İnsan sağlığına zararı sebebiyle, bazı yerlerde sigara içilmesinin yasaklanması ve bunun için cezaî müeyyide konulması, en fazla şimdiki siyasî iktidar zamanında görüldü.
Aynı şekilde, sigara içilmesinin en fazla yaygınlaştığı ve oran itibarıyla da en fazla tüketilmesi, yine bugünkü iktidar zamanında gerçekleşti.
Bu demektir ki, getirilen cezalar ve konulan yasaklar hiç de caydırıcı olmadı. Aksine, içme yaşı daha aşağılara indi, kadınlarda ve genç kızlarda sigara tüketimi belirgin bir şekilde arttı. Aynı şekilde, resmî ve kaçak satışlarda da ciddî bir artış gözlemleniyor.
Demek ki, “umumî belâ” hâlini alan sigaraya karşı daha ciddî, daha tutarlı bir politika izlenmeli. Bunun için de, ilmî araştırmalar yapılmalı. Okullarda bunun eğitimi verilmeli. Dünyadaki başarılı örneklere bakılmalı. Meselâ, Yeni Zelanda ve Avrupa’daki bazı şehirlerde sağlanan başarının sırrı araştırılmalı ve bunlar örnek alınmalı. Zira, sigara tüketimi, bütün dünyanın ve insanlık aleminin kronik bir derdi haline geldi.
«
Sigaranın mahiyetinde çok sihirli câzibe var. Küçük yaşta içmeye başlayanların çoğu, özenti, baskıcı yasaklar ve akran-arkadaş kışkırtmaları sebebiyle başlıyor. Tabiî, sebep ne olursa olsun, başlayanların onda sekizi bir daha da bırakmıyor, yahut bırakamıyor.
Daha ileriki yaşlarda da, bakıyorsunuz kimi insan zevkten-keyiften içerken, kimi de dertten-kederden içiyor.
Sizce de bu çok garip bir durum değil mi? Hem derdi olan içiyor bu mereti, hem de bunu zevkine tüketenler var. Hem fakir içiyor, hem zengin. Hem kadın içiyor, hem erkek. Üstelik, hamile kadınların karnındaki bebeğe bunun dehşetli zararı olacağı bilindiği hâlde, bağımlı hâle gelen bir kadın, hamile iken de içmeye devam ediyor. Bir de pasif içici durumunda kalan hasta (ciğer hastası), yaşlı, bebek ve hamile kadınlar var.
Evet, bütün bu acip hâlleri bizzat gözlediğimiz için burada ifade ediyoruz.
«
Sigara tiryakiliği ve bağımlılığı, evet maalesef bir “umumî belâ” mahiyetini de kazanmış durumda. Bu ise, beraberinde ciddî tehlikeleri getiriyor. Hem öyle tehlikeler ki, son pişmanlığın hiç fayda vermeyeceği türden tehlikeler.
Meselâ, mola istasyonlarında, yakıt pompalarının olduğu yerlerde sigara içilmesi son derece tehlikelidir. Güvenlik kameralarına yansıyan fâciaların sayısı az değildir.
Aynı şekilde, yakın tanklarının yakınında ve gaz, benzin, tiner gibi anında tutuşabilen maddelerin bulunduğu yerlerde çakmağın çakılması ve yakılan sigaradaki kıvılcımların etrafa sıçraması sebebiyle de büyük fâcialar yaşanabiliyor. Öyle ki, bu gibi yerlerde söndürme cihazları bile yetersiz kalabiliyor.
«
Tâ başından beri sıralamış olduğumuz onca zarar ve tehlikeye rağmen, sigara tüketimi maalesef artarak devam ediyor.
Dahası, paketlerin üzerine mecburiyetle konulan “Sigara öldürür” tarzındaki yazı, resim ve işaretlerin de hemen hiçbir etkisi görülmüyor.
Fabrikasyon sigaraların içine bağımlılık yapan öyle esanslar şırınga ediliyor ki, uzun süre içenleri âdeta eroinman-kokainman gibi bir vaziyete sürüklüyor. İçmediği zaman neredeyse krize giriyor.
İleri yaşlarda sigarayı bırakma başarısı gösteren bir ağabeyimizin eski hâline dair söyledikleriyle noktalayalım.
Özetle şunları söyledi: “Gece geç vakte kadar kahvede oturur sigara içerdim. Eve gideceğim zaman, aklıma ilk gelen şey, sigara paketinin durumuydu. Evde içmeye yetecek kadar olup olmadığını kontrol ederdim. Ama, evde ekmek var mı, yok mu; yiyecek-içecek var mı, yok mu; yani, evin herhangi bir ihtiyacının olup olmadığı emin olun hiç hatırıma gelmezdi. Neyse ki, kendimle ciddî bir mücadele içine girerek sonunda bırakıp kurtuldum o meretten. Çok şükür, hayatımız da normale döndü bu sûretle.”