"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kutlamalar üzerine

Naci TEPİR
23 Mayıs 2024, Perşembe
Her yıl 19 Mayıs, ülkemizde “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanır. Bu kutlamaların mânâ ve mahiyeti bizdeki medya tarafından büyük coşku ve -heyecanla- ballandıra ballandıra anlatılır!

Fakat halk tarafından pek ilgi görmemektedir. Çünkü halkın birçoğu 19 Mayıs’ın mânâ ve mahiyetini pek bilmediği için umursamıyor. Bilenler de, Resmi İdeoloji’ye göre –bilhassa okullarda– yanlış ve çarpık bilgilendirilme dolayısıyla gerçeklerle çatıştığı için benimseyemiyor.

Şöyle ki: Birinci Dünya Harbi’nin sonunda yer yer işgal edilen Vatan’ın düşman işgalinden kurtulması için başlayan “İstiklal Savaşı” (1919–1922), son ve 36. Osmanlı Padişahı rahmetli ‘Sultan Vahdettin’ tarafından plânlanmıştır. Adı geçen Sultan, ülke ileri gelenleriyle günlerce sarayında istişare toplantıları yaparak, ülkenin kurtuluşu için birçok çare arayışı içinde olmuştur. Bu toplantıların birinde: “Ben milletimin ateşi, külü üzerinde oturdum. Hiçbir zaman saltanat koltuğunda rahatça oturmadım. Gece gündüz gözüme uyku girmiyor. Yerime geçecek bir halefim olsa, vallahi billahi gözümü kırpmadan tahtımı ona teslim ederim. Zira, Saltanat koltuğu ile kabir arasında ne kadar mesafe var bilirim! Yeter ki, Vatan içine düştüğü bu beladan kurtulsun!” şeklinde düşüncelerini ve hissiyatını  ifade etmiştir. (Ali Fuat Türkgeldi, “Görüp işittiklerim, Ankara – 1949.)  

İSTİKLAL SAVAŞI NASIL BAŞLADI? 

Büyük insan, şefkatli ve vatanperver Sultan Vahdettin, sarayında yapılan görüşmelerin sonunda, kendi bütçesinden 30 veya 40 bin altın lira vererek, 3. Ordu Müfettişi göreviyle M. Kemali ve bir gurup subayı, İstanbul’un Karaköy limanından 16 Mayıs 1919 günü, dayalı döşeli bir gemiyle (Kırık gemi masalı tamamen uydurmadır) kendisi bizzat Anadolu’ya uğurlamıştır. Ayrıca, İslâm Halifesi sıfatıyla el altından bir tamim yayınlayarak, Allah (c.c.), Din, Namus ve Vatan için Müslüman vatandaşları Cihada davet etmiştir!  

Birinci Dünya Harbinden (1914–1918) yeni çıkmış, pek çok kayıp vererek perişan ve bitkin bir hale gelen ülkemiz insanları, İmanından aldığı bir kuvvetle Halife’nin bu çağrısına uymuş ve tekrar silaha sarılmıştır! 

Fakat, bu iman aşkıyla silaha sarılan, temiz kanlarını Allah (c.c.), Din, Vatan ve Hürriyet uğrunda feda eden bu mübarek ecdadımızın, gelecekte Kur’an’ının yasaklanacağı, camilerin kapatılıp ahıra çevrileceği, Dîni mefhumlara karşı savaş açılacağı ve inançlarına ters düşen birçok icraatların yapılacağı hiç akıllarının köşesinden geçer miydi?!

Aynen bunun gibi, diğer kutlamalar da meselâ TBMM’nin ilk açılış günü olan “23 Nisan (1920) Milli Hakimiyet Bayramı” ile Cumhuriyetin ilânı olan “29 Ekim (1923) Cumhuriyet bayramı“ kutlamalarında da bir çok gerçek örtbas edilip, hedefinden saptırılarak anlatılagelmiştir. Bütün bunlar, emperyalist dış güçlerin üflemesiyle şekillenen Resmî İdeolojinin ‘’Eskiyi unut, yeni yolu tut’’ telkinatına dayanmaktadır!  

Eski diye adlandırılan, medarı iftihar altın sayfalarla bezenmiş şanlı tarihimiz niçin unutturulmak isteniyor? Ne faydası var? Bu düşmandan başka kimin işine yarar? Eskiyi unutturmak yerine, şerefli tarihimizle olan bağlarımızı kuvvetlendirip geliştirmemiz ciddi ve gerçek bir eğitimin gereğidir. Millet olarak varlığımızı korumak için bu şarttır! 

Bu kahraman ecdadın torunlarına ve gelecek kuşaklara, bütün eğitim kademelerinde tarihi gerçeklerin örtbas edilmeden ve çarpıtılmadan, dosdoğru anlatılmasına şiddetle ihtiyacımız var vesselâm! 

Okunma Sayısı: 706
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı