İsim vermeyen okuyucumuz: “Hizmet erbabında övmenin yıkıcılığı nedir ne değildir?
Övülme Felaketi
Övülmek sıcak çorba gibi insanı yakar. Övülen insan, eğer bu övülme işine kendini kaptırmışsa, ne yapacağını şaşırır. Doğru yoldan şaşar. Kendini yüksek mertebelere atar.
Peygamber Efendimiz (asm) bu sebepledir ki, “Sizi övenlerin yüzüme toprak çalın” buruyor.1
Bir adamın birisini övdüğünü duyunca Resulullah Efendimiz (asm), "Adamı mahvettin! Adamın bel kemiğini kırdın!” buyurdu.2
Yanında bir adamdan bahsedilmiş ve bir kişi adamı aşırı biçimde övmüştü. Resulullah Efendimiz (asm), "Yazık sana! Arkadaşının boynunu kopardın! Arkadaşının boynunu kopardın! Arkadaşının boynunu kopardın!" buyurdu. Sonra da:
“Mutlaka arkadaşınızı methedecekseniz, eğer söylediğiniz gibi olduğuna da gerçekten inanıyorsanız, ‘zannederim’ deyin. Kesin konuşmayın. Çünkü onu hesaba çekecek olan Allah'tır ve Allah'a karşı hiç kimse kesin olarak temize çıkarılamaz!" buyurdu.3
Övülmek Ucba Götürür
Övülmek insanı ucba götürür. Ucb tam bir felakettir. Salih amelde hiçbir hayır bırakmaz.
Bediüzzaman Hazretleri ucbu manevî bir hasatlık görür. Der ki: “Bakar ki, bir miktar hasenat ve kemâlâtı var. Hemen o kemâlâtına bel bağlar. Güvenerek der ki: "Bu kemâlât beni kurtarır, yeter" diye bir derece rahat eder. Halbuki, a’mâle güvenmek ucbdur, insanı dalâlete atar. Çünkü, insanın yaptığı kemâlât ve iyiliklerde hakkı yoktur. Mülkü değildir; onlara güvenemez.”4
Gerçekte insanın övünülecek hiçbir iyiliği yoktur. Mevcut iyilikler Allah’tandır. Kötülükler ise kendindendir. Dolayısıyla insan iyiliğim var diye övünemez, ucba giremez, kendini başka insanlardan ayrıcalıklı göremez. Başarısını kendine atfedemez.
İyiliği Allah’tan Bil
Bediüzzaman der ki: “Hem deme ki, "Ben mazharım. Güzele mazhar ise güzelleşir." Zira, temessül etmediğinden, mazhar değil, memerr olursun.”5
Yani, ben iyiliğe mazharım, o yüzden iyiyim deme! Kendine iyi gözüyle bakma! İyiliğin varsa şükret! Allah’ın sana verdiği bir iyiliğe sahip çıkma! Onu Allah’tan bil!
İyiliğe mazhar isen, bil ki, bu sende temessül etmez. Yani seni pırlanta yapmaz. Sende kendisine yer bulmaz. Sende kalmayı emsal kabul etmez. Sende kalıcı olmaz. O geçicidir.
Dolayısıyla sen iyiliğe mazhar değil, memerr olmuşsun! Yani iyilik senin üzerinden geçip gitmiş! Sana şöyle bir uğramış! Sana şöyle bir bakıp geçmiş!
Buna da şükret! Şımarma; bu defa geçmişse bile başka zaman geçmez. Çünkü sen onu kendinden bildin, onunla ucb yaptın, O nedenle Allah’a şükredecek iken, Allah’tan koptun!
O sana ucb getirdi. Sana hayır getirmedi. Bu nedenle tövbe etmen gerekirken, tövbeyi de unuttun! “Küçük dağları ben yarattım” dercesine yoldan çıktın! Sen, sen olmaktan çıktın! Sen insan olmaktan çıktın! Bu iyilik sana iyi gelmedi. Bu iyilik seni de, amelini de yaktı!
Hizmet erbabında ise övülmek tam bir fecaattir. Çünkü hizmet erbabı bütün hizmetlerini Allah rızası için yapar. Ama övülünce, işin içine nefis rızası girer ve o hizmetin kıymetini Cehennem gibi yakar, yer ile yeksan eder.
Dipnotlar:
1 Müslim, Zühd, 69. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 9; Tirmizî, Zühd 55; İbni Mâce, Edeb 36
2 Buhârî, Şehâdât 17, Edeb 54; Müslim, Zühd 67
3 Buhârî, Şehâdât 16, Edeb 54; Müslim, Zühd 65. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 9; İbni Mâce, Edeb 36
4 Mesnevî-i Nuriye, s. 78.
5 Sözler, s. 259.