"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hukukun şer’î olması

M. Ali KAYA
07 Kasım 2025, Cuma
Hukukun veya bir hükmün şer’î olması neyi ifade eder? Bir hükmün şer’î olması aynı anda “hem uhrevî, hem dünyevî geçerlilik” anlamına gelir.

Bir hüküm dinden ve şeriattan kaynaklandığı zaman bu bir ibadettir. İbadet ise ihlas ile uhrevî sevap ve Allah rızasını kazandıran bir ameldir. 

Şer’î nitelemesi hem dünyevî, hem uhrevî geçerliliği belirtmek için de kullanılır. “meşrutiyet-i meşrûa” denildiği zaman hukukî geçerliliği olan ve halk iradesini yansıtmakla beraber “meşveret, hürriyet ve kanun hâkimiyetine dayanan adaleti” ifade etmiş olur. Böylece siyasî manada “Meşrutiyet-i meşrua” hem toplumun mutabakatını, hem de İlâhî iradenin emrine uygunluğu ifade etmektedir. Adaletin temini ise Allah’ın emri olan en değerli ibadetlerden sayılır. Peygamberimiz (asm) “Adalet ve doğrulukla gökler ve yer nizam içinde ayakta durur” (Muvatta, Müsâkât, 2.) buyurmuşlardır. Doğruluğu ve adaleti ikame etmek hem dünyevî, hem de uhrevî sonucu olan şer’î ve dinî hükümlerdendir. Yine Peygamberimiz (asm) “Bir saat adaletle hükmetmek, bir sene veya altmış sene nafile ibadetten hayırlıdır.” (Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ, 2:58.) buyurarak din namına adaleti icra etmenin uhrevî faydasına dikkatimizi çekmiştir.

“Makasıd-ı Şeria” denilen ve “Temel İnsan Hakları”nı tanzim eden “Makasıd-ı Hamse” hukukun temelini oluşturur. Bunlar “Hayat hakkı, mülkiyet hakkı, din ve vicdan, ilim ve fikir hak ve hürriyeti, aile hukuku”dur. Bu temel haklar beşerî hukukun da hukuku temellendiren temel haklarıdır. Hukuk bu haklar üzerine cereyan eder. Şayet din namına ve şeriat hesabına uygulandığı zaman hem dünyevî, hem de uhrevî mükafatı netice verir. 

Bundan dolayı Bediüzzaman “İcrâ-yı adalet, din namına olmalı, ta akıl ve kalb ve ruh müteessir olsunlar, imtisal etsinler. Yoksa yalnız vehim müteessir olur. Yalnız hükûmetin cezasından korkar - eğer tahakkuk etse. Nâsın itâbından çekinir – eğer tebeyyün etse.” (Hutbe-i Şamiye, s. 82.) buyurur. 

Yine “Had ve ceza, emr-i İlâhî ve adalet-i Rabbaniye namına icra edildiği vakit, hem ruh, hem akıl, hem vicdan, hem insaniyetin mahiyetindeki lâtifeleri müteessir ve alâkadar olurlar. … Demek, hakikî adalet ve tesirli ceza odur ki, Allah'ın emri namıyla olsun. Yoksa tesiri yüzden bire iner.” (Hutbe-i Şamiye, s. 45.) demektedir.

Bunun için Bediüzzaman “Yaşasın Şeriat-ı Garra” (Hutbe-i Şamiye, s.47.) “Yaşasın Kur’ân-ı Kerîm'in kanun-i esasîleri[…] Kur'ân-ı Mukaddesin düsturları unvanıyla gösterseniz ve hükümlerinize me’haz edinseniz ve düsturlarını tatbik etseniz, acaba bu kadar fevaid ile beraber ne gibi bir şey kaybedeceksiniz? Yaşasın Kur'ân'ın kanun-u esasîleri!” (Divan-ı Harb-i Örfî, s. 40-42.) buyurarak hukukun din namına uygulanmasının önemine dikkat çekmiştir. 

“Laik hukuk” dini dışlayarak temellendirildiği zaman hem adaleti temin etmez, hem uhrevî sonuçtan insanı mahrum eder, hem de Allah’ın öfkesine sebep olur. Esasen dini reddederek hukuk oluşturulamaz. Zira “beşerî laik hukuk” dinin emir ve yasaklarını dışlayamaz. Çünkü “Hayat hakkı, mülkiyet hakkı, aile hukuku, din ve vicdan hak ve hürriyeti, ilim ve fikir hak ve hürriyeti” dinin emridir. Katl, zina, sirkat, yalan, iftira ve benzerî emir ve yasaklar hep İlâhî ve dinî kaynaklıdır. Bu sebeple “laik hukuk” ve “laiklik” sadece bir aldatmacadan ibarettir. 

Okunma Sayısı: 162
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı