"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vatanını da, gazetesini de seven Selâhaddin

Osman ZENGİN
26 Ocak 2021, Salı
Geçen sene, gerek korona, gerek başka sebeblerle, bir çok dâvâ arkadaşımızın, ânî vefatları bizleri üzdü. Ve o ruh hâliyle şu mısraları yazmıştık:

Gidiyor yârenler tek, tek o menzile.

Tam bir âhir zaman, gelmiyor Tenzile.

Dostlar, ahbablar, kardeşler yolcu olmuş.

Ne civanlar, ne gül benizler solmuş.

Rabbimizden, emir geldi miydi birden.

Artık, kimse kaçamıyor o kabirden.

Azrail (as) bir elçi. Alınca emri,

Kesiyor birden, en muhkem, sert demiri.

Hakk’tan gelene, boynumuz, kıldan ince.

Allah acısın bize, kabre girince.

Kardeşler, dostlar, dinleyin de, bir bakın.

Üzmeyelim kimseyi, ölüm çok yakın.

Bu sene başlar başlamaz, yine dostlarımızdan âhiret âlemine gidenler olmaya başladı. Bir kaç hafta evvel, gazetemizin emektar arşivcisi, soy ismiyle mütenasib, hem gazetesini, hem de vatanını seven Selâhaddin Vatansever Ağabeyimizin rahatsız olduğu haberini alınca aradım, konuştuk, teselli verdik. “Bu hastalıktan, ölenler de oluyormuş Osman kardeş” dedi. Biz yine de, müsbet mânâda teselli verdik. Fakat, birkaç gün evvel aldığımız haberle, vefat ettiğini öğrendik ve üzüldük. Onunla ilk tanıştığımız an gözümün önüne geldi.

2010 senesi Şubat ayında Yeni Asya’nın, 41. sene-i devriyesi merasimine iştirak etmek için İstanbul’a gitmiş, gazete binamıza da uğramıştım. Yazı işlerinde arkadaşlarla sohbet ederken, yazılarımızdan söz açılınca, o günlerde “Yeni Asya’da yazmak” başlıklı yazımıza me’haz olmak üzere, gazetemizin ilk senelerinde çıkan eski bir yazımızı, “nasıl bulabileceğimizi?” sormuştum.. Arkadaşlarımız sağ olsunlar, o zaman, gazetemizin emektar arşiv memuru Selâhaddin Vatansever ile bizi tanıştırdılar. Beraber arşive indik.

İlk  senelerin gazetelerine şöyle bir bakalım derken, gördük  ki, ilk bir-iki senenin gazeteleri arşivimizde yoktu. Bu nasıl olurdu? Bir gazetenin en büyük damarlarından biri olan arşivde nasıl noksanlık olurdu? Ama olmuştu işte. 90 iftirakındaki; taşınmalar, tecezzîler, v.s. gibi sebeplerden dolayı olmuştu bir kere. “Çaresi bulunan şeyde acze düşmemek” prensibiyle, bunları temin edeceğimizi söyleyince, Selâhaddin Abi sevinerek, tekrar yazı işlerine çıkıp, arkadaşlarımıza da bunu söylememizi istedi. Yukarı çıktığımızda (zannedersem Güleçyüz’ ün odasıydı) orada bir iki arkadaşla konuştuk. Bunun nasıl olacağını, kendilerinin temin edemediklerini söylediler. Biz de, Ankara’da kadim dostumuz, yarım asırlık sarsılmaz ve bu dâvâdan hiç inhiraf etmemiş, bindiği trenden atlamamış bir ağabeyimizin olduğunu, tâ başından beri gazetemizi biriktirdiğini söyleyerek, ondan temin edebileceğimizi söyledim.

Bu ağabeyimizin kim olduğunu sordular.

“O, pek öyle öne çıkan bir ağabeyimiz değildir, her zaman bu dâvâda ayak olmayı baş olmaya tercih eden sadık bir ağabeyimiz, İsmail Yaman”  ( geçen senenin ilk aylarında, o da rahmetli oldu) dediğimde, “O ağabeyden daha önce istenmiş, ama alınamamış her hâlde” dediklerinde, eski hukuk ve samimiyetimize istinaden, “Yok o ağabeyimiz bizi kırmaz, bize verir” dedim. Ve orada, İsmail Yaman Ağabeye telefon açtım, vaziyeti bildirdim. “Hay hay, Osman kardeş! Hem ayrıca, eski “ İttihad” lardan ve diğer; “İhlâs, Uhuvvet, v.s. gazeteleri de var, onları da veririm” dedi. Orada arkadaşlarımızla beraber nasıl sevinmiştik.

Bursa’ya döndükten sonra ne zaman nasıl gidileceğini kararlaştırdık. Ve biz Bursa’dan otobüsle, Selâhaddin Vatansever de, gazetemizin şoförü Mehmed kardeşimizle Ankara’ya vâsıl olup buluştuk. Tabiî öncesinde, İsmail Ağabeyi arayarak geldiğimizi söyledim. Ayaş’ta köyde imiş, bahçe işleri ile uğraşıyormuş. Bizim için geleceğini söyledi ve sağ olsun işini, gücünü bırakıp Ankara’ya geldi. Biz de Selâhaddin ve Mehmed kardeşlerimizle birlikte, Ankara’daki üç fedakâr kardeşimizi de (Erdinç Adıbelli, Ahmed Üzmez, Sirac Çınar) alarak, İsmail Ağabeyin evine gittik. Arşiv üzerinde yaptığımız yarım günlük bir çalışmadan sonra gazetelerimizi alarak, Selâhaddin ağabeyleri İstanbul’a yolladık.

Ondan sonra da, bir seferinde gazeteye gittiğimizde, beni arşive indirdi. Yaptığı yenilikleri, arşivleri internette toplama işini, yetiştirdiği saksıları filan göstermişti.

Daha sonraları da tabiî, muhtelif vesilelerle haberleşiyorduk. Hakikatten de O, sessiz fakat çalışkan, kendisini gazetesine adamış bir kahramandı.

Allah rahmet eylesin. Makamı Cennet olsun inşâallah. Camiamızın ve ailesinin başı sağolsun.

Okunma Sayısı: 2058
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hilal

    26.1.2021 14:41:40

    Bir taziye yazısıyla daha, bir abimizi andınız, bize de dua ettirdiniz Osman abi. Demekki, bizim tanımadığımız ne kadar fedakâr ve gayretli abilermiş bunlar. Rahmetli olduktan sonra tanıyabiliyoruz ancak.

  • süleyman ALIÇ

    26.1.2021 11:21:54

    Rabbim hem, O Sadık ve Sıddık, Hem Vatanseven, Hem de Vatan sathını bir mektep yapan Yeni ASYA'yı seven, Ömrünün sonuna kadar da ondan ayrılmayan Selahattin Abimize, hem de tüm geçmişlerimize Sonsuz Rahmeti ile Rahmet eylesin, Kabirlerini Cennet Bahçesinden Bir Bahçe Eylesin, Yakınlarına Sabur-u Cemil ve hayırlı uzun ömürler versin, Rızasına uygun olarak hayat yaşamayı nasıp etsin, Bizleri de İhlas, Uhuvvet ve Sadakatle Sırat-ı müstakim olan bu Nurlu yoldan ömrümüzün son nefesine kadar ayırmasın inşallah amin

  • Hüseyin

    26.1.2021 07:15:46

    Evet Osman kardeş, elhak doğru söylersin. Ankaraya geldiğinizde bende tanımıştım Selahattin kardeşi. Büyük fedakarlık yapıp arşiv çalışmasına geldiğiniz gün hatırımda. Sırf bu iş için onlar İstanbuldan kalkıp gelmiş. Tabi sende Bursadan. Doğrusunu istersen senin yaptığında fedakarlıktı. İşini gücünü bırakıp hizmet için Ankaraya gelmiştin. Allah, bu davaya bu gazeteye hizmet eden herkesden razı olsun. Selahattin kardeşede rahmet etsin.

  • Oğuzhan Ozturk

    26.1.2021 00:11:12

    Allah rahmet eylesin.Vefat eden abilerimizr

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı