"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeryüzünde hakikî bir adalet için...

Risale-i Nur'dan
10 Haziran 2020, Çarşamba
Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm taht-ı Belkıs’ı yanına celb etmek için vezirlerinden bir âlim-i ilm-i celb dedi:

“Gözünüzü açıp kapayıncaya kadar sizin yanınızda o tahtı hazır ederim” olan hâdise-i harikaya delâlet eden şu âyet, “Semavî kitapların esrarına vakıf bir âlim ise, ‘Sen daha gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm’ dedi. Süleyman Belkıs’ın tahtını yanında hazır görünce... (ilâ âhir)” [Neml Sûresi: 40] işaret ediyor ki: Uzak mesafelerden eşyayı aynen veya sureten ihzar etmek mümkündür.

Hem vakidir ki, risaletiyle beraber saltanatla müşerref olan Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm, hem masumiyetine, hem de adaletine medar olmak için pek geniş olan aktâr-ı memleketine bizzat zahmetsiz muttali olmak ve raiyetinin ahvâlini görmek ve dertlerini işitmek, bir mu’cize suretinde Cenab-ı Hak ihsan etmiştir.

Demek, Cenab-ı Hakk’a itimad edip, Süleyman Aleyhisselâmın lisan-ı ismetiyle istediği gibi, o da lisan-ı istidadıyla Cenab-ı Hak’tan istese ve kavânîn-i âdetine ve inayetine tevfik-ı hareket etse, ona dünya bir şehir hükmüne geçebilir. Demek, taht-ı Belkıs Yemen’de iken, Şam’da aynıyla veyahut suretiyle hazır olmuştur, görülmüştür. Elbette, taht etrafındaki adamların, suretleri ile beraber sesleri de işitilmiştir.

İşte uzak mesafede, celb-i surete ve savta haşmetli bir surette işaret ediyor ve manen diyor: 

“Ey ehl-i saltanat! Adalet-i tamme yapmak isterseniz, Süleymanvârî, rû-yi zemini etrafıyla görmeye ve anlamaya çalışınız. Çünkü bir hâkim-i adaletpişe, bir padişah-ı raiyetperver, aktâr-ı memleketine her istediği vakit muttali olmak derecesine çıkmakla mes’uliyet-i maneviyeden kurtulur veya tam adalet yapabilir.”

Cenab-ı Hak, şu âyetin lisan-ı remziyle manen diyor ki: “Ey benî Âdem! Madem bir abdime geniş bir mülk ve o geniş mülkünde adalet-i tamme yapmak için ahvâl ve vukuat-ı zemine bizzat ıttıla’ veriyorum ve madem her bir insana, fıtraten, zemine bir halife olmak kabiliyetini vermişim; elbette o kabiliyete göre rû-yi zemini görecek ve bakacak, anlayacak istidadını dahi vermesini, hikmetim iktiza ettiğinden, vermişim. Şahsen o noktaya yetişmezse de, nev’en yetişebilir; maddeten erişemezse de, ehl-i velâyet misillü manen erişebilir. Öyle ise, şu azîm nimetten istifade edebilirsiniz. Haydi göreyim sizi, vazife-i ubudiyetinizi unutmamak şartıyla öyle çalışınız ki, rû-yi zemini, her tarafı her birinize görülen ve her köşesindeki sesleri size işittiren bir bahçeye çeviriniz. ‘Üzerinde gezesiniz ve Allah’ın verdiği rızıktan yiyesiniz diye, yeryüzünü sizin emrinize veren O’dur. Sonra dönüşünüz yine O’nadır.’ [Mülk Sûresi: 15.]’deki ferman-ı Rahmanîyi dinleyiniz.”

İşte beşerin nazik san’atlarından olan celb-i suret ve savtların çok ilerisindeki nihayet hududunu şu âyet remzen gösteriyor ve teşviki işmam ediyor.

Sözler, s. 288

LÛ­GAT­ÇE:

abd: Kul.

adalet-i tamme: Tam ve eksiksiz adalet.

alim-i ilm-i celb: Eşyayı bir yerden bir yere nakletme ilmine vakıf olan.

celb-i suret ve savt: Görüntü ve ses nakli.

ehl-i saltanat: Devlet başkanları ve devlet idarecileri.

fıtraten: Fıtrî olarak, yaratılıştan.

hâkim-i adaletpişe: Adalet sahibi hâkim.

ıttıla’: Bilgisi olma.

inayet: Yardım.

kavânîn-i âdet: Allah’ın kâinata koyduğu kanunlar.

lisan-ı istidad: Kabiliyet dili.

muttali: Haberdar.

padişah-ı raiyetperver: Halkını seven padişah.

raiyet: Halk.

risalet: Peygamberlik.

rû-yi zemin: Yeryüzü.

Süleymanvârî: Hz. Süleyman gibi.

tevfîk-ı hareket: Uygun davranışta bulunma.

vazife-i ubudiyet: Kulluk vazifesi.

Okunma Sayısı: 2150
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk çalık

    10.6.2020 23:32:12

    Mucizelerin nasıl yorumlaması gerektiğini ve ne ders almamız gerektiğini üstadımız açıklıyor. Bu izahat insanoğlunu araştırma yönünde motive ederken aynı zamanda gelecekte yaşayacağımız ilmi gelişmeleri dahi müjdeliyor...

  • Emin

    10.6.2020 16:53:23

    …ve keza celb ilmine agâh bir vezirinin Hazret-i Süleyman’a (A.S.) gözünü açıp yumuncaya kadar Belkıs’ın tahtını getiririm demesine işaret eden اَنَا اٰت۪يكَ بِه۪ قَبْلَ اَنْ يَرْتَدَّ اِلَيْكَ طَرْفُكَۜ âyet-i kerîmesi, pek uzak mesafelerden savt, suret, vesaire gibi celbedilen beşerin keşfettiği veya edeceği îcâdata nümûneler ve me’hazlardırlar. (İşârâtü’l-İ’caz, s. 311-312, Tenvir Neşriyat)

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı