Yaptığı gemi karada olduğu ve suyun bulunmadığı bir mekanda bulunduğu için ne yaptığına akıl erdiremiyorlardı. Ne yaptığını soranlara anlamayacakları için Hz. Nuh (as) bir şey söylemiyor ve anlatmaya da çalışmıyordu. Ancak “Bekleyin göreceksiniz!” diye başından savıyordu.
Bu defa müşrikler Hz. Nuh (as) ile alay etmeye başladılar. “Ne o peygamberlik ve elçilik görevini bıraktın da ustalığa mı merak saldın! Sen ne yaptığını sanıyorsun?”  diyorlardı. Nuh (as) “Ahmaklara cevap sukut etmektir!” gerçeğinden hareketle cevap vermiyor ve “Siz bizimle alay ediyorsunuz, alay ettiğiniz gibi biz de sizinle sonra alay edeceğiz! Çünkü Allah’ın azabının sizi kuşatacağını hep beraber göreceğiz.”  diyordu.
Kamer Suresinde belirtildiği gibi Nuh (as) Allah’ın vahyi ile ağaçları kereste haline getirdikten sonra birbirine giydirerek perçinliyordu. Henüz demir keşfedilmediği ve çivi bilinmediği için tahtaları birbirine giydirerek perçinli-yordu. Ayette geçen “düsur” kelimesi bunu ifade etmektedir.
Nihayet gemi yapıp bitince yüce Allah’ın emri üzere gökten yağmur ayağmaya ve yerden sular kaynamaya başladı. Tandırlardan sular kaynıyor ve her tarafı sular kaplıyordu. Sular yükseldikçe inanmayanlar evlerini terk ederek yüksek dağlara doğru çıkmaya başladılar. Yüce Allah Hz. Nuh’a (as) hayvanlardan birer çift  almasını, ailesi ve inananların da gemiye binmesini emretti. İnananların sayısı ise çok azdı.  Rivayetlere göre inananların sayısı seksen kişi civarındaydı.  

PEYGAMBER KISSALARI
YENİ ASYA ARAŞTIRMA MERKEZİ