Ahzâp Sûresi 72. âyette Cenab-ı Hak; “İnsan çok cahil, çok zalimdir” buyurur.
Çoğu davranış ve sözlerimizde bu âyetin ne kadar isabetli olduğunu görmemiz mümkün. Zulüm deyince de genelde başkasına yapılan maddî manevî eziyet akla gelir, ama aslında çoğu zaman insan kendine de zulmeder.
Virüsle mücadele kampanyalarını hazırlayanların, hastalıktan dolayı tedavi görenlerin ve hastalıktan şifa verilip kurtulanların ağzında şu çirkin ve haddi aşan cümleler dolaşıp duruyor:
“Hiçbir virüs bizden güçlü değil, virüsü yeneceğim, virüsü yendim...”
Hani âyetin başında buyurulduğu gibi ‘insan çok cahildir’, işte insana bu cümleleri kurduran cehaletinden başka bir şey değildir. Hakikat noktasında istemek ve seçmek dışında elinde hiçbir gücü olmayan insan, en basit yiyeceği boğazından geçtikten sonra posası vücudundan atılana kadar hiçbir müdahalesinin olamadığını görmüyor mu ki haddini aşan bu cümleleri kuruyor? Bu cümleleri kurmamızın altında yatan sebebi Bediüzzaman şöyle izah eder: ‘’Bu zamanın bir hastalığı olan benlik, enaniyet, hodfüruşluk, hayatını güzelce medeniyet fantaziyesiyle geçirmek iştahası, tiryakilik gibi hastalıklardır.’’
Evet asrımızda hepimizin eneleri şişmiş ve kendi vücudumuz dahil kâinatın işleyiş sistemine müdahele noktasında hiç olmamıza rağmen, sanki her şeyi yönlendiren bizmişiz gibi konuşup davranıyoruz. Halbuki insan zayıf, âciz, fakir ve fanidir. Buna karşılık emellerimiz ve isteklerimizin sınırı yoktur. Allah ise Ganiyy-i Mutlak’tır, baki ve sonsuzdur. Kâinatta zerreden seyyarata kadar mutlak hâkim, söz ve hüküm sahibidir. İnsan gözle görülemeyen virüsten bile korkacak kadar âciz; Allah ise Kadir-i Mutlak, her şeye gücü yeten ve isteklerimizin hepsini yerine getirmeye muktedir... Kul olduğumuz ve kulluk için yaratıldığımız o kadar aşikâr ki...
Yaptığımız her fiil ve söylediğimiz her sözden hesaba çekileceğimize göre, virüs konusundaki üslûbumuzu tekrar gözden geçirmekte fayda var.