"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ey göz, güzel bak!

Selim GÜNDÜZALP
29 Eylül 2013, Pazar
Başımızın üzerinde iki tane gözetleme kulesi...

Seçilen yere bir bakın, yerlerin en iyisi, en güzeli...
Rastgele değil...
Tostoparlak başımızın içinde, yusyuvarlak iki küçük küre...
Üçgen değil, dörtgen değil...
Seçimi rastgele değil…
Geçip de aynaya bir baksak, hayran olmamak mümkün değil...
Ne kirpiği, ne kaşı ve her birinin hikmetle yapılışı rastgele değil...
Özenle yerli yerine takılışı hiç rastgele değil...
Güneşi semaya koyan kim ise, gözü buraya koyan da O...
Her şeyi bilen, her şeyi gören de O...
İnsan rastgele değil, dikkatle ve hikmetle baksa eğer...
Yüzünde ve gözünde neler görecek kim bilir, neler...
Boşuna seslenmiyor şair:

“Yön yön sarılmışım, ne yana baksam,
Sarılan olur da, saran olmaz mı?
Kim bu yüzü çizen sanatkâr ressam?
Geçip de aynaya, soran olmaz mı?”
       - Necip Fâzıl Kısakürek

Şair söyler geçer, ama verdiği ders sürer gider...
Hafızamızda yankılanır
Hikmetli sözler kalbimizde iz bırakır...
...
Bir düşün!
İki gözünle her şeyi nasıl tek gördüğünü…
Bir düşün!
Her şeyi gözünle gördüğün halde, bak daha o gözü bile görmüş değilsin sen...
Bir düşün bunu sen...
Bir düşün istersen...
Belki bir yol bulursun...
Seni hakikate çıkaracak bir yol, dahası Allah’a ulaştıracak bir yol...
“Gözler onu göremez, O ise bütün gözleri görür.” (En’âm, 103)
...
Ey göz, güzel bak!!!..
İlk defa ya da son defa bakar gibi bak eşyanın yüzüne...
Eminim, her şey bir başka güzel gözükecek gözüne...
Belki biraz olsun aralanacak 
O gözlerinin önündeki perde...
Belki sırrını açacak sana...
Ne varsa gizli kalmış
Gökte ve yerde...
“Göz, bir hassedir ki, ruh bu âlemi o pencere ile seyreder.” (Sözler, 32)
...
Herkeste göz var, ama görmek başka bir şey...
Bu mânâda bakıp da gören kaç kişi var acaba?
Nüfus sayımı yapılır gibi, Allah için bakanların bir sayımı yapılsa,
Kaç kişi çıkacak acaba?
Her hâlimizin şahididir yazıcı melekler...
“İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” (Kaf, 18)

Rabbim; ne olur gözlerimize nur ver...
Ve o gözden bakıp gören kalbimize de nur ver...
Basiret ver, feraset ver...
İhtiyacımız var buna...
Senden gelen her nimete...
Muhtacız Rabbim…
...
Ey kalbim, bilsen bu istediklerinin hazinelerden kıymetli olduğunu,
İstemekten hiç vazgeçmezdin…

Seyahate çıkmak üzere hazırlık yapan genç bir öğrenci hocasına sorar:
“Yanıma ne almamı tavsiye edersiniz?”
“Evlâdım” der, “Yanına gözlerini almayı sakın unutma!”
Bu tavsiye, bir gün bize de lâzım olabilir...
...
Ney güzel değil ki şu dünyada Rabbim, ney güzel değil ki?..
Yaratan Sen olduktan sonra...
Ney güzel değil ki?
Göz güzel…
Gözün önündekiler de güzel...
Gülün kıymetini koklayan bilir.
Gülden, o gülü gönderene geçen bilir.
“Güzellerin güzel yüzlerinde güzelliği yaratan, elbette o güzelliğe müştakları da yaratır.” (Mesnevî-i Nuriye, 159)
O güzelliği görecek gözü bizde yaratan Rabbimize hamd olsun.
Güllerin efendisine sonsuz salât u selâm olsun…
Öyleyse güzel görmeli, güzel düşünmeli 
Ve güzel dinlemeli, güzel söylemeli insan...
Yoksa geçiyor çabucak göze gösterilen güzellikler...
Sürekli kalmıyor, durmuyor,
Geçip gidiyor her şey birer birer...
Kapanıyor bir bir perdeler...
Sofralar serilmiş dururken önümüzde,
Biz ise kırıntılarla oyalanıyoruz.

Gözlerinin arkasına kalbini koyanlar,
Gözlerinin önünde daha fazlasını görüyorlar…
Onun için aynı değil gördüklerimiz
Hazreti Peygamber’in (asm) gördükleri farklı,
O yolu izleyenlerin gördükleri farklı bizden.
Bütün gözler aynı, ama Allah namına bakan gözler farklı…
...
Ey güzel Allah’ım nelere sevdalanmadık şu dünyada, 
Nelere müşteri olmadık ki...
Unuttuk nasıl bir güzelin aynası olduğumuzu...
Unuttuk Seni...
Unuttuk görmeyi göz önündeki eserlerini...
Unuttuk şu eşsiz eserlerini sevip sevdirmeyi...
Biz ki; takılıp kalmayacaktık yerdeki bir gölgeye...
Oysa bir bir gösterecektik bunların hepsi Senden diye...
Rabbim; ne gösterdiysen gözümüze hepsi güzel...
Ne serdiysen önümüze hepsi güzel...
Bu nimetleri Senden bilmek ise; her şeyden ve hepsinden güzel...
Neden?
Neden olacak...
Bütün bu güzellikleri Yaratan güzeldir de ondan...
Bu güzellikler öyle bir Güzel’dendir ancak...
Kimde bir güzellik varsa, bilmeli ki emanettir...
Bilmeliyiz ki ne varsa Rabbimizdendir...
Ne bizimdi ki zaten, hem ne getirdik ki şu dünyaya gelirken...
Hiçbir şey getiremeyen, hiçbir şey de götüremiyor zaten...
Soracak bir gün, soruyor da zaten:
“Sizin âzâlarınız içinde en kıymettar göz ve kulaklarınızın mâliki kimdir? Hangi tezgâh ve dükkândan aldınız? Bu latîf kıymettar göz ve kulağı verecek, ancak Rabbinizdir. Sizi icad edip terbiye eden O’dur. Bunları size vermiştir. Öyle ise, yalnız Rab O’dur; Ma’bud da O olabilir.” (Sözler, 380)

Geçenlerde bir serginin afişinde yer alan ifadeler dikkatimi çekti...
“Bakmazsan göremezsin,
Görmezsen bilemezsin...”
Düşündüm epeyce bu kelimeler üzerinde...
Evet, mesele sadece görmek değil...
Görmenin de bir gayesi olmalı...
“Göz güzel görmeyi akıldan öğrenir.” (Suat Ünsal)

Göz eseri görmeli, kalp gözü ise o eserin sanatkârını bilmeli...
Yoksa yarım kalır o iş, ondan beklenen maksat ve gaye hâsıl olmaz...
Emeklere yazık olur...
“Basar masnuatı görüp de, basiret Sanii görmezse çok garip ve pek çirkin düşer.” (Mesnevî-i Nuriye, 178)

Kalbim boşaldı; doldur Ya Rab…
Kalbimi sevginle doldur… 
Sevginle rızıklandır…

Gözlerimizin önünde açan çiçekler için,
Masmavi göklerinden geçip giden bembeyaz bulutlar için,
Dallarda şakıyan kuşlar için, çiçeklerde,
Meyvelerde vızıldayan arılar için,
Zarif kanatlı ve bin bir desenli kelebekler için,
Gördüğüm, duyduğum ne varsa her güzel şey için,
Sana sonsuza kadar hamd olsun Rabbim…

Es-salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Rasûlallah…

Bir söz 
Düşüncelere gömülmüş bir adam tembel değildir. Gözle görülür ve gözle görülmez olmak üzere iki çeşit emek vardır.
                      Victor Hugo

Bir şiir 

Dünya içinde dünya var
Kim demiş yedi milyar kişiye bir dünya diye?
Kim demiş?
Ahmet’in de özel bir dünyası yok mu?
Ayşe’nin de özel bir dünyası var.
Hem de kendince.
Ya şu Hint bülbülünün dünyası?
Kedinin, arının, karıncanın, kelebeğin de bir dünyası var.
Hem de ne dünya…
Rabbim her birine özel bir dünya yaratmış.
Görene elbette görene…
Yoksa, köre ne?

                     Selçuk Yıldırım

 

Bir Öykü

Sallanan düğme
Annem anlattı geçenlerde. Bir gün, komşumuz Hanefi Ağabeyin ceketinin düğmesi ha düştü, ha düşecek. Babasını ziyarete gelen kızının dikkatini çekmiş:
“Babacığım, ceketini ver de düğmeyi dikivereyim.” demiş.
“Yok, böyle kalsın.” demiş Hanefi Ağabey.
“Niye babacığım? Ver, şöyle bir sağlamlaştırayım şunu.” diye ısrar ettikçe, o da her defasında:
“Böyle kalsın; daha iyi…” diyormuş.
En sonunda kızı dayanamamış:
“Böylesi niye daha iyi babacığım?”
Hanefi Ağabey:
“Onu rahmetli annem dikmişti. Onun hatırası. Bırak böyle kalsın…”
Okunma Sayısı: 3150
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı