"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dostlara selâm!

Sadık Yolcu
09 Haziran 2019, Pazar 01:17
Konuşmak kolaydır, düşünmeden konuşabiliriz.

Hele muhatabımız karşımızda ise, yanlış anlar mı, nasıl bir düşünce girdabı içindedir değerlendiremeyebiliriz bile. Hayatın hızlı akışına kapılıp, karşı koyamayıp, farkında olamayıp, okyanusta fırtınaya kapılmış bir gemi gibi bir o yana bir bu yana savrulabiliriz de…

Ama yazmak öyle değil. Kim okur, ne zaman okur, ne halde okur bilmeyiz. Belki de herkesten önce kendi yazdığımızı kendimiz okur ve puan verebiliriz. Olmamış deriz, bunu demek istemedim, yanlış anlaşılabilir, şu yazdığım kriterin kaynağını bir kesinleştireyim deriz. Yazı yazmak kendimizi okumaktır bir anlamda; kendimizi görmek, keşfetmek, düzeltmek, yüzleşmek…

Konuşmak dostlara dâvet vermek gibi ise, yazmak pazarda mal satmak gibidir. İnsanlar dostlardan gelen hediyede samimiyeti, fedakârlığı görürler ve memnun olurlar. Hediyenin zatı değildir memnuniyet konusu, niyettir belki de. Hediye verirken muhatabımızın önceliklerini, tercihlerini hesaba katma şansımız vardır. Her dostumuz ile her sözü, her ses tonu ile konuşmayız meselâ. Ancak insanlar pazardan mal almak istediklerinde verecekleri bedel ne olursa olsun, işlerine yarayıp yaramadığına bakarlar. Sunum, kullanışlılık önemlidir beğeni için, hayatı kolaylaştırması önemlidir.

Bu yazıyı tekrar okuduğumda takıldığım noktalardan birisi burası idi. Pazarcı mı olmalı yoksa satıcı mı olmalı? Direkt satış sistemleri ile biraz uğraşmış  birisi olarak bilirim ki insanlar satışı sevmezler. Hele müşteri aramayı hiç sevmezler. Bir dükkân veya satış yeri açıp müşteri beklemeyi tercih ederler. Ancak istesek de istemesek de hem alır hem de satarız, sürekli yaparız bunu. Alıcımızın çok olması, kıymetli bir malımızın olduğuna işaret edebilir. Malımıza güveniyorsak satmaktan neden çekinelim ki! Veya malımızın kıymetli olup olmadığını pazara çıkarmadan nasıl anlayabiliriz ki… Ve belki de yazıyı öncelikle kendimiz icin yazmalı, kendimizin kullanmaya tenezzül etmediği bir mal ile pazara çıkmamalı…

Ve işte bu sebepler ile herkese yazı yazmayı önerirdim, öneririm. Bir dostun ısrarı, tavsiyesi üzerine yazı yazmaya niyetlendiğimde kendimle yüzleştim. Ortaya koyduğum kriterler beni de korkuttu. Neden mi? Söyleyeyim, ama önce kriterleri sıralayayım.

• Okuyucu ile sohbet eder gibi yazmak isterim.

•  Bütün insanlara hitap etmek isterim.

• Muhtevada hüküm olmamalı, sanki okuyucu ile beraber tefekkür etmeliyim.

• Yazı gündemden uzak olmalı, zamanla orijinalitesi eksilmemeli.

• Okuyucuların yorumlarını takip etmeliyim ve cevaplamalıyım.

Siz ne dersiniz, okuduğunuz bir yazıdan bekledikleriniz nelerdir?

Aslında düşününce ortaya koyduğum kriterler çok harika gibi görünmekte, ama neden korkutur ki bunlar beni?

Yoksa sosyal olduğunu zanneden, ama asosyal yaşayan bir acube miyim?

Başkalarının düşüncelerine, duygularına, hassasiyetlerine önem vermek isteyen, ama bir türlü kendisini aşamayan bir garip mi?

Kendisine yapılmasını istemediğini başkasına çok rahatlıkla yapabilen, başkalarını çok rahat kritik edebilen, onlar hakkında acımasızca, cahilane hüküm verebilen bir insan m?

Bilmem ki…

Hayat kolay olmalı ve akışına yaşanmalı. Mutlu olmak için herhangi bir şart koşulmamalı, beklenmemeli.

Kırılmamayı öğrenmeli ki kırmamalı.

İnsanların söylemlerinin, gösterdikleri ani tepkilerin genellikle kendilerini korumak ve anlatmak amacıyla olduğu deneyimlenmeli.

İnsanların bizim makamımız, güzelliğimiz, kuvvetimiz, aklımız, paramız ile ilgilenmedikleri, onların asıl ilgilerinin kendilerine verilen değer olduğu bilinmeli.

Bir selâma olan ihtiyacımız keşfedilip, dostlara selâm denmeli…

Okunma Sayısı: 1785
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı