Küresel Sumud Filosu Gazze’ye varamamış olsa da, İsrail’e ve onlara dost olanlara, dünyanın vicdanlı insanlarını yenemeyeceklerini ilân etmiş oldu.
Gemiler, ablukayı aşamadı ama zulmün etrafına örülmüş sessizlik duvarlarını yıktı. Filodaki sivillerin sonuna kadar mücadele vermesi, soykırıma seyirci kalan hükümetlerin, sözde kınayan, ama fiiliyatta hiçbir adım atmayan İslâm ülkelerinin ortak utancı olarak tarihe yazıldı.
Gazze’ye ulaşamayan gemiler aslında dünyada yeni bir dayanışma dalgasının fitilini ateşlemiş oldu. Dünya ülkelerinde ve yurdumuzun her şehrinde çok daha geniş çaplı protestolar ve yürüyüşler yapılıyor. Dünyanın önemli şehirlerinde sendikalar, çalışanlar greve gidiyor. İsrail’in Küresel Sumud Filosu’na uluslararası sularda yaptığı saldırı ve aktivistleri alıkoymasının ardından yurda dönen aktivistler yaşadıklarını kameralara anlattılar.
Tommy Müslüman oldu
Filistin’in masumiyeti ve mağduriyeti bazı aktivistleri Müslümanlara yakınlaştırdı ve İslâm’la şereflendirdi. Bunlardan biri de Küresel Sumud Filosu’na katılan ve soykırımcı İsrail’in hapishanesinde alıkoyduğu aktivistlerden İtalyan Tommy Robinson oldu. THY uçağı ile İstanbul’a getirilen 137 aktivistin arasında bulunan Tommy, İsrail hapishanesinde kelime-i şehadet getirerek Müslüman olduğunu açıkladı, “Bu yola Filistin halkına olan sevgimle çıkmıştım; doğru an gelmişti” dedi.
72 millete rezil oldular
Aktivistlerden Zeynep Dilek Tekocak, İsrail hapishanesinde yaşadıklarını anlatırken, Soykırım Bakanı Itamar Ben-Gvir’in onları aşağılamak amacıyla yaptığı konuşmasında slogan atarak onu konuşturmadıklarını, bu yüzden onların da şiddetin dozunu arttırdığını söyledi. “Çok öfkelendi, sinirlendi” diyen Şenocak, “Şunu hesap edemediler. 72 milletten insan vardı. Birçok milletvekili, sendika başkanları, aktivistler, avukatlar, her meslek grubundan insan vardı. Hepsi ‘Ülkelerimize gittiğimiz zaman İsrail’in gerçek yüzünü anlatacağız.’ İsrail, kendi sonunun başlangıcını histeri nöbetleriyle getirdi.” dedi.
Daha kalabalık gideceğiz
Aktivistlerden Bekir Develi, “Eğer 100 teknemiz daha olsaydı Gazze’nin sahilindeki çocuklarla kucaklaşmış olacaktık. Gazzeli çocuklar gemilerimizin ışıklarını gördüler. Yeni bir filo daha hazırlayacağız, daha kalabalık gideceğiz.” ifadelerini kullandı.
İsrail’in sonu geldi
Aktivist Semanur Sönmez Yaman ise “En kötüsü başörtülerimizi almalarıydı. Başörtülerimizi bütün direnmemize ve itirazlarımıza rağmen bilerek, isteyerek aldılar. O sırada arkadaşlarımız tişörtlerini başımızı örtebilelim diye bize verdiler.” dedi. Yaman, bir daha olsa yine gideceğini, Gazze’ye 28 mil kalana kadar yaklaştıklarını, karaya çıkamadıklarını ama arkalarında o gemilere binmek için insanların sıra beklediğini, İsrail’in sonunun geldiğini ve bu zulümle daha fazla devam edemeyeceğini kaydetti.
Umutlar yarım kalmayacak
Günlerdir Gazze sahilinde bekleyen çocukların umudu da yarım kaldı fakat bu yarım kalan umut, dünyanın dört bir yanında yükselen bir çağrıya dönüştü. Filodaki vicdanlı insanlar o çocuklara yiyecek ve çikolata ulaştıramasa da onların açlığa mahkûm edilişini hükümetlerin kör gözlerinin içine bir kez daha sokmuş oldular.
Yeni Sumutlar yolda
Korsan İsrail’in Küresel Sumud’a saldırısının ardından, Uluslararası Özgürlük Filosu adında ikinci bir filo harekete geçti. İtalya’dan 11 gemi ile yola çıkan Özgürlük Filosu, Girit açıklarına ulaştı. Filo, 3-4 gün içinde Gazze sınırlarına varmayı hedefliyor. Filoda 3 Türk milletvekili de bulunuyor. Gelecek Partisi Milletvekili Sema Silkin Ün, Saadet Partisi milletvekilleri Necmettin Çalışkan ve Mehmet Atmaca’nın bulunduğu ve daha çok sağlık çalışanları ve medya mensuplarından oluşan filo, Gazze’ye doğru ilerleyişini sürdürüyor. Öyle görünüyor ki, İsrail engel olsa da yeni yeni gemiler denize açılacak. Yola çıkan her gemi, meydanlara çıkan her insan bir adalet talebi, bir vicdan çağrısı olarak İsrail’i ve tüm zalimleri rahatsız etmeye devam edecek. Bu vicdanların sesini hiçbir şekilde susturamayacaklar. Filistin için atılan adımları durduramayacaklar. Zaten, Birleşmiş Milletler (BM) ve Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) gibi uluslararası kuruluşlar, İsrail’in eylemlerini soykırım ve savaş suçları olarak nitelendirmişti. Ayrıca Uluslararası Ceza Mahkemesi, İsrail’e Gazze’deki sivillere insanî yardımın engelsiz bir şekilde ulaştırılması gerektiğini bildirmişti. Bu yükümlülük, 1949 tarihli Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nin 23. ve 55. maddeleriyle güvence altına alınmıştır. Ancak hain İsrail, insanî yardım gemilerine saldırarak ve yardım malzemelerinin geçişini engelleyerek, sivil ve silâhsız insanları alıkoyarak, işkence yaparak uluslararası hukuku da ihlâl etmiş oldu. Ne kadar alçak, kötü ve hukuk tanımaz olduğunu tüm dünyaya bir kez daha göstermiş oldu.
Velhâsıl Sumud Gazze’ye ulaşamadı ama, aktivistlerin mücadelesi zulmü daha da görünür kıldı. Zalim İsrail’e korku saldı. Sumud’un hedefi yarım kalsa da yeni umutlara kapılar açıldı.