"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kur’ân, insanı mu’cizâne terbiye ediyor

Risale-i Nur'dan
04 Ekim 2019, Cuma
(Dünden devam)

Hem felsefe-i sakîmenin şakirdleriyle Kur’ân-ı Hakîm’in tilmizlerinin hamiyetkârlık ve fedakârlıklarını bununla muvazene edebilirsiniz. 

Şöyle ki: Felsefenin şakirdi, kendi nefsi için kardeşinden kaçar, onun aleyhinde dâvâ açar. Kur’ân’ın şakirdi ise semavat ve arzdaki umum salih ibâdı kendine kardeş telâkki ederek, gayet samimî bir surette onlara duâ eder ve saadetleriyle mes’ud oluyor ve ruhunda şedid bir alâkayı onlara karşı hisseder. Hem en büyük şey olan Arş ve şemsi musahhar birer memur ve kendi gibi bir abd, bir mahlûk telâkki eder.

Hem iki şakirdin ulviyet ve inbisat-ı ruhlarını bundan kıyas et ki: Kur’ân, kendi şakirdlerinin ruhuna öyle bir inbisat ve ulviyet verir ki, doksan dokuz taneli tesbihe bedel, doksan dokuz Esma-i İlâhiyenin cilvelerini gösteren doksan dokuz âlemlerin zerratını birer tesbih taneleri olarak şakirdlerinin ellerine verir, “Evradlarınızı bununla okuyunuz” der.

İşte Kur’ân’ın tilmizlerinden Şah-ı Geylânî, Rufaî, Şazelî (radıyallahü anhüm) gibi şakirdleri, virdlerini okudukları vakit dinle, bak! Ellerinde silsile-i zerratı, katarat adetlerini, mahlûkatın aded-i enfâsını tutmuşlar, onunla evradlarını okuyorlar, Cenab-ı Hakk’ı zikir ve tesbih ediyorlar.

İşte Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın mu’cizâne terbiyesine bak ki; nasıl edna bir kederle ve küçük bir gamla başı dönüp sersemleşen ve küçük bir mikroba mağlûp olan bu küçük insan, terbiye-i Kur’âniye ile ne kadar teâlî ediyor. Ve ne derece letaifi inbisat eder ki koca dünya mevcudatını virdine tesbih olmakta kısa görüyor. Ve Cenneti zikir ve virdine gaye olmakta az gördüğü halde, kendi nefsini Cenab-ı Hakk’ın edna bir mahlûkunun üstünde büyük tutmuyor, nihayet izzet içinde nihayet tevazuu cem’ ediyor. Felsefe şakirdlerinin buna nisbeten ne derece pest ve aşağı olduğunu kıyas edebilirsin.

Mesnevî-i Nuriye, Zühre, s. 172-173

LÛ­GAT­ÇE:

abd: Kul.

aded-i enfâs: Nefeslerin sayısı.

Arş: Allahu Teâlâ’nın yarattığı en büyük varlık; yedi kat göklerin ve kürsînin üstünde olup, halk (madde) âleminin sonu.

cem’: Bir araya getirme.

edna: En aşağı, en basit, en küçük.

evrad: Virdler, okunması âdet haline getirilmiş duâlar.

felsefe-i sakîme: Yanlış yoldaki felsefe, sakat felsefe.

ibâd: Abdler, kullar.

inbisat etmek: Genişlemek, açılmak.

inbisat-ı ruh: Ruh genişlemesi, ruh ferahlığı.

katarat: Katreler, damlalar.

Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan: Açıklamalarıyla mu’cize olan, benzerini yapmakta akılları âciz bırakan Kur’ân.

letaif: Lâtifeler, duygular.

mu’cizâne: Mu’cizeli bir şekilde, mu’cizevî olarak.

musahhar: Boyun eğen, emir altına giren.

muvazene etmek: Karşılaştırmak.

silsile-i zerrat: Zerreler, atomlar zinciri.

şakird: Talebe.

şedid: Şiddetli.

şems: Güneş.

teâlî: Yükselme, yücelme.

tilmiz: Öğrenci, talebe.

vird: Zikir; belli zamanlarda, belli sayıda, zikir olarak okunan dualar.

Okunma Sayısı: 2528
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı