"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Muhafaza mı kontrol mü?

Nurenda Yaşar Coşkun
29 Ocak 2022, Cumartesi
Her aile, çocuklarını her yönden koruyup kollayıp muhafaza etmek ister.

Fakat ne yazık ki her çocuk muhafaza olmuyor. Bunun tabi ki hem aile hem çocuk açısından farklı sebepleri var. Özellikle bu yazıda bu durumun aileye bakan veçhini değerlendirmek istedim.

Aileler, muhafaza etmekle kontrol etmek arasındaki ince çizgiyi fazlasıyla karıştırıyor. Bu ikisi ne yazık ki çocuk, genç tarafından farklı neticeleniyor. Genel anlamda her ikisinde sahip olunan duyguya baktığımızda, kontrol etmede “senin sahibin benim” anlayışı, muhafaza etmede “senin sahibin Allah” anlayışı hâkimdir. Bu direkt dil ile elbette söylenmez, ama kişi, içini kontrol ettiğinde aslında bu anlayışların emarelerini görebilir.

Muhafaza etmenin emareleri zaten Sünnet-i Seniyyede çokça gördüğümüz rehberlik halinin yansımalarıdır. Yani aile, çocuğunu ayrı bir kul olarak görür, onun Rabbine karşı sorumlu olduğunu, cezasını da ödülünü de Rabbinden alacağını bilir ve ona tek yapabileceği şeyin rehberlik olduğunun farkındadır. Bu tevekkül anlayışının aile, çocuk arasındaki boyutudur. Yani ben söylemekle, duâ etmekle, göstermekle, örnek olmakla, temsil etmekle yükümlüyüm, ancak karar, irade, tercih ayrı bir kul olan çocuğundur anlayışı hem anne babayı rahatlatır hem de çocuğun kendi üzerinde hissettiği kontrol baskısını yok eder. Çocuk da ailenin aslında rehberlik ettiğinin farkındadır ve tercihleri ve sonuçlarının kendinde olduğunu bilir. Bu ise onun aileyle savaşa girmek, direnmek yerine asıl problemlerini fark etmesini sağlayabilir.

Kontrol etmenin emareleri ise ailenin çocuğa mülküymüş gibi davranmasının sonucunda ortaya çıkar. İnsan bir mal ya da nesne değildir. Her insan emanetle gönderilir. Dolayısıyla çocukta da var olan “ene”nin gereği, kendini kontrol etmek isteyen aileye karşı bir direniş ortaya çıkar. Bütün enerjisini bu tahakkümü kırmaya yöneltir ve hatalarını fark edecek, onlarla uğraşacak enerjisi kalmaz. Bu ailenin çocuğa yaptığı bir zulümdür.

Çocuğun aileye verilmiş bir emanet olması anlayışı bu yüzden çok önemlidir. Emaneti asıl sahibine satmak hem o emaneti kurtaracak hem de ailenin bu büyük yükünü hafifletecektir.

Okunma Sayısı: 1332
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Orhan Ali YILMAZ

    29.1.2022 20:58:19

    Pedagojik, şu çok ehemmiyetli Celâl-Cemâl Dengesi.. "Eğer bir yaşındaki bir çocuğun aklı bulunsa ve ondan sual edilse: "En leziz ve en tatlı haletin nedir?" Belki diyecek: "Aczimi, zaafımı anlayıp 'validemin tatlı tokadından korkarak' yine validemin şefkatli sinesine sığındığım halettir..."

  • Orhan Ali YILMAZ

    29.1.2022 08:54:47

    Çocuklarda belli bir yaşa kadar Allah algısı somuttur ve o yaştaki çocuk, Allah'tan bahsedildiğinde, bir kıyas yapar ve daha çok şu soruyu sorar "Babamdan daha güçlü mü?" Ondan dolayı o yaştaki çocukları kendi hâline bırakmak pedagojik açıdan gayet mahzurlu görünüyor...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı