"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Millî projeler şaka ve siyasî istismarı kaldırmazlar

Şükrü BULUT
15 Ağustos 2025, Cuma
Bediüzzaman’ın günümüz siyasetinin usulünü hatırlatan ibaresini biliyorsunuz: Lisanı-ı siyasette, lafız (bazen) mananın zıddıdır.

Bir siyasî parti temsilcisi bu zamanda beyanda bulunuyorsa, beyanının zıddına bakınız demek istiyor. Maalesef 12 Eylül Partileri ANAP ile AKP’nin kırk küsur senelik icraatlarını tahlil ettiğinizde, bu hakikat ile karşılaşıyorsunuz. 2025’in baharıyla birlikte seslendirilen “Terörsüz Türkiye” sloganının kaos içindeki insanımıza hoşgeleceğini, propaganda üretimcileri biliyorlardı…

Amerika’daki iktidar değişiminin, dünya siyasetini yönlendiren küresel dinsizlik cereyanları üzerinde büyük etkisi oldu. ABD’nin örtülü fonlarından (UDAİD gibi) global savaş çetelerine pay çıkmamaya başladı. İngiltere merkezli Neoliberaller mecburen gerilemeye başlayınca, Marksist sosyalistlerin güdümündeki “Avrupa Yeşilleri” geri çekildiler. Neoliberal sermayenin kontrolündeki ligt, iklim üzerinden planlanan değişim, elektrikli araba, bitcoin, beslenme devrimi, Suudi başta olmak üzere Arap ülkelerinin Londra’ya mahkûmiyetleri ve planlanan sosyal devrimler bilmecburiye geri kaldılar…

ABD’nin yeni İktidarı hem eyaletleri, hem Neoconların emrindeki Pentagon’u, hem NATO’yu, hem de küresel savaş çetesini bir nebze dizginledi. Kanaatimize göre Türkiye’deki 12 Eylülcüler hem iktidarlarını devam ettirmek, hem de bu gerilemelerden istifade için harekete geçtiler: Terörsüz Türkiye… Bir taraftan ABD’deki değişimden istifadeye çalışıyorlar, diğer yandan kırk küsur senelik operasyon sahasını temizleyerek suç aletlerini ve cinayet mahallini temizlemek istiyorlar. Bu bizim fikrimiz… Zira hem ANAP, hem de AKP, tüm iktidarlarında beyanlarının zıddıyla amel ettiler. 

AKP ile MHP’nin seslendirdikleri Terörsüz Türkiye ile hangi mananın kastedildiğini maalesef öğrenemedik. Üstüne üstlük komisyonlardaki istişarelere on yıllık yayın yasağı getirilince de endişeleniyoruz: Yapacaklarımızdan kimse bizi sorgulayamasın, endişesi… Millî egemenlik ve millî iradeye zıt bu tavrı halkımız kabul etmeyecektir. Fakat tüm partilerin bu projede yer almalarını da önemli buluyoruz. Türk halkının şahs-ı manevisini temsil edecek bir kararın da –inşaallah- vatana, millete ve dine zararlı olmayacağını ümit ediyoruz. AKP başkanlık sistemine geçtiğinden beri, ilk olarak bütün partiler iktidarın teşkil ettiği komisyona temsilci veriyorlar. Demokrasi adına güzel gelişmedir.

Bu projenin seslendirilmeyen handikabını yazmaktan çekinenlere¸ Cumhur İttifakının bir sene önceki Marksist Kürt partisi ve terör örgütüne gösterdiği yaklaşımı ve getirdiği tanımları hatırlatmak istiyoruz. Bırakın müsbet konuşmayı; isimleri geçen yazılar hakkında tahkikat açan hükümet, hem partiye, hem de terör örgütü elebaşlarına, barış sürecinde demetlerle çiçek takdim ediyor. Düşmanlıklar ebedî değildir. Aksi halde terörsüz Türkiye’den bahsetmek gülünç olur. Düne kadar örgütle masaya oturmam diyenlerin örgütün elebaşına heyetler göndermesi, tavırlarımızdaki müsbet değişimi gösteriyor.

Sosyal Marksistlerin organize ettiği parti ve her nevi STK’ları millî barışa dâhil eden hükümetin, Milli Meclisimizin;  kardeşliği, barışı ve demokrasiyi müzakere ettiği masaya, Gülen Hareketini de getirmesi gerekir. Troçkici PKK ve Marksist DEM ile biraraya geldiği halde; 12 Eylül’ün besleyip büyüttüğü ve onlarla siyasî partilerini (ANAP/AKP) beslediği bir hareketi  projeye dahil etmemek, iki şüpheyi tedai ettirecektir. Haklı olarak sağcılar ve dindarlar projenin Enternasyonal Solun güdümünde olduğunu iddia ederlerken; Kemalist Marksistlerce 28 Şubatta diğer dinî cemaatlere karşı seslendirilen irtica/terör ifadelerinin tekrarlanacağı korkusu dindarlarda hissedilecektir. 

Maksadımız barış ve demokrasiye ulaşmaktır. Dâhildeki tüm çatışmaları sonlandırmak ve ülkedeki bütün sivil yapıları, devletin nazarı altında demokrasiye teslim etmektir. İstibdadın baskısıyla çalışmalarını devletten saklayan her türlü yapıyı şeffafça barış ve adalete teslim etmektir. Bediüzzaman’ın sekiz sene boyunca kaldığı Isparta’da, mahkemedeki sorgulamasında Isparta yönetimini şahit gösterdiği gibi, bütün dinî cemaatlerimiz her türlü faaliyetlerinde devletlerinin kurumlarını şahit gösterebilmelidirler.

Okunma Sayısı: 214
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı