Yeryüzündeki her canlının ya hâl diliyle ya da davranış lisanıyla birbirine; hatta bizlere söylediği şeyler var.
Yani meramlarını birbirlerine anlatabiliyor ve anlaşabiliyor; bazen de, bazı kimselere misafir olup, bir şeyler anlatmaya çalışabiliyorlar.
Bununla birlikte, “O’nu yedi semâ ile arz ve bütün bunlardaki zevi’l-ukul tesbih eder ve hatta hiçbir şey yoktur ki onu hamdiyle tesbih etmesin”1 ayetine göre müsebbihtir, her hepsi.
Her mahlûkun bir dili, bir dileği var, kendince.
İnsanların da hiç susmayan dili var. Bunu biliyoruz.
Dileği ne, bilinmez.
Rahmanî ise, ne âlâ; şeytanî ise, onda vebal, onundur.
Dağın taşın, otun çöpün; yerde meskûn varlıkların istisnasız hepsinin zikrettiği Zât’ı anlamamak, anmamak, “insan”lığa yaraşmaz. Çünkü insan, iman ile, sairlerin sultanı.
Bu sultanlık bilmek, bulmak; yolunda, yolcu olmak şartıyla!
Kurdun kuşun dilini bildiği, onlarla hemhâl olduğu nakledilen;
Kur’ân’da, “Mantıku’t-Tayr” (Kuşların dili)ni bildiği ifade edilen, “Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden bolca verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur”2 diyen Süleyman Peygamberle (as) ilgili, şöyle bir hadise nakledilmektedir:
Bir baykuş, Süleyman Peygamberin (as) huzuruna gelip selâm vermiş. Aralarında şöyle bir diyalog geçmiş:
“Ey baykuş! Evlere konunca niçin uzun uzun ötersin?”
“İnsanoğlu bu kadar ağır imtihanla karşı karşıya iken, nasıl rahatça uyur? demek isterim.”
“Gündüzleri neden dışarı çıkmazsın?”
“Ademoğlunun birbirlerine olan zulümlerinden dolayı.”
“Feryadında ne dersin?”
“Ey gafiller! Yolculuk var. Hazırlanın derim.” Bu söz üzerine, Süleyman Peygamber (as) şöyle demiş:
“İnsana böyle yol gösteren başka kuş yoktur. Neden insanoğlu onu uğursuz sayar bilmem ki…”3
Şu baykuşun dilinde mesaj içinde mesaj var:
Her insanın muhatabı olduğu imtihanın ağırlığını ve buna rağmen bunu, kâle almamasının garabeti;
Yeryüzündeki zalimlerin, dolayısıyla, zulümlerinin bir kuşun diline düşecek kadar çoğalması;
Gafleti bir kenara bırakıp, ahiret yolculuğu için hazırlanmak gerektiği.
Baykuş veya bayankuş; hakikatli sözlerle, insanları uyarmış.
O, ona verilen vazifeyi hâl diliyle, kuş diliyle îfa etmiş.
Ona teşekkür edemeyiz, ama onu Yaradan’a, binler hamd-ü senâlar.
Dipnotlar:
1- İsra Suresi: 44.
2- Neml Suresi: 16.
3- Mahir Duman, Moral Saati, 26; Sim Yayınları.