"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokrasi olmadan, irşad olmaz

Şükrü BULUT
18 Ağustos 2025, Pazartesi
Annelerin feryatlarını duymamak ve yaşlılarımızın uğradıkları zulmü görmemek için sağır ve kör olmak lâzımmış…

Her iki sınıfın vaveylaları; elbette çocuklarından ve Kur’ân terbiyesiyle yetiştirilemeyen gençlikten… Yazımızın başlığını yadırgayanlar, zamanı yeniden  okumalılar… Dünün güneşinde çamaşırlarını kurutmak isteyenlerin şikayetleri ise, yine zamandan…

Dün dündür, bugün de bugün… Dünün terbiye usulü ile yarının gençlerinin yetişmeyeceğini İmam-ı Ali (ra) söylüyorlar. İki yaşından itibaren, Batı felsefesinin materyalist terbiyesine bıraktığımız yavrularımız yuvalarını terk etmesinler diye, ne rüşvetler veriyoruz, değil mi? Sebebi ise, yanlış anlaşılmış hürriyetler olmalı. Hürriyetlere itiraz ettiğimizde; kapımızda polis başta olmak üzere, emniyet ilgilileri beliriveriyorlar… Yanlış hürriyet çıktığından bu yana, mertlik bozulmuş. Hadiselere bu aralıktan bakabilen dinî cemaatler “yanlış hürriyetlerle istibdada yakın disiplinler” arasında koşuşturup duruyorlar. Bin beş yüz yıldır, insanlığın dertlerine derman ve yaralarına ilâç olan Kur’ân’ın bizi halimizle başbaşa bırakacağına elbette inanmıyoruz. Allah’ın Rahman ismi kadar, Rahim isminin tecellisine de inanıyoruz.

Kur’ân’ın zamanımızı ışıtan/ısıtan tefsiri Risale-i Nur’u dertlerimiz çerçevesinde mütalâa ettiğimizde, problemlerimize çözümler buluyor, daralan yollarımızın göğüslerimizle birlikte genişlediğini hissediyoruz. Zamanın hastalıklarına, Kur’ân’dan reçeteler yazmaya ve hayatıyla onları nefsiyle tatbike memur Bediüzzaman’ın; çocuklarımıza, gençlerimize, anne ve babalarımıza yazdıklarını ve ortaya koyduğu dersleri okuyanlar; şevk, ümit, sevinç ve heyecan içinde inkâr-ı Ulûhiyet ve sefahatin karşısına dikiliyorlar.

Zaman cemaat zamanıdır. Hiç kimse yek başına evinde çocuğuna zamanın terbiyesini veremez. Cemaate muhtaçtırlar. İşte burada Marksist Kemalistler, global ihtilâlci inkâr-ı Ulûhiyetçilerle ittifak edip hem dindar fertlerin, hem Diyanetimizin, hem de dinî cemaatlerimizin üzerlerine çullanıyorlar. Cemaatleri inkâr ederek… Güya dine taraftarmışçasına camiyi tavsiye ederek… Bütün cemaatleri zan altında bırakarak… Sosyal hayatta tabanı ve mekânları olan cemaatleri jurnalleyerek, bazen suç duyurularında bulunarak birlikte İslâmiyet ve Sünnet-i Seniyyeye hücum ediyorlar. Bilhassa 12 Eylülle birlikte hem kanunları, hem kurumları, hem finans sektörünü, hem kamuoyunu, hem de korkuyu kullanarak çoğu cemaatleri kendi çizgilerine çektiler… 

Demokrasi/hürriyet olmayan yerde, müstebitler gönüllerince kanun yaparlar. Hukukun üstünlüğüne zıt, adaleti parçalayan, fıtrat ile çatışan ve bin senelik geleneğimizi tahrip eden kanunlar… Sorulduğunda, kanunîdir, derler. Tıpkı tek partili Türkiye’mizdeki uygulamalar gibi… Lenin ve Troçki’den öğrendiklerini Anadolu’da tatbik etmişler. Bugün dünden mahiyet olarak farklı değil. Zahirî serbestiyetle birlikte tüm olumsuzluklar devam ettiğine göre; çocuklarımızın içine düştüğü felâketler ve anarşizme kayan gençliğimizin müsebbibi, modern Komünizmi oynayan Kemalizm diyebiliriz… 

Türkiye’mizin bütün dinî cemaat temsilcilerini, münferit âlimlerini, dindar akademisyenlerini ve ehl-i tarik olan takvalılarını; Kur’ân ve sünnetteki hürriyet/demokrasi telâkkisini ahaliye anlatmaya davet ettiğimizde, haddimizi aşmış mı oluruz… Bilmem… Zaman gösteriyor ki, insaniyetin bütün fertleri halifelik istidat ve kabiliyetiyle yaratılmışlar… Dinsiz Batı Felsefesinin üzerimize boca ettiği enaniyetle artık aklın zıddını reddeden bir nesille karşı karşıyayız. Üç yaşındaki çocuk, iknayı bekliyor ebeveyninden… Hürriyetin yeni doğmuş neslini ancak demokrasi ile biraraya getirebileceğimize inanıyoruz. 

Anneler bunun farkına vardılar, lâkin usul bilgilerinden mahrumlar. Cömertçe yavrularına verdikleri şefkatlerinin mahkûmu olunca da, iş işten geçiyor. Ne kadar hürriyet, nereye kadar serbestiyet ve doğrular nasıl verilecek? Bütün bu hususların Risale-i Nurlarda olduğunu bilseler anneler; elindeki nakışlarını, takip ettikleri dizilerini, programladığı tatillerini ve söz verdikleri altın günlerini anında feda edecekler… Zira işin ucunda, evlâdının dünya ve ahiret saadetleri sözkonusu…

Başlığımız hem cemaatlerimizi, hem de anneleri ürkütmesin. Hürriyetten mahrum mü’minlerin ibadetleri eksik oldukları gibi, hürriyeti hazmedemeyen cemaatlerin irşadı da eksiktir. Biz demokrasiyi sınırları fıtrat kanunlarınca belirlenmiş bir şeriat olarak kabul ediyoruz. İnanıyoruz ki; insanlar hür olsalar da yine Abdullah’tırlar…

Okunma Sayısı: 1597
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Nefise B

    19.8.2025 01:32:09

    Keşke her yazar her eğitimci sizin değindiğiniz bu konuya bu hassasiyetle değinse. Eğitimciler özgürleşme adı altında her istediğini yapma özgürlüğü nü kendilerinde bulan öğrenciler ve onları ilahlaştıran ailelerle boğuşurken, bir yandanda ailelerde hiçbir değeri kültürü bilmeyen bilmek ve öğrenmek istemeyen çocuklarla çok ciddi sorunlarla karşı karşıya. İnsanlar genel olarak cemaatlere karşı ve buda çocukları ve gençleri din dışı etkinlik ve eğlencelere kaydırmakta. Bu tür yazılarınızın devamının olması dileğiyle. Allah'a emanet olun...

  • Ahmet Necdet Pehlivan

    18.8.2025 16:40:22

    . Çok önemli ve hayatî bir konuya temas etmişsiniz. İslâm terbiyesinie uygun evlat yetiştirmenin çok mudur manileri bulunduğu herkesçe mâlum. Şükürler olsun ki, ebeveynler bu hususta çaresiz de değil. Çaresi de Kur' an' nın hakiki bir tefsiri olan Nur Risalelerinde zamanın ruhuna va şartlarına uygun şekilde izahı ve mücerreb ispatı yapılan dersler, metotlar, usuller, uygulamalar... Bu hususta umum Nur talleberinin mesailerini gece gündüz ihlasla , sabır ve metanetle, meşveretle icra etmeleri gerekiyor. Bu hususta ne yapılsa çok kıymet ve ehemmiyet kazanıyor. Şikayet yokk, yeis yok; şevkle, gayretle, ümitle hizmetlere devam.

  • Salih baş

    18.8.2025 15:11:20

    İsrail İngiltere ve ABD ne kadar özgürlük isterlerse o kadar özgürlük

  • S.topuz

    18.8.2025 14:43:24

    ..."Şimdi bu vakitte, talebe-i ulûmun en hâlisleri Risale-i Nur talebeleri olduğundan; elbette merhum Mehmed Zühdü, Âsım ve Lütfü gibi zâtların vazifeleri devam ediyor. Defter-i a'mallerine hasenat yazmak için, manevî kalemleri inşâallah işliyorlar. Cenab-ı Hakk'a hadsiz şükür ediyoruz ki; sizdeki fevkalâde gayret ve çalışmak, matbaaya ihtiyaç bırakmıyor."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Kastamonu - 255 - 😢🇹🇷😪🙌🌹🤲🌹☝️🌙🕋😭😭😢🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • S.topuz

    18.8.2025 14:40:58

    "Aziz, sıddık kardeşlerim ve hizmet-i imaniyede kuvvetli, metin,ciddî,sarsılmaz, fedakâr arkadaşlarım ve seyahat-i ber zahiye ve uhreviyede nuranî yoldaşlarım!Sizin, herbir dirhe mi yüz dirhem şüheda kanı kadar kıymetdar siyah nuru akıtan mübarek kalemlerinizin budefaki kudsî hediyelerin her bir harfine mukabil, Cenab-ı Er hamürrâhimîn sizlere bin rah met eylesin, âmîn. Bu gaflet ve sıkıntılı ve usançlı mevsim de ve dünya meşgaleleri için de bu fedakârane gayretiniz ve sa'yiniz,hakikaten bir ina yet-i hâssadır ve bir keramet-i nuriyedir. Cenab-ı Hak sizler den ebeden razı olsun,âmîn." ..."mühim imamlardan nakle derek işittim ki:"Ciddî, müştak, hâlis talebe-i ulûm, tahsilde i ken vefat ettikleri zaman, ber zahta aynı tahsil misali ve bir medrese-i maneviyede bulunu yor gibi; o âleme muvafık bir vaziyet ihsan ediliyor." diye o zaman talebe-i ulûm içinde çok defa medar-ı bahs oluyor du. Şimdi bu vakitte, talebe-i ulûmun enhâlisleri Risale-iNur talebeleri olduğundan;"...

  • S.topuz

    18.8.2025 14:25:39

    ..."Cehennem azabı çektiriyor. Hem peder hem vâlide,tena sül kanunundaki vazifede çek tikleri çok meşakkat ve gör dükleri çok hizmete mukabil; yalnız veledin dünyada kemal-i hürmet ve itaatla şefkatleri ne ve hizmetlerine bedel hâlis bir hürmet ve sadıkane bir ita at ve vefatlarından sonra sala hatıyla ve hayratıyla ve dualar ıyla onların defter-i a'maline hasenat yazdırmak ve onbeş seneden evvel masumen öl müş ise onlara kıyamette şefa atçi olmak ve Cennet'te onla rın kucağında sevimli bit ço cuk olmaktır. Şimdi ise terbi ye-i İslâmiye yerine mimsiz medeniyet terbiyesi yüzünden , ondan belki yirmiden belki kırktan bir çocuk, ancak peder ve vâlidesinin çok ehemmiyet li hizmet ve şefkatlerine muka bil mezkûr vaziyet-i ferzenda neyi gösterir. Mütebâkisi endi şelerle şefkatlerini daima ren cide ederek, o hakikî ve sadık dostlar olan peder ve vâlide sine vicdan azabı çektirir ve âhirette de davacı olur:"Neden beni imanla terbiye ettirmedi niz?" Şefaat yerinde, şekvacı olur."Bediüz.Kastam

  • S.topuz

    18.8.2025 14:17:27

    "Dedim ki: Madem gençlik dar besini yedin, bir vazife-i fıtriye olan tenasül kanununa daha girme. Çünki o vazifenin mu kabilinde ücret olarak erkeğin aldığı muvakkat lezzet ve keyf bir derece bidayette kâfi gel iyor. Fakat bîçare kadın, o va zife-i fıtriyede bir sene ağır yükü çekmeye ve bir-iki sene veledin meşakkatine, beslen mesine ve açık-saçıklık sebe biyle kocasının nazarında sa dakatsızlık ittihamı ve kocası nın da gözü dışarıda olmak ih timali ve ona samimî merha met etmemesi cihetiyle, daimî sıkıntılara ve vicdanî azablara mukabil; izdivacda aldığı mu vakkat bir keyf ve lezzet, bu bozuk zamanda ona o vazi feye mukabil yüzden birisine mukabil gelemiyor. Ve bilhâs sa küfüvv-ü şer'î tabir edilen, birbirine seciyeten ve diyane ten liyakat bulunmadığından daha ziyade azab çektirir. Ve bilhâssa terbiye-i İslâmiye haricinde, müslüman namı al tında olanlar, imandan gelen hürmet ve merhamet-i müte kabileyi bulamadıklarından bü tün bütün saadet-i hayatiyeyi mahvediyor,Cehennem azabı.."

  • S.topuz

    18.8.2025 14:12:00

    بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ ,بِحَمْدِه۪ اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ Aziz, sıddık kardeşlerim! Sizin mi'racınızı tebrik v Mi'rac Sahibi'nin (A.S.M.) sünnet-i seniyesine sizi ve bizi tam mu vaffak eylemesine rahmet-i İlahiyeden niyaz ediyoruz. Size, bu bir-iki gün zarfında nazar-ı dikkati celbeden bir-iki küçük mes'eleyi yazıyorum: Evvelâ: Risale-i Nur şakirdleri nin birkısmı bekâr kalmaklığın çok sebeblerinden bir sebebi ni gösteren bir hâdise: Evvelâ:Risale-i Nur şakirdleri nin bir kısmı bekâr kalmaklı ğın çok sebeblerinden bir se bebini gösteren bir hâdise: Bugünlerde, gençlik darbesini yiyen ve bekâr kalan ve teselli bulmak için Risale-i Nur ile alâkadarlığa çalışan vemühim bir mektebde ders almağa meşgul ve ehemmiyetli bir adamın kerimesi bulunan hanıma, icmalen bir hakikat söyledim.Belki o havalide bazı lara faidesi var diye yazıyo rum. Kastamonu - 252

  • Rehanur

    18.8.2025 12:17:07

    Eğitim açısından bakıldığında, toplumların gerçek anlamda irşâd edilmesi, yani bilinçlendirilip doğru yola yönlendirilmesi; özgür bir tartışma zemini, farklı düşüncelerin ifade edilebildiği demokratik bir iklim olmadan mümkün değildir. Yazınız, eğitim felsefesinin de temel taşlarından olan özgürlük ve çoğulculuğun, yalnızca siyasî hayatta değil, insanın zihnî ve ruhî terbiyesinde de vazgeçilmez olduğunu vurgulaması bakımından çok değerlidir. Bu yönüyle yazınız, öğretmenlere, öğrencilere ve tüm eğitimcilerimize; özgürlüğün olmadığı yerde gerçek öğrenmenin de olmayacağını bir kez daha hatırlatan ufuk açıcı bir ders niteliğindedir. Kaleminize ve fikirlerinize teşekkür ediyoruz.

  • Abdullah

    18.8.2025 06:57:05

    Bence aşadaki paragraf içine düştüğümüz Kenan kuyusunu güzel anlatıyor: "Zaman cemaat zamanıdır. Hiç kimse yek başına evinde çocuğuna zamanın terbiyesini veremez. Cemaate muhtaçtırlar. İşte burada Marksist Kemalistler, global ihtilâlci inkâr-ı Ulûhiyetçilerle ittifak edip hem dindar fertlerin, hem Diyanetimizin, hem de dinî cemaatlerimizin üzerlerine çullanıyorlar. Cemaatleri inkâr ederek… Güya dine taraftarmışçasına camiyi tavsiye ederek… Bütün cemaatleri zan altında bırakarak… Sosyal hayatta tabanı ve mekânları olan cemaatleri jurnalleyerek, bazen suç duyurularında bulunarak birlikte İslâmiyet ve Sünnet-i Seniyyeye hücum ediyorlar. Bilhassa 12 Eylülle birlikte hem kanunları, hem kurumları, hem finans sektörünü, hem kamuoyunu, hem de korkuyu kullanarak çoğu cemaatleri kendi çizgilerine çektiler…" Yaşadığımız ve yaşananların özünü anlatıyor.

  • Hayrullah

    18.8.2025 06:52:13

    Üstadımız, bir şey meydana geldiğinde bütün levazımatıyla gelir diyor. İslâmiyet de hakim olacaksa hürriyetiyle, demokrasisiyle ve yaratılışla izdüşüm halinde kaideleriyle hayata hakim olacaktır. Yavrularımızın terbiye ve eğitimine güzel perspektivler sunmuşsunuz. Yüreğinize Allah güç versin. Amin.

  • Ömer Ergün

    18.8.2025 05:48:22

    Demokrasi devletin nasıl yonetilecegini gösteren bir usul ve yöntemdir.Karincanin hakkını koruyan bir din elbette bir devletinde nasıl yonetilecegini ilişkin usul ve yöntemi olacaktır, kişinin "halife" olması ancak hür sistemlerde mümkündur.

  • Osman Yıldırım

    18.8.2025 05:36:52

    Zındık komiteleri öylesine sinsice çalışıyorlar ki zahiren toplumun yanında ve topluma faydalıymış gibi görünüp toplumu yok edici çürutucu faaliyetlerini icradan geri durmuyorlar. Hedefe koydukları bazı toplulukları bahane ederek toplumu dejenere etmekteler. Hani bisi demiştiye " Tüm cemaat ve tarikatların kokunu kaziyacağız" işte bugün bu zihniyet devletin yanındaymış gibi gözükecek sinsice toplumu yok etmeye çalışırken cemaat neymiş , en iyi cemaat cami cemaatidir gibi saçma yaklaşımlarla sinsice planlarını icra etmrkteler.

  • Demokrat Avrupa

    18.8.2025 01:44:06

    Marksist Kemalistler ve global dinsizlerin kıskaçında olan anneler ve dini cemaatler bir tarafta, diğer tarafta ise global dinsizlerle ittifak halinde olup da Marksist Kemalistlerin ömrünü uzatan hürriyetten yoksun ve hürriyeti anlamamış olan zahiren dindar iktidar…Toplumun kurtuluşu ise doğru anlaşılmış hürriyet ile fıtrat kanunları çerçevesinde mezc etmiş olan demokrasi…

  • Hüseyin T

    18.8.2025 01:18:24

    Yazıda dile getirilen hakikatlere bütün kalbimle katılıyorum. Bugün annelerin feryatları, gençliğin savruluşu ve toplumun değerlerinden uzaklaşması hepimizin ortak derdi. Gerçekten de yalnız başına hiçbir aile bu yükün altından kalkamaz; cemaat ruhuna, dayanışmaya ve Kur’ân terbiyesine ihtiyaç var. Risale-i Nur’un ortaya koyduğu prensipler, hem hürriyeti hem de demokrasiyi fıtrat ölçüsünde anlamamıza vesile oluyor. Gençlerimizi materyalist fikirlerin pençesinden kurtaracak yegâne yol da budur. Annelere, babalara ve cemaatlere düşen görev; modern zamanların yanlış hürriyet anlayışına karşı, Kur’ân’ın gösterdiği sahih yolu sahiplenmek ve yavrularımızı bu çizgide yetiştirmektir.

  • Mustafa coban

    18.8.2025 00:11:19

    Irṣad tebliğ midir.temsil en iyi tebliğdir.toplumdaki çöküṣ her yeri sardı.islami cemaatler dünyevileṣtiler.herkes medeniyetten pay almak peṣinde.çocukta peṣimizden geliyor elinde Adidas ayakkabi resmiyle.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı