"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Âlem-i İslâm’ın terakkîsinin birinci kapısı

Risale-i Nur'dan
19 Ekim 2018, Cuma

Tenbih

Medeniyetten istifam, sizi düşündürecek. Evet, böyle istibdat ve sefahete ve zilletle memzuç medeniyete bedeviyeti tercih ediyorum. Bu medeniyet, eşhası fakir ve sefih ve ahlâksız eder. Fakat hakikî medeniyet, nev-i insanın terakkî ve tekemmülüne ve mahiyet-i nev’iyesinin kuvveden fiile çıkmasına hizmet ettiğinden, bu nokta-i nazardan medeniyeti istemek, insaniyeti istemektir.

Hem de mana-i Meşrûtiyete iptilâ ve muhabbetimin sebebi şudur ki: Asya’nın ve âlem-i İslâm’ın istikbalde terakkîsinin birinci kapısı Meşrûtiyet-i meşrûa ve Şeriat dairesindeki hürriyettir. Ve tâli’ ve taht ve baht-ı İslâm’ın anahtarı da Meşrûtiyetteki şûrâdır. Zira şimdiye kadar üç yüz yetmiş milyon İslâm, ecânibin istibdad-ı manevîsi altında eziliyordu. Şimdi hâkimiyet-i İslâmiye, âlemde, bahusus bundan sonra Asya’da hükümferma olduğu hâlde, her bir ferd-i Müslüman hâkimiyetin bir cüz-i hakikîsine malik olur. 

Ve hürriyet, üç yüz yetmiş milyon İslâm’ı esaretten halâs etmeye bir çare-i yegânedir. Farz-ı muhal olarak, burada yirmi milyon nüfus, tesis-i hürriyette çok zarardide olsalar da, feda olsunlar. Yirmiyi verir, üç yüzü alırız.

Yazık, eyvahlar olsun! Bizdeki unsurlar, ırklar hava gibi muhtelittir, su gibi memzuç olmamışlar. İnşaallah, elektrik-i hakaik-ı İslâmiyet’le imtizaç ederek, ziya-i maarif-i İslâmiye hararetiyle kuvvet tevlid ederek bir mizac-ı mutedile-i adalet vücuda gelecektir.

Yaşasın Meşrûtiyet-i meşrûa! Sağ olsun hakikat-i Şeriat terbiyesinden tam ders alan neyyir-i hürriyet!

İstibdadın Garibüzzamanı,

Meşrûtiyetin Bediüzzamanı,

Şimdikinin de Bid’atüzzamanı

Said Nursî

E.S.D.E., D. Harb-i Örfî, s. 138

LÛ­GAT­ÇE:

baht-ı İslâm: İslâmın talihi, İslâmın kaderi, ikbali.

bedeviyet: Çöl hayatı, göçebelik, bedevîlik; iptidaîlik; medeniyetten uzaklık.

bid’atüzzaman: Zamanın acib ve garibi, zamanın şartlarına uymayan.

ecânib: Ecnebîler, yabancılar.

elektrik-i hakaik-ı İslâmiyet: İslâm hakikatlerinin elektriği.

eşhas: Şahıslar.

garibüzzaman: Zamanın garibi; asrın, zamanın şaşırtıcı, hayret verici kişisi.

halâs etmek: Kurtarmak.

imtizaç etmek: Uyuşmak, kaynaşmak.

iptilâ: Bir şeye aşırı düşkünlük.

istibdad-ı manevîsi: Manevî baskısı.

istibdat: baskı, baskıcı yönetim, hak ve hukuku tanımama, keyfî uygulama, zulüm ve tahakküm.

kuvve: Niyet, fikir, düşünce.

mahiyet-i nev’iye: Nev’e ait özellik, türe ait kimlik.

memzuç: Mezc olmuş, karışık, karışmış.

Meşrûtiyet-i meşrûa: Dine uygun Meşrûtiyet.

mizac-ı mutedile-i adalet: Adaletin aşırılıklardan uzak itidalli karakteri.

muhtelit: Karışmış, mezc olmuş.

neyyir-i hürriyet: Serbestlik, hürriyet güneşi.

sefahet: Dinen yasak şeylere, zevk ve eğlenceye aşırı derecede düşkünlük.

sefih: Haram zevk ve eğlencelere düşkün olan.

tâli’: Kısmet, talih, kader.

tekemmül: Olgunlaşma, kemale erme.

tenbih: Uyarı, ikaz.

terakkî: İlerleme, gelişme.

tevlid: Doğurma, vücuda getirme.

ziya-i maarif-i İslâmiye: İslâmın bilgi ışığı.

Okunma Sayısı: 1683
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı