Risale-i Nur’dan bu dersi daha önce gençlerle okumuştuk.
Biz İstanbul’a umumî meşverete gidip gelince, Üstad’a, Şark’ta aşairin, “İstanbul’a gittin bize ne getirdin?” dedikleri gibi, gençler de bize, “Hocam, İstanbul’a gittin bize ne getirdin?” diye soruyorlar. Garip gençler. Evet, Üstad, Şark’taki aşaire meşrutiyetin müjdelerini getirmişti, biz de gençlere meşveretin müjdelerini getirdik. Müjdeli eğitimci notlarımızdan bazılarını paylaşalım.
İlk müjde; Yeni Asya topluluğunun bütün aşamalarda işlerini meşveretle yapmasıdır. Farklı görüşler müzakere edilir ve oylamada çoğunluğu alan kabul edilir. Zübeyir Gündüzalp’in sistemleştirdiği meşveret esaslarını ve uygulamasını liseli, üniversiteli gençlere yaşanmış örnekleriyle anlatmalıyız. Bu tarzı gençler anlamlı buluyor.
Bir diğer müjde; yurt dışı ve yurt içinden belli oranlarda seçilmiş yüzlerce Yeni Asya okuyucusu toplantıya katılmak için âdeta seferber olmuşlardı. Bu şu demek, bu davanın güçlü sahipleri var. Kim ne derse desin, bu Nurculuk hareketi her geçen gün gelişerek, yeni müştaklarıyla yoluna devam edecek.
Bir başka müjde, seçilip gelmiş iki yüze yakın insan, yedi sekiz saat değişik konularda meşveret ediyor, istek ve şikayetlerini demokratik olgunluk içerisinde ifade ediyor ve çıkan neticeye rıza gösteriyor ve sonra dağılıyorlar. Bu uygulama en küçük sosyal birim olan aileden başlayıp, geniş dairedeki yönetimlere kadar uygulanmayı bekleyen demokrasi pratiğidir. Birer sivil toplum olan dinî gurupların da bu sünnet-i Peygamberîyi (asm) hayatlarına katmaları şart.
Bir eğitimci olarak diğer müjdem, bir abimizin elinde Risale-i Nur, kürsüde okuduğu küçük ders ile verdiği güçlü tesanüd mesajı ve bir başka yazarımızın aramızdaki tartışmaları bir kenara bırakıp, günceli yakalamak ve Üstad’ın mesajlarını efkar-ı ammeye neşretmek için, Diyarbakır’da geniş katılımlı bir Kürt Meselesi Paneli yapmalıyız teklifiydi. Yine Avusturya’dan, burası hizmet projelerinin havalarda uçuştuğu yer olmalı diyen önerisini, Avustralya’dan, bizim oralarda yönetimde olan dinler, oy verenler hesap sorar anlayışını, yine, bu gazete bize hizmetimiz için çalışan ağabeylerimizin emanetidir diyen genç şair kardeşimizin sımsıcak şahs-ı manevî düşüncelerini, bir de önemle dikkatimi çeken, ciddî tartışmalar sonrasında kucaklaşan ve helâlleşen Nur talebelerinin Nurları hayatlarında nasıl yaşadıklarını sizlere müjde getirdim.
Bu Sahabe ahlâklı insanlar Kur’ân’ın bir emri olan meşvereti yapmak üzere, farklı ülkelerden, Anadolu’nun farklı şehirlerinden pınar pınar aktılar, bir havuz olan İstanbul’da toplandılar. Yüzlerce güzel niyetli, yüksek hedefli, âlî himmetli insana Resulullah (asm), Üstad manen nezaret etti. Onlar da ibadet şuuruyla düşünce bulanıklığını gidermek adına vazifelerini ifa ettiler ve haklı şura ile tesanüde ulaştılar inşaallah. Meşveretten ancak müjde getirilir. Tıpkı Üstad gibi biz de söyleyelim: “Yaşasın sıdk! Ölsün ye’is! Muhabbet devam etsin! Şûrâ kuvvet bulsun! Bütün levm ve îtâp ve nefret, heva ve hevese tâbî olanlara olsun! Selam ve selamet, hüdaya tâbi olanlar üstüne olsun. Amin.”