RÖPORTAJ: Ramazan Tavşan

- Partili Cumhurbaşkanlığı istemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Partili Cumhurbaşkanlığı sistemini, Türkiye gerçeklerine uygun bir yöntem yapısı olamayacağını mülahaza ederek o dönem de hayır oyu verdik. Çünkü hiçbir gelişmiş ülkede tüm erklerin bir kişide toplandığı sistemi ülkemiz için uygun bulmuyorum. Başka bir ifadeyle tüm erklerin bir kişide toplandığı bir toplumsal barışı ve refah düzeyi yüksek ülke göremiyoruz. Bu sistem önce denetlenebilir ve hesap verilebilir olmaktan çıkıyor. Hukuktan uzaklaşmanın önünü açıyor. Doğru bildiğimiz yanlışların uygulanmasının önünü açıyor. Bu da milletin tarihi hafızasını, ortak aklı, farklı fikir ve frekanslardan beslenebilmeyi, istişare ve şuradan güç almayı engelliyor. Bürokrasinin gücünü kırıyor, tarihi derinlikleri bulunan tecrübe, temayül ve birikimleri ortadan kaldırıyor, yok ediyor. Bir ülkenin temsili ve idaresi bir kişinin şahsi itibar ve ikili ilişkilerine indirgeniyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir ve fevkalade sakıncalı bulduğumuzu ifade etmeliyiz.

Hiçbir dönemde hainlik bu kadar ucuzlamamış

- Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

Parlamenter Sistem millete dayanan, milletin en iyi temsil edildiği ve millet adına farklı kurum ve kuruluşların aktif denetim yaptığı bir yönetim sistemidir. Parlamento, toplumun tüm farklı fikir ve düşüncedeki insanların ülke meselelerine nasıl yaklaştıklarını, hür bir ortamda konuşup tartıştıkları bir çatıdır.

Devleti idare edenler, Parlamentoyu devre dışı bırakır veya pasifize ederse, ülkenin bugün geldiği şartlar kaçınılmaz olur. Bir şahsı mutlu edelim derken, tüm ülke olarak bunun bedelini öderiz. Parlamenter sistemde istikrarsızlık olur. Koalisyonlar başarısız olur, anlayışı tamamen yanlıştır. Türkiye’de çok başarılı koalisyonlar olmuştur. 1974’te bizim de içinde bulunduğumuz Kıbrıs Barış Harekâtının yapıldığı ve Refah-Yol koalisyon hükümeti toplumun her kesimin desteklediği büyük başarılara imza atmıştır. Ekonomik alanda, dış ilişkilerin yürütülmesinde, milletin refah, huzur ve güvenliği anlamında büyük kazanımlar elde edilmiştir.

Eğer siz hak, hukuk ve adaleti örselerseniz, topluma ya benimlesin ya da hainsin noktasından bakarsınız; kaldı ki, hiçbir dönemde hainlik bu kadar ucuzlamamış ve her muhalife söylenecek kadar yaygın olmamıştı. Hem hainin cezası idamdır. Öyle herkese söylenecek bir kavram değildir. Böyle bir anlayışla hareket edersen toplumda ne huzur ne de insanların birbirine saygısı kalır.

Biz bugün içinde bulunduğumuz sıkıntıların çözümünü Parlamentonun yeniden etkin hale getirilmesi, hukuk ve adaletin önündeki engellerin kaldırılmasıyla aşılabileceğine inanıyoruz.

Cumhurbaşkanı da toplumun tüm kesimlerini kucaklamalı ve zaman zaman tüm partilerin genel başkanlarıyla toplantılar yapmalı, onların fikirlerinden beslenmeli, toplumdaki temsil gücünü arttırmalıdır. Özellikle kendisi gibi düşünmeyen siyasi partilerden, STK’lardan ve Odalardan gelen görüşleri önemsemeli, toplumu kucaklayan ve o kanallardan beslenen bir kişilik olmalıdır. 

- Millet İttifakı’na yaklaşımınız ve millet ittifakının bir üyesi olarak bu birlikteliği nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizim Saadet Partisi olarak, partimizin ve partililerimizin çıkarlarından önce gelen tarihi bir misyonumuz vardır. Ülkemizin ve insanlığın hayrına olan her yerde biz Saadet Partisi olarak var olmalıyız. Bugün ülke olarak geldiğimiz nokta vahim bir noktadadır. Burada sen, ben demeden herkesin taşın altına elini değil tüm vücudunu sokması gerektiği yerdeyiz. Millet İttifakı bugünkü vahim tabloyu tersine çevirebilecek, insanların büyük bir buhranla yaşadıkları sorunları çözebilecek, ülkeyi yeniden huzur ve refaha ulaştırabilecek kabiliyete sahip büyük bir çözüm merkezidir. Millet İttifakı milletin son umudu ve çıkış noktasıdır. Saadet Partisi olarak, biz de bu ittifakın ana kolonlarından birisiyiz. Bize yapılan eleştiri ve ithamları asla kabul etmiyoruz. Bugün liderimiz Temel Karamollaoğlu’nun yaptıklarının aynısını merhum genel başkanımız Prof. Dr. Necmettin Erbakan da geçmişte yapmıştır. Ülke adına hizmet için çeşitli koalisyonlarda yer almıştır. Eğer bugün Erbakan hocam yaşasaydı Millet İttifakı’nın en baştan içinde olurdu ve ittifakın daha büyük olması için gayret gösterirdi.

AKP, yatırım denince sadece beton anlıyor

- İktidarın kalesi olarak gösterilen Trabzon’da Saadet Partisi nasıl bir karşılık buluyor?

Artık Trabzon’un iktidarın kalesi olduğundan söz edemeyiz. Millet İttifakı’yla birlikte bu kale yıkıldı. Trabzon birisinin kalesi ise o da Millet İttifakının kalesidir. Burada insanlar Cumhur İttifakı’ndan umudunu kesmiş, son çıkış olarak Millet İttifakı’nı görüyor. Bunu önümüzdeki ilk seçimde hep beraber göreceğiz. Gittiğimiz yerlerde insanlar bizi bırakmıyor, bize ve ittifaka olan umudunu anlatıyor. Eskiden konumları itibariyle uzak duranlar şimdi masamıza geliyor, fotoğraf karemize giriyor ve konuşuyor.

Birde Millet İttifakı içindeki Saadet Partisi’ne toplumda daha çok ilginin olduğunu görüyoruz. Emekli, esnaf, işsiz, birde çalışan işsiz var, toplumda yaşanan büyük sıkıntılar var. AKP Trabzon’da maket göstererek, hayal satarak, büyük oylar aldı ama gösterebileceğimiz mega yatırım olarak hiçbir şey yapmadılar. AKP, yatırım denince sadece beton anlıyor. 2023 geldi, şimdi 2053 hayali satıyorlar. Geleceğe dönük hiçbir planları yok, günübirlik yaşıyorlar, akıl tutulmasına yakalandılar, bundan sonra iflah olmazlar. Bu yüzden gittiğimiz yerde bizi bırakmıyorlar.

Son olarak, şunu da belirteyim. Bir musibet geldiği zaman A partili, B partili ayırmıyor, hepimizi aynı etkiliyor. Millet İttifakı ruhunu buradan alıyor. Toplumun tüm dinamiklerinden alıyor. Kendisi gibi düşünmeyenleri ötekileştirmiyor, ondan da besleniyor. En büyük başarımız buradan geliyor.

Bediüzzaman istifade ettiğimiz bir âlim

- Bediüzzaman ve Yeni Asya Gazetesi hakkındaki kanaatlerinizi alabilir miyiz?

Bediüzzaman Hazretleri sadece bizim ve İslam dünyasından öte bütün insanlığa imani noktada sözü olan, Allah arayışında tüm sorularına cevap bulabildiği, İslam tarihinin yetiştirdiği büyük bir alimdir.

İnandığı davası için karşılaştığı zulümlere boyun eğmeyen ve büyük bedeller ödeyen bir zat. Bizim de kendisinden istifade ettiğimiz bir alim. Yeni Asya Gazetesi ise Bediüzzaman gibi inandığı doğrulardan taviz vermeyen ve bu nedenle birçok haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz kalan, bedeller ödeyen bir camia. İnşallah Millet İttifakı ile bu haksızlıklar son bulur.