12 Eylül darbecileri, o zamana kadar olan teamülleri alt üst ettiler. Namuslu, haysiyetli insanlar siyasetten soğutuldu. Emirleri altındaki devletin televizyonunda yaptıkları yalan propagandalarla “Siyasîler tencereyi pislettiler” tarzında onları toplum nezdinde aşağılayarak siyasette yetişmiş, tecrübeli kadroları tasfiye ettiler ve onlara 5-10 yıl siyaset yasağı getirdiler. Süleyman Demirel gibi engin bir siyasî tecrübeye sahip Vizyon sahibi demokrat siyasîleri devre dışı bırakıp, Turgut Özal gibi pek siyasî tecrübesi olmayan bir ekonomi bürokratına ülkenin idaresini teslim ettiler. 1
2. Ahlâkî alandaki tahribatlar:
MSP geleneğinden gelen ve daha önce hiçbir siyasî tecrübesi ve demokrat olmayan, ihtilâlden önce Başbakan Süleyman Demirel’in ekonomi müsteşarlığını da yapan Turgut Özal, kurduğu ANAP ile İhtilâlcilerin gölgesi ve himayesinde demokratların siyasetteki yokluğundan istifade ederek, 1983 seçimlerini kazandı ve tek başına iktidara geldi. Özal 1991’e kadar iktidarını sürdürdü.
İhlâlden önce devlet adamlılığının bir ciddiyeti vardı. Politikacı devlet makamını işgal ettiği zaman, o makamın gerektirdiği ağır başlığı takınırdı. Ne yazık ki şimdiki hâkim siyasîlerin örnek aldıkları ANAP iktidarında T. Özal devlet adamı ciddiyetini tahrip etti. Yakınlarını ve partili yandaşlarını devlet imkânlarıyla haksız bir şekilde zengin etti. Dindar camianın önemli bir kesiminde var olan helâl – haram hassasiyetini yok ederek çekinmeden faiz yiyen, devlet malını zimmetine geçiren bir Müslüman tipi zuhur etti.
Özal, “ Benim memurum işini bilir” diyerek rüşveti ve gayr-i meşru kazanç yollarını açtı. Onun döneminde tüccar- bürokrat iş birliği yoluyla kamu malından daha önce görülmemiş vurgunlar yapıldı. Yüksek enflasyon politikalarının yol açtığı hayat pahalılığı ile halk geçim derdiyle meşgul edilerek başka bir şey düşünemez hale getirildi. Özal, “Anayasa bir kere delinmekle bir şey olmaz” sözüyle toplumda kanun tanımazlığı ve keyfiliği teşvik etti. 2
3. Fikrî alandaki tahribatlar:
12 Eylül ihtilâlinden önce toplumun önemli bir kesiminde özellikle genç kuşaklarda kitap, dergi, gazete okuma yoluyla aklı çalıştırarak sosyal ve siyasî alandaki yanlışları sorgulama alışkanlığı vardı. ANAP iktidarı basın ve TV yayınlarıyla toplum fertlerini spora, eğlenceye, sefahate yönlendirerek maneviyatı düşünmekten alıkoydu. Onları hâkim siyasîlere körü körüne biat edip yanlışları sorgulamayan, midesini ve nefsini tatmin etmekten başka bir gayesi olmayan insanlar haline getirdi. 3
4 – Din hizmetleri alanında yapılan tahribatlar:
ANAP iktidarı, dinî hizmet yapan cemaat ve tarikatların ihlâslarını bozdu. Onları kendine ve devlete biat ettirmek için devletin makam ve maddî imkân tuzaklarına düşürdü. Bu tuzaklara düşenlere M. Kemal’i dindar göstererek onları Kemalizm ile barıştırdı.
İhtilâlciler, hedeflerine alet ettikleri ANAP iktidarı arkasından Yeni Asya camiası gibi tuzağa düşmek istemeyenleri takibat ve hapisle korkuttular. Korkmayanların arasına istihbarat elemanları marifetiyle fitne – fesat sokarak böldüler ve güçlerini zayıflattılar. Bu yolla din hizmetleri büyük bir darbe yedi. (4)
Dipnotlar:
1. M. Kutlular, İşte Hayatım, s. 325.
2. Age., s. 326.
3. Age., s. 327.
4. Age., s. 329.