20 Ekim 1991’de yapılan Genel Seçimlerde Doğru Yol Partisi (DYP), Genel Başkan Süleyman Demirel’in Anadolu’yu karış karış dolaşarak ve değişik partilere dağılmış olan demokrat kitleyi ikna ederek yuvaya çağırması ve bir de Yeni Asya okuyucusu Nur Talebelerinin ona kuvvetli destek vermesiyle toplam oyların %27’sini ve 450 milletvekilinden 178’sini alarak birinci parti konumuna yükseldi. 1
“Siyasal İslâmcılık” akımının temsilcisi olan Necmettin Erbakan başkanlığındaki Refah Partisi, % 10 seçim barajına takılmamak için Alpaslan Türkeş liderliğindeki Milliyetçi Çalışma Partisi ve Aykut Edibali başkanlığındaki Islahatçı Demokrasi Partisi (MP) ile “kutsal ittifak” adı altında ittifak kurarak seçimlere girdi ve % 16 oy oranıyla Parlamentoda 62 sandalye kazandı.2 Seçimden sonra bu ittifak dağıldı.
Sol kanada mensup Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) %20’lik oy oranıyla Parlamentoda 88 sandalye kazandı. Seçimlerin ardından Süleyman Demirel Başbakanlığında DYP – SHP Koalisyon Hükümeti kuruldu ve TBMM’den güvenoyu alarak icraata başladı.
Bu hükümet, geçmişte DP ve AP’nin tek başına kurduğu hükümetlerden sonra, Türkiye siyasî tarihinin en cesur demokratikleşme adımlarını atarak insan hak ve hürriyetlerinin ve bilhassa din ve vicdan özgürlüklerinin önündeki engelleri kaldırdı.3 Toplumda demokrasi şuuru gelişti, Kemalizm zayıfladı. Demokrasi ile Kemalizm ideolojisi zıt kutuplardır. Birinin bulunduğu yerde diğeri barınamaz.
O dönemde SHP’li Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Türkiye’de sağ ve sol kanatlarda yer alan ilim, edebiyat ve sanat alanlarında temayüz etmiş önemli şahsiyetleri ve eserlerini topluma tanıtma faaliyetleri düzenledi. Bu faaliyetler kapsamında –Allahu âlem Başbakan Süleyman Demirel’in yönlendirmesiyle– Bakanlıkça Risale-i Nur Külliyatı satın alınarak bütün devlet kütüphanelerine kondu. Üstadın ve Risale-i Nur Külliyatının resmi, Kültür Bakanlığı amblemiyle bütün şehirlerin dikkat çekici yerlerindeki billboardlarda yer almış ve “Bediüzzaman Said Nursî sizi kütüphanelerde bekliyor.” şeklinde ilânlar yapılmış idi.
Bu ilânlar o zamanlar çok ses getirmişti. Sağ ve sol çevrelerden çok sayıda kişi onları okumuş, Üstadı ve Risale-i Nur’u merak ederek Külliyat satın almıştı.
Hükümetin, ülkede birinci sınıf bir demokrasinin tesisi yönünde attığı ciddî demokratik adımlar, zındıka komitesini (derin devleti) çok rahatsız etti. Bu süreçte toplumun dikkatini demokratikleşmeden koparıp güvenliğe çeviren siyasî suikastlar, cinayetler, PKK katliamları, Uğur Mumcu, Adnan Kahveci, Orgeneral Eşref Bitlis gibi bir kısım meşhurların şüpheli ölümleri vuku buldu.4
Bu olaylar üzerine hükümet, Millî Güvenlik Kurulunun da baskısıyla demokratik adımları askıya alarak demokrasi ve insan haklarının adeta canına okuyan sert güvenlik tedbirleri almaya yöneldi.
Komite, Ahrar/demokrat güçlerin dirençlerini kırmak ve onlara destek veren demokrat kitlenin zihnini bulandırmak için perde arkasından fitne ve fesat oyunlarına girişti. T. Özal’ın 1993’te anî ölümüyle cumhurbaşkanlığına seçilen Süleyman Demirel’in partisinin başından ayrılmasından sonra, siyasette tecrübesi olmayan Tansu Çiller’in başkanlığında bir kadro DYP yönetiminin başına geçti.5
Komite, diğer yandan Demokratların tek başlarına iktidara gelmesini engellemek maksadıyla ve sağ oyları bölmesi için, demokrasiyi küfür rejimi kabul eden Refah Partisi’ni parlatarak güçlenmesinin zeminini hazırladı.
(Devam edecek)
Dipnotlar:
1. wikipedia.org. com.tr
2. wikipedia.org. com.tr
3. wikipedia.org. com.tr
4. wikipedia.org. com.tr
5. İsmet Sezgin’den şok açıklamalar- İnternethaber.com.