İnsan, tefekkür etmek istiyorsa her şart ve durumda, her mekânda, her zamanda, her olayda Rabbine açılan pencereleri görebilir, tefekkürünü yapabilir.
Bu tefekkür nimetlerinden biri var ki, Cenâb-ı Hak onu aileye özel olarak gönderir, adeta oturun, izleyin, inceleyin, esmalarımı görün diye… Ama insanın her şeye bulaşan ülfet gözlüğü bu ilâhî hediyeye de bulaşır ve çocuğa olan bakışımız sıradanlaşır. Çocuk, nimetken külfete dönüşmeye başlar. Bunun sebebi çocuk bakımının zorluğunda değil bizim bakış açımızın ayarlarının bozulmasındadır.
Çocuk doğduğu andan itibaren her dönem, her büyüme evresi ile İlâhî birer mu’cizedir. İnsanın özü, en saf hali olması hasebiyle özel bir ilgiyi, gözlemi hak eder. Her davranışında her aşamasında bir esma gizlidir. Bundan dolayı manalıdır, manası okunmalıdır.
Alışılagelmiş bir tavır ile çocuğu gözlemlemek ve davranışlarını anlamaya çalışmak bu mu’cizeye lâkayt kalmaktır. Manaya saygısızlıktır, ülfet ve külfeti doğurur. Çocuk yük olarak görülmeye başlar, sabredilmesi, tahammül edilmesi gereken bir varlıkmış gibi algılanır. Her davranışı, taşkınlık, yaramazlık, şımarıklık olarak nitelenir. Çünkü çocuğa olan kalıplaşmış, geleneksel bakış açısı çocuğu bir tefekkür nimeti olarak değil, çekilmesi gereken bir nikmet olarak gösterir.
İnsan, fıtratın en saf halini, varoluşun en kapsamlı manasını, yaratılışın gayesini çocukta bulur. Çocuğunu görebilen, izleyebilen bir insan ondaki insan olma temayülünün numunelerini görür. Halife-i zemine doğru gidişin basamaklarını, vicdanın oluşum ve yeşerme aşamalarını, fıtrattaki inancın nasıl ortaya çıktığını, kuvvelerin insanda nasıl galip gelebildiğini, ene çekirdeğinin nereye doğru filizlenmeye başladığını, insanın kader silsilesi içindeki hikmetli yaratılışını ve bunun gibi nice hakikat çekirdeklerinin muazzam keşfini yapar. Çocuk dünyayı keşfettikçe, aile insanı keşfeder.
Dillerimizi ve bakışlarımızı arındırmalıyız. İslâm’ın çocuk tefekkürüne, sonradan sokulmuş geleneksel boşboğazlıkları fark etmeli ve onları temizlemeliyiz. Çocuk bizim keyfimizin nesnesi değildir. Onun insan olma, kul olma sürecini yaramazlık diye nitelendirmemiz, yaptığı hareketlere anlam veremememiz bizim sorunumuzdur, onun değil.