"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

SELMA’DAN SELÂM

Said HAFIZOĞLU
05 Ekim 2011, Çarşamba
Uzun bir yolculuktan sonra tekrar yuvamıza dönmüş olduk. Nereye gitsem içimdeki özlem duygusunu tatmin edemediğimi söylemeliyim.
Yani hem ABD’deyken ailemi, arkadaşlarımı vs. özlemem, onlara kavuşunca da buralardaki hallerimi özlemem bir kez daha gösterdi ki, benim özlem duygumu varlığın bu hali ile tatmin etmem imkânsız. Rabb-i Rahim bu özlem duygusu ile benim yüzümü ebediyete çeviriyor. Vatan-i aslim neresi ise oraya yönelmemi söylüyor.
İşte bu düşüncelerle ABD’nin Alabama eyaletindeki günlerimiz tekrar başlamış oldu. Bir-iki günlük geçiş süresinden sonra, Ramazan’ın da yardımı ile, alışma sürecini hızlıca geçirdim. Kur’ân’la daha çok muhatap olma gayreti ve bu gayrete çok uygun düşen oruçlu halimizle, sahur ve iftar birliktelikleri yaşadık/yaşıyoruz.
Ramazan ayını bir eğitim ayı diye görmek insanın odaklanmasını kolaylaştırıyor. Sair şeyler bir anda önemini kaybediyor veyahut “yolunda olmayan hiçbir şey yok” ruh hali ile donatılıyorsunuz. Meselenin özüne odaklanmak diğer her şeyi de o öze uygun yorumlatıyor insana. Tersi durumda ise, yani özü kaçırmak, diğerlerini de kaçırmaya; her şeyi omuzunda taşıdığın ağır bir yük haline getiriyor. Meselemiz iman olunca, diğer her şey güzelleşiyor. Kahrın da hoş, lütfun da hoş misali…
 Burada öyle şehirler var ki, tarihteki rolü itibari ile büyük dönüşümlere vesile olmuşlar. Montgomery bunlardan birisi: Rosa Parks’in başlattığı meşhur “Otobüs Boykotu”nun gerçekleştiği şehir. Bu özelliğinden haberdar olmadığımız halde, kaderin sevki ile bu şehirde öğrenci oldum. Martin Luther King’in ve Rosa Parks’in şehrinde öğrenci olmak çok heyecan verici birşey. Bazen bu heyecanımın sebebini sorarım kendime. Hele aynı kültürde yetişmiş olduğum arkadaşlarımın bu heyecanıma mânâ verememesi kendimi sorgulamam için çok yerinde bir sebep olur. Ulaştığım sonuç şudur: Hürriyetin insanı insan yapma özelliğini birazcık olsun anlamışsam, bu heyecanım ondandır. İman ile hürriyet arasındaki çok kuvvetli bağı fark etmek bu heyecanın temelinde yatan sebeptir. Ulaştığım bu sonuçlar, hissettiğim heyecanımın da hamd edilesi olduğunu anlatır bana…
Bu yazı hürriyetin temsilcisi konumunda olan bir şehirle ilk kez karşılaşma heyecanının yansımasıdır…
Alabama eyaletinin başşehri olan Montgomery şehrine yaklaşık 85 km. uzaklıktaki Selma şehrinin tarihî açıdan önemli bir şehir olduğunu öğrendiğim an ilk fırsatta oraya gitmek istedim.
Şehrin bulunduğu konum, geçerken uğramaya uygun olmadığından dolayı, vaktimin bir kısmını özellikle Selma’yı ziyarete teksif etmeliydim. Ve sonunda ‘hem ziyaret hem ticaret’ düşüncesi ile Selma’ya gitmek nasip oldu. Selma, Montgomery’nin 85 km. batısında yer alıyor. Bildiğiniz gibi, Montgomery Alabama eyaletinin başşehri ve Alabama ABD’nin güneyinde yer alıyor. Alabama Nehri üzerine kurulu küçük bir şehir olan Selma, 1965 yılı Mart ayında sahne olduğu yürüyüşlerle adını tarih sahnesine geçirdi. Bu yürüyüşler Selma Voting Rights Movement/Selma Oy Hakkı Hareketi diye biliniyor.
Bu yürüyüşler için özel olarak oluşturulmuş müzeyi ziyaret ettik ve müze görevlisi Kevin Hollis’in anlattıklarını not almaya çalıştık. İşte bazı ayrıntılar:
“1965 yılının Mart ayında Selma’da üç önemli yürüyüş gerçekleştirildi. Bu üç yürüyüşün başlangıç yeri Selma, varılmak istenen hedef ise Alabama eyaletinin başşehri olan Montgomery’dir. Yürüyüşü gerçekleştirenlerin iki temel hedefi vardı. Birincisi; seçimlerde oy kullanmak için siyahîlerin kayıt yaptırmasına çeşitli yollardan engel olmaya çalışan sivil ve devlet görevlilerine bir tepki, ikincisi ise siyahilere karşı çok çeşitli şekillerde kendini gösteren ayrımcılık.”
“Yürüyüşlerle ilgili elimizdeki kayıtlara baktığımızda (fotoğraflar ve halen hayatta olan şahitler) bu tepkiye sadece siyahilerin destek vermediğini rahatça görebiliyoruz. Beyazlar da bu insaniyet yürüyüşüne destek vermişlerdir.
Alabama’da ve özellikle Selma’da yapılan ayrımcılıklara karşı daha etkin bir şekilde ses çıkarabilmek için, tertip komitesinin, Martin Luther King’i (MLK) Selma’ya dâvet ettiklerini biliyoruz. MLK’nin Selma’ya gelişi ile çok kuvvetli bir sevk meydana gelmiş ve insanlığa aykırı bu ayrımcılığa karşı, büyük bir kesim tepkisini göstermiştir.”
“1965 yılı Mart ayında üç yürüyüş gerçekleştirildi. Bunlardan ilk ikisi hedefine varamadı. Polisin şiddetle karşı koyması sonucu yürüyüşçüler hedeflerini gerçekleştiremediler. En son 1965 yılı 21 Mart’ında yaklaşık 3200 kişi Selma’dan yola çıktı. Dördüncü günün sonunda Montgomery’ye ulaşan kalabalığın sayısı ise 25.000 civarındaydı.”

GEORGE WALLACE’IN  BURADA NE İŞİ VAR?
Müzeyi gezerken ilginç bölümlere de şahit olduk. Meselâ bunlardan birisi; 1968 yılı ABD Başkanlık seçimlerinde de aday olan Alabama valisi George Wallace’in seçim afişlerinin bulunduğu kısım. Wallace’in bu müzede yer almasının ilginçliği nerden mi geliyor? 1963 yılında, Alabama eyalet valisi seçildiğinde yaptığı konuşmada şu cümleler onun ağzından dökülmüştü: “Ayaklarımın altında bulunan toprağı benden önce adımlamış o büyük insanların adına diyorum ki, toprağa bir çizgi çiziyorum ve karşımdaki zorbalığa meydan okuyorum. Bugün de, yarın da ve ilelebet tecrit isteyeceğiz.” (Afrikalı Amerikalılara karşı ayrımcılık istediğini ifade diyor. Wallace’in ilk katıldığı seçim ile ikincisindeki söylem farkı, siyasetin kaygan zeminini çok açık ortaya koyması bakımından ilgi çekicidir.)
Ayrımcılığı (tecrit) siyasetinin merkezine koymuş bir politikacının seçim afişlerinin böyle bir müzede yer almasının önemi işte buradan geliyor. (Video paylaşım sitesi Youtube’da da yer alan o konuşmayı “segregation now segregation tomorrow segregation forever” yazarak arayıp izleyebilirsiniz.)

MÜZEDE OBAMA’YA ÖZEL BÖLÜM
Müzede çok ilginç koleksiyonlar da var. Bahsi geçen yürüyüşlere katılmış bazı kişilerin özel eşyalarının yer aldığı cam fanuslar meselâ. Bu özel eşyalara bakarken -ayakkabılar, çoraplar, montlar, pankartlar vs.- fark etmeden bir başka bölüme geçtiğimizi anladım. Başkan Obama’ya ithaf edilmiş bir bölüm.
Temsili mânâsı olarak oldukça manidar olan bu durum, nedense aklıma kemiyet/keyfiyet türü bir karşılaştırmayı getirdi. Veya ‘işte bak eskiden Afrikalı Amerikalılara ayrımcılık yapılıyordu. Bugün başkan Afrikalı Amerikalı. Ayrımcılık bitti. Mücadele kazanıldı’ diyemiyorum. (Farklı renkteki bir insan geldi her şey iyi oldu anlayışı zaten mantıksız) O mücadelenin temelinde insaniyete yakışır haklara sahip olmak vardı. Başkasının kölesi olmak durumundan “kurtulduk,” peki ama bütün insaniyetimizi yutan nefsimizin köleliği ne olacak? Martin Luther King’in temel mücadelesini böyle anlamlandırmak şahsen çok daha manidar geliyor. Onun mücadelesini verdiği “hürriyet” ile bugün onun şehirlerindeki hürriyet ve tutsaklık tekrar düşünülmeli bence. “Nefsin kölesi” olmak hürriyet diye tanımlanırsa, Martin Luther Kinglerin hayallerinin gerçekleşeceğini hiç zannetmiyoruz. Bu toplum bunun sancılarını çok derinlerde yaşıyor. Özellikle Afrikalı Amerikalılar…

RAHİBE TERESA, MARTİN LUTHER KING,MAHATMA GANDÎ VE SAİD NURSÎ
Dediğim gibi, hürriyet kahramanlarına özel bir ilgim var. Onların yürüdükleri topraklara ayak basmak beni heyecanlandırıyor. Gücün değil haklının yanında olmayı temsil ettiği için olsa gerek, böyle insanlara derin bir saygı duyuyorum. Hakk ve Adl isminin tecellisi insana ne kadar çok yakışıyor.
Hürriyet ve imanı birlikte vurgulayan bir kişiyi ne zaman görsem aklıma hemen Bediüzzaman geliyor. Bu iki kelimeyi birlikte kullanmayı ilk defa onda gördüm. Kur’ân’ın insanın hürriyeti seven yönüne seslenişini onun eserleri ile bildim. Ve bu tarz bir ifadelendirmeyi çok güzel ifade ettiği için, sevdim. O yüzden ne zaman bir hürriyet aşığı görsem aklıma hemen o geliveriyor. İşte Selma’yı ziyaretimizde de onu hatırlamış olduk.
Müze içerisinde “nonviolence movements (şiddet içermeyen hareketler)” diye bir bölüm yer alıyor. Duvarlarda Mother Teresa (Teresa Anne veya Rahibe Teresa), Martin Luther King ve Mahatma Gandi’nin fotoğrafları var. Müze görevlisi Kevin Hollis bu odayı neden tertip ettiklerini anlatırken ben de dikkatle dinliyorum. Bir taraftan da duvarlardaki yazıları okumaya çalışıyorum. O yazılardan birinde şu ifadeyi gördüm: “Bu liderlerin ortak noktaları nelerdir?” ve cevaplar alt alta maddeler halinde yazılmış. Birinci madde: “Faith-based religion (İman temelli din.)” Bunu görünce Kevin’a müze için yeni fikirlere açık olup olmadıklarını sordum. Yeni fikirlerin kendilerini çok sevindireceğini söyleyince ben de Bediüzzaman’ın hayatından bahsettim. İman ve hürriyet kavramlarını birlikte ele aldığını ve eserlerinin Kur’ân’ın bir tefsiri olduğunu ifade ettim. İman temelli bir din anlayışı eksikliğini en büyük hastalık olarak gören ve bütün mesaisini bu hastalığı ortadan kaldırmaya teksif eden bir kişilik olduğunu ifade ettim. 
Hakkında daha çok bilgi öğrenmek için elektronik posta adresini verdi. Eğer mümkünse hakkında yazılmış kitaplardan da okumak istediğini ifade etti. Ben de ona söz verdim.
Alabama’nın komşu eyaleti olan Georgia’da doğan iki nehrin birleşmesi ile meydana gelen Alabama Nehri, Alabama’yı çapraz bir şekilde baştansona geçerek Meksika Körfezine dökülüyor ve geçtiği yerlerde rahmete ayinedarlık ediyor.
“TARİHÎ ROTA”DA  EVE DÖNÜŞ
Selma’da geçirdiğim saatlerin ardından, nerede bulunduğunu bilmenin insanın dünyasını çok daha mânâlı kıldığını fark ettim. Artık bu şehirde nereye baksam bir şeyler ifade ediyor benim için. Yepyeni mânâların peşinde koşmak için, elimde bir ipin ucu var artık. Geri dönüş yolunda Selma’dan Montgomery’ye yürüyenlerin takip ettikleri yoldan gidecek olmam, bambaşka bir mânâ. Ruhlarına selâm göndererek yolu katediyoruz. Bu yol “Tarihî Rota” diye isimlendirilmiş. Biz de tarihî rotamızda ilerleyerek evimize dönüyoruz.
Allah’a emanet olun.
(Genç Yaklaşım, Eylül 2011 sayısından alınmıştır)

 
Said Hafızoğlu
Okunma Sayısı: 1500
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı