18 Ekim 2011, Salı
Uzunca bir süredir beklenilen sesler sonunda duyulmaya başlandı. Günlük hayatta herkesin ağzında dolaşan sözler şimdi gür bir şekilde Wall Street’i İsgal Et (WSIE) hareketi tarafından dile getiriliyor.
Ekonomik güç merkezli bir ‘demokrasi’ uygulaması ABD halkının itirazının temelinde yer alıyor. Çünkü bu uygulama şöyle bir durumu ortaya çıkardı:
Halkını temsil etmesi gereken vekiller, parasal yönden güçlü tarafların isteklerini gerçekleştirme gayreti ile vakitlerini geçirir oldular. “Lobi” denilen güç odakları, kendi menfaatlerini çok sıkı bir şekilde takibe aldılar. Ve bu yöntem her dönem işlerine yaradı. Hem sakin zamanlarda hem de kriz zamanlarında devletin gücünü arkalarına almayı başardılar. “Wall Street’i İsgal Et” hareketinin temel itirazlarından birisi şirketlerin ‘hırsi’na karşıdır. Bu itirazın sebepleri vakidir. Zaten bunu bilmeyen yok. Tabii hırsın tartışma konusu yapılması beraberinde rekabeti de tartışma konusu haline getirecektir. Serbest piyasa sisteminin olmazsa olmazı olan rekabet hangi şekilde tartışılacaktır bunu hep birlikte göreceğiz.
Kimileri bu hareketi bazı ideolojilerle birlikte anmayı sevse de ortada insaniyetin konuşması durumu var. Yani dile getirilen itirazlar haklıdır. Zaten başlarda dikkate alınmayıp sonradan ciddiyete binmesinin temelinde de bu var. İnsanlar hissettiklerinin dile getirildiğini yavaş yavaş görüyorlar. WSIE hareketi dikkat çekedursun, Cumhuriyetçiler ve Demokratlar nasıl bir pozisyon alacaklarına tam karar verebilmiş değiller. Sokağa çıkan kitle demokratlara yakın insanlar gibi hissedilse de, itirazlarının, onların politikalarını da içerdiğini görmek şaşırtıcı oluyor. Evet, Bush döneminin negatif etkileri hala devam ediyor. Fakat Obama’nın “değişim” diyerek çıktığı yolda statükoya iyice yanaşması gözlerden kaçmıyor. Bu arada Cumhuriyetçiler- Wall Street’teki güç odakları ile çok yakın olmalarından dolayı- meselenin ciddiyetini küçümser bir tavır takınıyorlar. Tabii içlerinde nasıl hissettikleri ayrı bir konu! Önümüzdeki başkanlık seçimi için kendi aralarında çekişen Cumhuriyetçi başkan aday adayları, WSIE hareketinin itirazlarını dikkate alırmı? Bunu yakın zaman içerisinde göreceğiz. Eğer öyle bir durum olursa, siyasî arenada blok halini almış Muhafazakar-İlerlemeci çekişmesi manasız bir hale gelecektir.
Önümüzdeki süreçte şirket yöneticilerinin (özellikle finansal şirketlerin), çalışanları ile arasındaki hukuktan tutun devletle olan ilişkilerine kadar yeni tartışmaları göreceğiz. Kriz zamanlarında hemen korumaya alınan bu şirketlerin, aslında “yüzde 99’u”* dışarı bırakıp “yüzde 1’i” korumaya aldığına tanıklık ediyoruz. Amerikan Merkez Bankasının kalp vazifesi gördüğü, diğer kapitalistleşmeye çalışan ülkelerin de o kalbe bağlı organlar gibi durduğu bir küresel sistemde, oraların da bu tartışmaları yakından izlemesi gerekiyor. Gücün Batıdan Doğuya kaymasının bu yönünü de unutmamak lazım. ABD merkezli finansal şirketlerin küresel kapitalizmin temel direkleri olduğunu biliyoruz. Batıdan Doğuya kayan güç, bu şirketlerin artık Doğu’da mevzilenmesi anlamına geliyor. Yani Doğunun “yüzde 99”u da onların çok da umrunda olmayabilir!
* “Biz yüzde 99’uz” WSIE hareketinin kullandığı sloganlardan birisi.
Okunma Sayısı: 2497
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.