24 Ağustos 2011, Çarşamba
On bir ayın sultanı, rahmet ve bereket ayı Ramazanın son günlerini yaşıyoruz. Asude bir Ramazan geçirdik bu yıl Avustralya’da. Bir saati yüz saat hükmüne getiren bu şehr-i mübarek, hem uhuvvetimizin, hem Risâle-i Nurun, hem ubudiyetimizin inkişafına vesile oldu. "Uhrevî hasılat için gayet munbit bir zemin" olan Ramazan, amellerimizi neşv ü nemalandıran bahardaki ma-i nisan gibiydi. Bayram tadında bir Ramazanın ardından, bahar havasında bir bayram yaşayacağız.
Avustralya’da bu sene Ramazan bir başkaydı. Gözlemlediğim kadarıyla önceki yıllarda sadece Müslümanlar mabeyninde yaşanırdı Ramazan. Alışveriş merkezlerinde, sokakta Ramazana dair pek birşeyle karşılaşmazdık. Bu sene alışveriş merkezlerinde Ramazana özel ürünlerle karşılaştık, gayrimüslimlerin “oruç tutuyor musunuz?“ gibi sorularına muhatap olduk. Şehirde de hissettik ve yaşadık Ramazan havasını.
Ramazanın ilk haftası Avustralya Türk Konsolosluğu’nun verdiği iftar yemeğindeydik. Yemek oldukça kalabalıktı. Çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu yemeğe, Avustralya bürokratlarının da iştirak ettiği görüldü. Avustralya’da yaşayan Arap, Arnavut gibi diğer Müslüman milletlerden de katılım vardı. Ramazanın âlem-i İslâmı nasıl kaynaştırdığına şahit olduk. Hatta şunu diyebilirim ki, Müslümanları değişik kültürlerle de kaynaştırdı. Her Cumartesi Nur Vakfı’nda, vakıf üyleriyle birlikte iftar ettik. Yaklaşık 350-400 kişi birlikte iftar etmenin sevincini yaşadık. Hanımlar yemekleri hazırlarken, genç kardeşlerimiz de iftar sofralarını kurdu. Oruçlu kardeşlerimize hizmet etmek için birbirimizle yarıştık. Bir oruçluya iftar ettirmenin verdiği huzurla iftar ettik.
Bu sene Nur Vakfı’nın verdiği iftar yemeklerine Liberal Parti ve İşçi Partisi milletvekillerinin yanısıra belediye başkanları da katıldı. Yaptıkları konuşmalarda Müslüman kardeşleriyle iftar etmenin heyecanını ve sevincini yaşadıklarını dile getiren milletvekilleri, bu yemeğin dinler arası uzlaştırıcı bir yemek olduğuna dikkat çektiler. Dinlerarası diyaloğa vesile olan iftar yemeğine katıldıkları için çok mutlu olduklarını ifade ettiler. Yapmış oldukları konuşmalarda Müslümanların oruç tutmasına saygı gösterdiklerini, orucun önemli ve çok faydalı olduğunu dile getirdiler. Yemeğe Budist ve Hindu dinî liderler de katıldı.
Bir hafta önce de Lübnanlı bir kardeşimizin evinde iftar etmiştik. Samia‘nın hazırladığı geleneksel Lübnan yemekleri lezizdi. Dabuli, fetti ve özellikle basma dedikleri tatlı... Lübnan mutfağıyla tanıştığımız iftar yemeği oldukça güzel geçti. Arap-Türk hakiki iki kardeş, aynı sofrada yemek yedik, sohbet ettik. Lübnanlıların bu kadar misafirperver olduğunu bilmiyordum. Abdurrahman Bey ve eşi Samia bizleri o kadar güzel ağırladılar ki, unutulmaz bir iftar yaşadık. Hatta yemeğe katılan vakfımız üyeleri, ev sahibi Abdurrahman Beyle ‘gelecek Ramazan için şimdiden rezervasyon yapalım, her yıl geleceğiz“ diyerek şakalaştılar. Cömert ev sahibesi, sevdiğimiz yemeklerden paketler hazırlayıp elimiz kolumuz dolu olarak bizi uğurladı.
Nur Vakfı çatısı altında asude bir Ramazan geçirdik. Her akşam teravih öncesi Risâle-i Nur sohbeti yaptık, ardından çaylarımızı içtik ve Nur Vakfı imamlarının kıldırdığı teravih namazlarında Kur’ân tilâvetiyle feyizyâb olduk. Ömrümüzden bir Ramazan daha kayıp geçti. Ömrümüzün içinde bir Leyle-i Kadir hükmünde olan şehr-i mübareğin ömrümüze bin ömür katmasını Cenâb-ı Haktan niyaz ediyoruz. Nice Ramazanlara erişmek temennisiyle. Gelecek bayramınızı tebrik ve tes’id ediyoruz. Hayırlı bayramlar.
Okunma Sayısı: 3942
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.