"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hizmetimizde en mühim bir esas ihlâstır

Risale-i Nur'dan
30 Mayıs 2023, Salı
Yirmi Birinci Lem’a

İhlâs Hakkında

On Yedinci Lem’a’nın On Yedinci Notasının Yedi Meselesinden Dördüncü Meselesi iken, ihlâs münasebetiyle Yirminci Lem’a’nın İkinci Noktası oldu. Nuraniyetine binaen Yirmi Birinci Lem’a olarak Lemaata girdi.

Bu Lem’a lâakal her on beş günde bir defa okunmalı.

Ey ahiret kardeşlerim ve ey hizmet-i Kur’âniyede arkadaşlarım! Bilirsiniz ve biliniz: 

Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçi, en metin bir nokta-i istinad, en kısa bir tarîk-ı hakikat, en makbul bir dua-i manevî, en kerametli bir vesile-i makàsıd, en yüksek bir haslet, en safî bir ubudiyet, ihlâstır.

Madem ihlâsta mezkûr hassalar gibi çok nurlar var ve çok kuvvetler var. Ve madem bu müthiş zamanda ve dehşetli düşmanlar mukabilinde ve şiddetli tazyikat karşısında ve savletli bid’alar, dalâletler içerisinde bizler gayet az ve zayıf ve fakir ve kuvvetsiz olduğumuz halde, gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur’âniye omzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş. Elbette, herkesten ziyade, bütün kuvvetimizle ihlâsı kazanmaya mecbur ve mükellefiz. Ve ihlâsın sırrını kendimizde yerleştirmek için gayet derecede muhtacız. Yoksa, hem şimdiye kadar kazandığımız hizmet-i kudsiye kısmen zayi olur, devam etmez; hem şiddetli mes’ul oluruz. “Benim ayetlerimi, az bir dünya menfaatiyle değiştirmeyin. (Bakara Suresi: 41)” ayetindeki şiddetli tehditkârâne nehy-i İlâhîye mazhar olup, saadet-i ebediye zararına, manasız, lüzumsuz, zararlı, kederli, hodfüruşâne, sakil, riyakârâne bazı hissiyat-ı süfliye ve menafi-i cüz’iyenin hatırı için ihlâsı kırmakla, hem bu hizmetteki umum kardeşlerimizin hukukuna tecavüz, hem hizmet-i Kur’âniyenin hürmetine taarruz, hem hakaik-ı imaniyenin kudsiyetine hürmetsizlik etmiş oluruz.

Ey kardeşlerim! Mühim ve büyük bir umur-u hayriyenin çok muzır mânileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriyle çok uğraşır. Bu mânilere ve bu şeytanlara karşı ihlâs kuvvetine dayanmak gerektir. İhlâsı kıracak esbabdan; yılandan, akrepten çekindiğiniz gibi çekininiz. Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm “Şüphesiz nefis daima kötülüğe sevk eder–ancak Rabbim rahmet ederse o başka. (Yusuf Suresi: 53)” demesiyle, nefs-i emmareye itimad edilmez. Enaniyet ve nefs-i emmare sizi aldatmasın. İhlâsı kazanmak ve muhafaza etmek ve mânileri def etmek için gelecek düsturlar rehberiniz olsun.

Lem’alar, s. 274

LÛ­GAT­ÇE:

esbab: sebepler.

hassa: bir şeye özel olan nitelik.

hodfüruşâne: kendini satarcasına, övünerek; kendini beğendirmeye çalışarak.

lâakal: en azından.

menafi-i cüz’iye: cüz’î, küçük menfaatler.

nokta-i istinad: dayanak noktası.

tarîk-ı hakikat: hakikat yolu.

umur-u hayriye: hayırlı işler.

ubudiyet: kulluk, ibadet.

vesile-i makàsıd: maksatlara ulaşmada vesile.

Okunma Sayısı: 1792
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said Yüksekdağ

    30.5.2023 16:52:00

    Rabbim bizleri ihlaslı olan ve ihlası muhafaza edebilen kullarından eylesin. Âmin.

  • Cenk Çalık

    30.5.2023 09:21:17

    Bu arkadaşlık zahiren en zor anlarda bile güç verir, motive eder. Geçmişte binler tecrübeyle müşahede edildiği gibi Medrese-i Yusufiye gibi sıkıntılı yerleri cennet bahçesine çevirir. Arkadaşlığın ve mesleğin ne kadar ulvi, âli mertebeler olduğunu nasibi olana haykırır. Rabbim cümlemize kardeşliği ve arkadaşlığı ihlâs çizgisinde anlayıp amel etmeyi ihsan eylesin. Amin!

  • Cenk Çalık

    30.5.2023 09:21:03

    Kardeşimiz aynı zamanda arkadaşımızdır. İlk başta arkadaşın ne demek olduğunu anlayamayabiliriz. Hatta kardeş olduğumuza göre arkadaş olmanın gereksiz olduğu fikri de düşünülebilir. Ancak “Hizmet-i Kur’âniye” vechinden arkadaşlığa bakmak kafamızda soru işaretlerinin izale edilmesini sağlar. Kardeşler arasında mesleklerin farklı olması tabiidir. Hizmet-i Kur’âniye ortak mesleğimiz ve en önemli işimizdir. Bu vazife herkese ihsan edilmeyen bir nimettir. Kainattaki en yüksek hakikat olan iman, Kur’ân emir ve yasaklarının yaşanmasıyla mana kazanır. Dolayısıyla bu hizmet Kur’ân’a, imana hizmettir. En yüksek hakikatlerin yaşanması için vazifeliyiz fakat yalnız değiliz. Şahs-ı manevi içindeki arkadaşlarımız her daim hizmetteki yoldaşımız, destekçimiz, kardeşimiz…

  • Cenk Çalık

    30.5.2023 09:20:45

    Kardeşliğin ahiret noktasında ele alınması ne kadar büyük bir ailenin parçası olduğumuzu anlatır. Bir insanın biyolojik kardeşleri birkaç kişiden ibarettir. Oysaki din kardeşliği dairesi çok daha geniştir. Efendimizin; “Müslüman, müslümanın kardeşidir.”(Müslim, Birr 58.) hadisi din kardeşliğinin esas olduğunu ihtar eder. Bu kardeşlik elbetteki üç günlük dünya hayatını hedef ittihaz etmez. Zira bu uhuvvetin gayesinde ahiret vardır. Üstad hazretleri de bu manayı nazara vererek, aynı zamanda baki oluşuna da dikkat çeker. Büyük bir ailenin bâki yolcusunun artık kardeşlik tanımı değişmiştir. Doğru yerde olmanın saadetini, huzurunu yaşar. Daha ahiret meyvelerini görmeden dünya hayatında bir nevi cennet hayatını yaşamaya başlamıştır.

  • Cenk Çalık

    30.5.2023 09:20:18

    “Ey ahiret kardeşlerim ve ey hizmet-i Kur’âniyede arkadaşlarım!” (Lem’alar, s.274) “Ey” ile başlayan hitaplar muhatabına iki temel mesaj verir: Dikkat çekmek ve mana pekiştirmek. Demek ki bu hitapla başlayan cümle beraberinde çok ehemmiyetli bilgi vereceğine işarettir. Kardeşlerim ve arkadaşlarım ifadelerinde çağın insan profilinin dikkate alındığı görülür. “Ey oğul” gibi bir ifade bu zamanın insanına uygun düşmüyor. Zira ene merkezli bir anlayış var. Bu nazarı kırmanın en sağlam metodu rekabete sevk eden “sen-ben” yerine “biz” sistemiyle hareket etmektir. Bu da eşitlikçi, makam olmayan sistemle mümkündür. Bu hitapların kuru kuruya yapılması da netice vermez. Onun için sebep-netice rabıtası kurulması ve açıklayıcı ifadelerin eklenmesi gereklidir. Üstadın, kardeş ve arkadaş tanımlarından önceki kullandığı açıklayıcı ifadeler bu hitapların ne manaya geldiğini açıklar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı