"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Esaretten gelen hanif bir yol: Ebu Hanife

Necati Bilici
23 Kasım 2025, Pazar
Hanefî Mezhebinin İmam-ı Azamı olan, Nu‘man b. Sabit’i Ebu Hanife künyesi olarak kabullenmiş bulunuyoruz.

Sünnilikteki dört fıkıh mezhebinden birisi olan Hanefî mezhebinin kurucusu, fıkıh ve hadis bilgini. Mezhep imamımız ile ilgili fazla bir kitap göremediğimiz gibi evlerimizde onun hayatını anlatan ve mezhebinin özelliklerinde bize yol gösterecek kitap çok az bulunmaktadır. 

Muhammed Ebu Zehra’nın Ebu Hanife isimli kitabından derlediğim bu notların faydalı olmasını ümit ediyorum. Hayatının elli iki senesini Emevîler, on sekiz senesini Abbasîler devrinde yaşadı. Hocası Hammad’ın vefatıyla kırk yaşında ders okutmaya başladı. Tüm ilimleri öğrendiği halde kendini fıkıh alanında yetiştirdi.  Emevîlerin Âl-i Beyte ve taraftarlarına yaptığı zulümlerden sonra Âl-i Beyt taraflarının devleti olarak Abbasiler ortaya çıktı.  Abbasî halifesi Mansur daha sonraları Âl-i Beyt taraflarına da eza etmeye başlayınca Ebu Hanîfe bu duruma karşı çıktı. Mansur, Ebu Hanife’ye Bağdat Kadılığını teklif etti. Kabul etmeyen Ebu Hanife sohbetlerinde Mansur’un yanlışlarını dile getirdi ve gönderdiği altınları, hediyeleri kabul etmedi. Musul isyanı bahanesiyle yapılacak katliamlara fetva vermedi.

Bağdat Başkadılığı’na getirmek istedi. Böylelikle yönetime ihlasla bağlı olduğu için yanlışlarını eleştiremeyeceğini eğer kabul etmezse halk nazarında ona yapılan işkencelere sebep bulmuş olacaktı.

Ebu Hanife teklifine şöyle cevap verdi:

“Kadılığa lâyık olacak kimse senin aleyhine, oğlunun aleyhine, senin kumandanlarının aleyhine hüküm verecek azamette olmalıdır. Bu ise bende yok“ dedi. Şimdiye kadar gönderdiği hediyeleri kabul etmemesini ise; “Emirü’l-Mü’minin bana kendi malından göndermedi ki onu ret etmiş olayım. Gönderdiği hediyeler Beytü’l-maldandır. Benim bundan hiçbir suretle hakkım yoktur“ diyerek açıkladı. Ebu Hanife yine hapse atıldı. Hapiste hergün kamçılanan Ebu Hanife bir daha ilim meclisine dönemedi. Vasiyeti üzerine gasp edilmemiş temiz ve pak bir toprağa defnedildi. “Benim hakkımda bilmeyerek bir şey söyleyenleri bağışladım. İlim erbabından her kim benden olmayan bir şeyi benim hakkımda söylerse işte onun başı dara gelsin. Zira ulemanın gıybeti arkalarında iz bırakır.“ sözü ile tekerrür eden tarihe önemli bir anekdot bırakmıştır. Esaretten gelen Hanif bir yol. Kadılık cübbesinin hakkını vermesi adına cesaret ve esaret arasında kalan ve esareti tercih eden bir âlim. Allah rahmet eylesin.

Okunma Sayısı: 152
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı