28 Şubat post modern darbesinin kasavetinden iyice bunalan halkımız 2002’de iktidarı seçtiğinde, onlardan ülkede hak hukuk ve adaleti temin etmesini, darbe anayasasını değiştirmesini, eğitim sistemini resmî ideolojinin cenderesinden kurtarmasını bekliyordu.
İktidar ilk dönemlerinde bir nebze de olsa halkın isteklerini yerine getirmesiyle milletin sempatisini kazandı.
Ancak ne hikmettir ki iktidar kuvvet kazandıkça AB’ye girmek, darbe anayasasını değiştirmek gibi demokratikleşme yolunda önemli olan bazı meseleleri unuttu. Hatta “Darbe anayasasını biz getirmedik ki biz değiştirelim.” “AB kriterleri yerine Ankara kriterlerini kullanırız” mealinde görüşler ortaya koyarak bu konularda çark edildi. Buna rağmen ülkede ciddî bir muhalefetin olmayışı iktidarın ömrünü uzattı.
Ancak gelinen noktada artık mızrak çuvala sığmıyor. Her şey ayan beyan ortaya çıktı. Ülkedeki adalet sorunu, eğitim sisteminin yapboz tahtasına dönmesi, darbe anayasasının değiştirilmemiş olması, demokrasiden uzak rejim anlayışının hakim olduğu bir yönetimin olması ve özellikle de ekonominin iyice kırılganlaşması milleti iyice bunalttı. Bu durumun sandığa yansıması kuvvetle muhtemeldir.
Nitekim Cumhurbaşkanının “milletim tamam derse çekilirim” manasında sarfettiği sözlerine karşılık sosyal medyada “tamam” mesajları yer aldı.
Son birkaç yıldır ülkedeki bütün olumsuz durumları başkasına yıkarak ülkeyi muhalifler yönetiyormuş gibi işin içinden sıyrılarak üste çıkan iktidar, anlaşılan o ki bu kez bu yöntemle milleti manipüle edemeyecek.
Ayrıca her şeyi güllük gülistanlık gösteren havuz medyasının propagandalarının halk nezdinde kabul görmemesi de yolun sonuna gelindiğinin bir işareti olsa gerek.