"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Farklıyım, farklısın, farklı

ŞULE NUR YAŞAR
07 Ekim 2025, Salı
Sen, ben, o, biz, siz, onlar çeşidi kadar var çeşidimiz gerçekten. Sayısını bilmediğim kadar insan ‘fasfarklıyız’. Şimdi edebiyat öğretmeni olan babamın bir tık canı sıkıldı ‘fasfarklıyız’ da neymiş diye.

Farklılık değil mi kelimenin kökü zaten baba? Farklı bir kelime işte...

Çocukken başladım yazmaya. O zamanlar nasıl heyecanla babama okuyorum. Babam bazı kelimeleri düzeltiyor şöyle, böyle diye. Ben asla kabul etmiyorum tabiî, “Ben öyle kelime kullanmak istedim” diye isyan ediyorum.

Annem arkadan “Kızım, babanın işi kelimelerle. Biliyorsun değil mi?” diyor.

Yine kabul etmiyorum, yine isyan.

Sonra “Tamam, mizah böyle bir şey demek ki. Devam et okumaya” yaklaşımı sımsıkı sarıyor beni. Okuyup bitirdikten sonra da “Sadece güzel yorumlar söyleyebilirsiniz” diyorum ve gülüşüyoruz.

Her farklı kelimede aklıma bu sahne düşüyor.

Bazılarımız farklı olmaya izin verilen kadar farklı oluyor, bazılarımız da izni koparana kadar çırpınıyor.

Çeşit çeşidiz gerçekten. Bu çeşitler olmasa, düşünüyorum da çok sıkıcı olabilirdi. Metroya şarjın azken binince anlıyorsun çeşitliliği. Her ne kadar telefona bakmıyorum desen de bence kimse metronun içine bakarak 45 dk geçirmiyordur.

Geçirdim ordan biliyorum. Lafta “Dışarda telefona bakmayan biriyim” diyordum, değilmişim.

İkiz çocuklar oynuyorlar meselâ. Fasfarklılar.

İki yakın arkadaş fiskosfiskos. Bambaşka tepkiler, bambaşka mimikler. Yaşlı iki amca. İkisi de çok farklı dünyadan gelmiş gibi. Sokak sanatçıları biniyor o an. Birisi söylüyor birisi çalıyor.

Sesten ağlıyor bir çocuk, diğeri kahkahalarla dinleyerek alkış tutuyor.

Şimdi herkes şu önümdeki adam ve kadın gibi olsa. Herkesin tek tip fıtratı olsa. Herkesin aynı tepkileri, aynı mimikleri… Öyle doğup büyüyünce ona da alışırdık ama şu anı gördükten sonra hayali bile işkence gibi.

Farklılık bence güzel, ama zor olan taraf tabiî. Google bile anlamıyor bazen seni. “Şunu mu demek istediniz?” diyor.

Aslında onu demek istememiş olup nasıl daha farklı anlatabilirim diye biraz bakışıyorsun Google amcayla bile…

Farklılıkları sevmenin en güzel yanı ‘olabilirite’. Bu kelime Türkçe sözlüğümüzde var mı bilmiyorum ama demek istediğim anlaşıldı bence. Şu sıralar kaybettiğimiz en büyük şeylerden biri tahammül seviyemiz. Bir başkasının farklı düşüncesini dile getirmesine bile tahammül edilemediğiyle çok rastlaşıyoruz.

Kavgadan bir önceki adım onun düşüncesini küçümsemek oluyor. Aslında orda da küçümsenmiyor da tahammül edilemediği için küçümseme duygusunun arkasına saklanılıyor. Sonra büyük tartışmalar...

Ey insanoğlu! Farklısın, farklıyız, farklı...

Herkesin kendi fıtratının detaylarına hâkim olup kendi yapabildiğinin en iyisine odaklanması çeşitliliğin bizi ulaştıracağı zirvenin yolundan başka bir şey olmaz bence.

Offf çok iyi!

Haydi deneyelim bunu!

(Genç Yorum, Ağustos 2025)

Okunma Sayısı: 151
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı