hep yadırgamış, onu suçlu görmüştür. Asıl suçlu ise bu zihniyetin ta kendisidir. 

Yapılması şart olan iş, bir an önce karma eğitime son vermek, bu hususta daha önce başlatılmış çalışmaları hızlandırmaktır. Ahlâk, maneviyat ve kendi öz değerlerimize sahip Eğitim Sistemimizi geliştirmektir. Hızlı bir şekilde uçuruma yuvarlanan toplumu, bu felâketten kurtarmanın yegane çaresi budur.