"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Günlerden bağımsız gündem

Dr. Nurseda Yaşar
23 Mayıs 2021, Pazar
Durdurulamayan bir bilgi ve haber akışı içinde sosyal medya gündemleri arasında savrulup duruyoruz.

Düşünülmeden, hissedilmeden atılan twitler, durumlar bize neyin değişmemesi gereken gündemimiz olduğunu unutturuyor. Sorun diye bahsettiğimiz meselelerin çözümlerini kimse merak etmiyor. Sadece kınanıyor ve lânet ediliyor. İki gün sonra daha fazla tıklanan bir sosyal medya gündemi hayatımıza hiç zorlanmadan giriveriyor ve bir önceki gündem uçup gidiyor. Atılan haksız adımlar, yapılan zulümler unutuluyor, unutturuluyor. Saman alevi gündemler en çok o zulmü yapanların işine yarıyor.

Gazete, internet ya da sosyal medyadan gördüğü her bilgiyi süzgeçten geçirmeden ya da düşünmeden “veriyi alan” olarak tanımlayabileceğimiz “kitle”ler adeta bir madde bağımlısı gibi fikirleri alıp, konuşup, sinirlenip, bırakıyor yarın başka bir gündemle tekrardan sahnede görünüyorlar bu kitleler. Neyi savunduğunu bile bilmeyen bu kitleleri çoğunlukla tezatlıklar içinde oluşundan anlıyoruz. Savunduğu fikrî ve siyasî yapının yine aynen savunduğu bir meselede yıllardır adım atmaması düşündürüyor insanı ister istemez. Böyle bir gündem karmaşası içerisinde akıllarımızla dalga geçilmesine izin vermemek için savunduğumuz dâvâları her an tekrar etmeye, neyin bizim için önemli olduğunu sık sık kendimize ve birbirimize hatırlatmaya ihtiyacımız var. Asıl musibetin dine gelen musibet olduğunu bilerek, müdakkik bir okur olmalı ve sarsılmayan, değişmeyen gündemlerle hayatımızı şekillendirmeliyiz. Dâvâmız konusunda da bizi güçlendirecek, geliştirecek fikirleri, eserleri takip etmeliyiz. İşte bu sarsılmayan gündemlerin başında gelmesi gereken konulardan biri de, şüphesiz Kudüs meselesidir. Seksen yıla yaklaşan bu zulme sadece alevlendiğinde ya da Filistinli kardeşlerimiz sesini yükselttiğinde tepki koymak değildir bu duruş. Bu mesele siyasete alet edilmeyecek kadar kutsî ve bütün İslâm âleminin meselesidir. Düşmanın gündemi hiç değişmezken, bizim gündemlerimizin hızla değişmesi, sanki hiç yaşanmamış gibi hayatımıza devam etmemiz pek de sağlıklı görünmüyor. Yapılması gereken en öncelikli işimiz, dâvâmızda şuurlanmak olacaktır. Kudüs ve Mescid-i Aksa bizim için neden önemlidir bunun farkında olmaktır.

Kudüs; fikrî, kültürel, siyasî ve dinî yönden tarihte çokça olaya şahit olmuştur. Pek çok peygamberleri üstünde ağırlayan bu mübarek topraklar Peygamberimiz’in (asm) Mi’raca yükseltildiği ve orada bütün peygamberlere imam kılındığı bir coğrafyadır. Orada kılınan namaza diğer mübarek şehirlerde olduğu gibi kat kat sevaplar verilmektedir. Burası Peygamber Efendimizin de (asm) imkân dahilinde ziyaret edilmesini öğütlediği şehirlerdendir. Mescid-i Aksa yeryüzünde inşa edilen ikinci mescit olması hasebiyle de büyük önem taşır.

Müslümanların yüzlerini Mescid-i Haram’a çevirmelerini emreden Kur’ân âyetleri ininceye kadar Kudüs, Müslümanların kıblesi olmuştur. (Medine döneminde; vahiyle birlikte daha namazdayken değiştirilen kıble, namazın iki rekâtını Mescid-i Aksa’ya adım adım değiştirilerek, iki rekâtının da Mescid-i Haram’a çevrilmesi, o mescide iki kıbleli mescid [kıbleteyn] adı verilmiştir.)

Mescid-i Aksa ve o kutsal topraklar içindeki Müslümanlar birçok âyet ve hadise de muhatap olmuşlardır. Bunlardan birisi şöyledir: Ebû Ümâme el Bahilî’nin anlattığına göre Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimden bir topluluk, galip oldukları halde kendilerine Allah’ın emri gelinceye kadar düşmanlarını kahretmeye devam edeceklerdir ve başlarına gelen hastalıklar dışında hiçbir düşman onlara zarar veremeyecektir.” Orada bulunanlar, “Yâ Resûlallah! Bu kimseler nerede olacaklar?” diye sordular. Hz. Peygamber, “Beytü’l-Makdis’te ve onun çevresinde olacaklar” buyurdu. Peygamber Efendimiz başka birçok sahih hadislerle Müslümanlarla Yahudilerin orada karşı karşıya geleceğini ve galibiyetin Müslümanların olacağını müjdelemiştir. O zaman böyle bir müjde varsa, bize düşen de bu müjdeye uygun yaşamaktır. Bu müjdenin şevkiyle İslâm dâvâsına ve Kudüs meselesine aynı Filistinli kardeşlerimiz gibi sahip çıkmaktır.

Yazıyı, İsrail’in zulümlerini bizzat yaşamış Filistinli Doktor Hiba Ablamızın cümleleri ile bitirmek istiyorum: “Filistin bir gün hür olacaktır, bu Allah’ın bize Kur’ân’da söylediği bir vaattir. Filistin, bütün Müslümanların, hepimizin imtihanıdır. Bu Araplar’a ya da Filistinliler’e mahsus bir dâvâ değildir. Cihadın maddî ve manevî yönü olduğunu unutmadan manevî yönlerimizi kuvvetlendirmeli, dinî noktada eksikliklerimiz varsa onları tamamlamaya çalışmalıyız, duruşumuzu sağlam tutmalı, iyi yerlere gelmeye çalışmalıyız ve hangi meslekte olursak olalım, o mesleğin hakkını vermeliyiz. Müslümanlara nasihatte bulunmalıyız ve bir yanlış görürsek elimizle, dilimizle veya kalbimizle düzeltmeye çalışmalıyız. Anneysek, çocuklarımızı salih birer evlât olarak yetiştirmeli ve dünyadaki zulüm altında olan kardeşlerimize bolca duâlar etmeliyiz.”

Okunma Sayısı: 1303
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı