"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Altın mı, paslı teneke mi?

Rifat OKYAY
06 Haziran 2020, Cumartesi
Bu zamanın hükmü; her şeyin ahir halini/son şeklini haber vermek üzerinde yer almaktadır.

Teknolojik konularda olduğu gibi sosyal hayatın, manevî hayatın, dini hayatın anlayacağımız her türlü hayat ve tarzlarının en uç, en son ve zirve noktalarını göstermektedirler.

Özellikle yüce kitabımız Kur’ân’ın haber verdiği, ama akılların almadığı, anlayamadığı bu yaşadığımız asra bakan beşerin yeni duyduğu, yeni gördüğü ve yeni karşılaştığı haller teker teker ortaya çıkmakta ve Kur’ân verdiği haberlerle gençliğini sadece Müslümanlara değil bütün insanlığa göstermektedir.

Yirmi ve yirmi birinci asrın en büyük bir özelliği olan belâgat ilminde; Kur’ânî haberlerin en icazlı ve mu’cizeli zirvesini, müntehasını görüyoruz, okuyoruz ve şahit oluyoruz. Bu sebepledir ki asrın imamı Bediüzzaman Said Nursî, güzel ve manalı, ikna edici, yerli yerinde, tam ihtiyaca göre, zamanın beklenti ve isteklerine göre; anlamlı, muhteviyatlı ve ispat edici olarak yani; belâgatın ve fesahatin parlak bir ilim olarak ahirzaman insanlarına, zamanımız insanlığına hükümferma olacağını Sözler isimli eserinde dile getirmektedir.

Beliğ ve anlaşılır konuşmak ehl-i imanın da güzel ve tesirli bir özelliği olmalıdır. Bu özellik ise kendi konularında bilgili olmayı, bilmeyi gerektirir. Beliğ ve fasih konuşmak hem manaca hem de şeklen ilim ister... İmanî konular ise özellikli olarak hem kesin delil hem de söylenenin, konuşulanın, anlatılanın muhakkak bir surette isbatını ister.

Bazı toplantılarda, heyetlerde, sunumlarda, seminer ve konferanslarda, panellerde ve derslerde gördüğümüz ve şahit olduğumuz şekilleriyle; “evet öyledir, tamam dediğiniz gibidir, aynen katılıyorum, karşınızda söyleyecek söz bulamıyorum, filanın dediklerini destekliyorum, fikren katılıyorum, alkışlıyorum, tasdik ediyorum....vs. gibi” tenekelerden çıkan seslerin belâgatla, fesahatla bir alâkaları olmadığı gibi, basit sıradan bir konuşmayı, anlatımı ve katılımı da ifade edemezler.

Konuşacağı konusunda, katıldığı toplantılarda gerçekten bir fikri, düşüncesi ve dolu dolu konuşacağı, anlatacağı olanlar konuşmalı, anlatmalı ve katılmalıdırlar. Yoksa heheci, tasdikçi, yalakacı konuşmacılar zamanı geçmiş... Asrın en parlak ilimleri belâgattan ve fesahattan muhakkak haberdar olmalı ve nemalanmalıdır. Yoksa elimizdeki altınları bakır pahasına indirme ve satma tehlikesi kavidir/kuvvetlidir. Yahut pespaye paslı teneke ve demirleri de altınmış gibi satmaya kalkışmak gibi bir hamakata düşmek vartası vardır.

Evet, herkes hem haddini, hem hakkını, hem hukukunu hem de ne konuşacağını, kime konuşacağını nasıl konuşacağını, ne kadar konuşacağını çok iyi bilmeli. Bu bildiklerini de halleriyle, fiiliyatıyla gösterebilmelidir...

Belâgat ve fesahat dedik ya!..

Okunma Sayısı: 1194
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı